Gizlem

Gizem bilinir, “sır” , “esrar” anlamındadır da, “Gizlem” sözcüğü neredeyse hiç bilinmez. Bugünün memur zihniyetli Türk Dil Kurumu’na bakarsanız böyle bir sözcük sanki yok hükmünde (Güncel Türkçe Sözlüğünde, “sözcük bulunamadı” yazıyor, Büyük Türkçe sözlükte, gizlemin karşılığı olarak Fransızca “Cèlation” sözcüğü veriliyor ya, anlam ve içerik hakkında hiçbir bilgi yok ne yazık ki). İlginçtir, internette bulunan “Öztürkçe Sözlükler” de de yok... Ali Püsküllüoğlu’nun “Öztürkçe Sözlüğü”nde var, orada da anlamına değgin bir belirginlik, açıklık yok.
Gizlem sözcüğünün geçtiği tek edebi yapıt ise Tahsin Yücel’e ait, Orhan Pamuk’un Kara Kitap adlı romanına Hürriyet Gösteri Dergisinde yazdığı yazıda şöyle diyor Tahsin Yücel:
“Öykü kişinin giz ve gizlem karşısındaki bunalımını bile duyuramaz okura. Hurifilik konusundaki uzun ve sıkıcı sayfalarda da aynı şey: Harflerin anlamlığı konusunda bol bol gevezelik edilir, ama belirlenen hiçbir anlam yoktur. Kısacası, okur hep derinlik olduğu söylenen bir yüzeysellikle oyalanmak istenir. Bunun da, eğri oturup doğru konuşalım, ne gizlemle bir ilgisi vardır, ne de yenilik ya da çağcıllıkla. ”
Sözcükler türetilir türetilmesine de, şair ve yazarlar yapıtlarında dolaşıma sokarak ruh üflerler onlara, içerik kazandırırlar. Ben de bugün gizlem bağlamında bunu yapmaya çalışacağım.
Şunu diyeyim öncelikle: Gizlem, gizlerinizle yarattığınız bir özel dünyadır içinizde, sır küpünüzdür.
Keşfedilmesi en zor yanınız, yerinizdir. Sizindir, saklıdır, giriş ve çıkışı siz denetlersiniz. Kendinize bile söyleyemediklerinizi serpersiniz onun yüzüne, tohumca. Gizlerle düşler, düşlemler yaratırsınız orada.
İzlenimleri, anılar, düşler... Bunların çok özel, çok gizli, dokunulmaz, kimi zaman da sakıncalı olanları var ederler gizlemi. Ruh hallerinizin yüklemidir bu ilginç kavram, özne ve nesne açığa çıksa bile, onsuz meram tamamlanamaz, anlam kazanılamaz, nokta konulamaz.
Özlemleriniz de gizleminizdedir; sıradağlar, tek dağlar, yüce dağlar gibi dururlar görkemlice, yalnızca siz görürsünüz onları, siz çıkar inersiniz oralara. Başlarına dumanı, göğüslerine çimeni siz koyarsanız gönlünüzce... Denizleriniz de vardır, dağ olur da deniz olmaz mı? Esin ve düşün gizleri dalgalanır ve durulur o engin denizlerde...
Ve ayıplarınız, utançlarınız... Onları da bu dünyaya gömersiniz, çürümeye terk edersiniz, çıkarma uğraşına girenlere sert tepkiler verirsiniz.
Vicdanla yakın komşu, niyetle iş arkadaşıdır gizleminiz, bellekse veri ambarıdır onun. Bu dört kavramda, belirleyici olan gizlemdir, almak istediğini alır, o ne verirse öbürleri alır kabul ederler öpüp başlarına koyarlar.
Gizlem’in gümrüğünden geçer söylemlerimiz. Hazreti Ali bundan dolayı “İnsan dilinin altında gizlidir” demiştir.
Ne ki, zaafları da vardır bu sır kâtibinizin, şiirle ele verir kendini, şarkıya söyletir dillendiremediğini. Yazarların, şairlerin ve âşıkların gizlem’i özeldir doğal ki... Sevgililer, gizli sevdalar, özel esinler, imgeler saklanırlar orada ve oradan çıkarlar görücüye. İşte şu dizelerimiz gibi:
Göz koyuşmuşuz tey o zamanlardan
Gelgelelim dillerimiz dönmemiş.
Gizlem tütmüşüz ki görünmez duman
Dizeler közlemişiz sevda sönmemiş

Yazarın Diğer Yazıları