Gitti 2018!..
Şööyle, 2018'in muhasebesini yapayım dedim. Aklım durdu. Sanki geçici hafıza kaybına uğramışım gibi hissetim. Neler olmuştu geride bırakmaya hazırlandığımız koca bir yılda?.. Sayamadım bir çırpıda. Bürodaki arkadaşlarıma sordum. Dumura uğramış gibi yüzüme baktılar. Mesleğimiz icabı yoğun gündem maddeleri ile uğraşırız. Ancak bu geçici hafıza kaybı çok doğal. Çünkü, 1 yıllık gündem maddesini 1 haftada tükettiğimiz zamanlar geçirdik. Sonuçta, burası Türkiye!..
Kafayı biraz sağa sola salladıktan sonra hafıza canlanmaya başladı!.. Ocak ayına kahraman Mehmetçiğimizin Zeytin Dalı Harekâtı damga vurmuştu. Türk milletinin bekası için hainler yuvalarında birer birer vurulmuştu. Sonra gündemimize MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin nereden icap ettiği bilinmeyen(!) erken seçim çağrısı girdi. Pası Bahçeli'den alan R. Erdoğan 24 Haziran seçimlerini ilan etti. İttifakları tartıştık günlerce... Sandığa gittik ve parlamenter sisteme son nokta konuldu. O süreçte, en çok aklımda kalan şey ise pişmiş aşı seven Abdullah Gül'ün ortak Cumhurbaşkanı adayı olması için çizdiği zikzaklardı. Bir de, Cumhurbaşkanı adayı olmaması için Gül'ün İstanbul'daki ofisine gönderilen dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın... Bu görüşmede neler konuşuldu?.. Akar ve Kalın, R. Erdoğan'dan Gül'ü ikna edici ne gibi mesajlar götürdü?.. Hiç konuşulmadı. "Demokrasi" diyerek mangalda kül bırakmayanlar, seçimler öncesinde gerçekleşen bu garip gizemli görüşmeyi "demokrat" kişiliklerine bile yaslanarak sorgulamaya cesaret edemediler. 2018 yılının en sırlı gündem maddelerinden biri oldu bu görüşme!..
"Aslan sosyal demokratlar" da 2018 yılını kurultaylarla geçirdiler. Muharrem İnce çıktı sahneye, seçim öncesi ve sonrasında 2 defa Kemal Kılıçdaroğlu'na yenildi. İnce, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaptığı gaflar ve değirmene taşıdığı suyla Erdoğan'ın yeni bir seçim kazanmasında başat aktör oldu. Sonra da İstanbul Belediye Başkanlığına el altından aday olma yoklamaları ile yeniden CHP Genel Başkanlığı koltuğuna yürümek istedi ama hevesi kursağında kaldı. Muharrem İnce, böylece 2018'in en çok kaybedenler listesinde yerini aldı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise 2018 yılının maddi olarak en çok kaybedeni oldu. R. Erdoğan'ın açtığı yüz binlerce liralık tazminat davaları yüzünden Kılıçdaroğlu'nun bütçesi epeyce sarsıldı.
2018 yılına damgasını vuran gündem maddelerinin arasında Erdoğan-Trump telefon görüşmeleri de vardı. Başta papaz Brunson olmak üzere yaşanan kriz ve Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gel gitlere akıl sır erdiremedik!.. Sonunda bir de baktık ki, onca efelenmelere "eyt, üyt"lere rağmen Papaz ülkesine gönderilivermiş. ABD ile dost muyuz düşman mıyızı anlayamadığımız koca bir yıl içinde Zarrab'dan Hakan Atilla davasına dönen olaylar zincirinde yapılan pek çok gizli pazarlığın yanıtını bulamadık. Yeni yılda bulabilecek miyiz?.. Fırat'ın Doğu'suna düzenlenecek operasyonun ve 31 Mart seçimleri sonucunda belki görürüz diye ümit ediyorum!.. Papaz ile ABD'nin üstüne yıkılan ekonomik kriz ise Türkiye bir gün normale dönerse üniversitelerde ders olarak okutulur diye düşünüyorum!..
R. Erdoğan'ın Vatikan'da Papa ile görüşmesi öncesi ve sonrası da yılın sansasyonel olaylarından biriydi. Siyasal İslamcılar aynı İsrail ile ilişkilerde yaşanan çelişkilerde olduğu gibi bu görüşme ve içeriği konusunda da süt dökmüş kediye döndüler!..
Saray içi kavgalar, - birileri pek değinemese de- bizleri pek hayli meşgul etti. Süleyman Soylu'nun damat Berat Albayrak ile itişmeleri, omuzlaşmaları izlenmeye değerdi. Haneden içi kapışmalar 31 Mart mahalli seçimler sürecinde aday belirlemeye de damgasını vurdu.
2018'den başka neler aklımda kaldı?
Doktor Devlet Bahçeli'in inatla bastırdığı af... FETÖ ile mücadele diye yer gök inletilirken 15 Temmuz hain darbe girişiminin sanıklarından Mehmet Dişli'nin kardeşi AKP'li Şaban Dişli'nin Lahey Büyükelçiliği'ne atanması... Vee, FETÖ'nün siyasi ayaklarının hâlâ ortaya çıkarılmaması!.. 29 Ekim resepsiyonunun Cumhuriyet tarihinde ilk kez Ankara dışında İstanbul'da yapılması... Danıştay'ın kararına rağmen Andımızın okullarda okutulmaması... Bedelli askerlik... Federatif yapı için yoğunlaşan alt yapı çalışmaları...
Yılın son günlerine geldiğimizde basın ve fikir özgürlüğüne karşı giderek ağırlaşan darbeler. Tarafıma açılan onlarca dava, binlerce ağır hakaret ve aşağılık tehditleri bir tarafa bırakıyorum. Koltuklara, küçük dükkânlara sahip olma ve küçük hesaplar yüzünden devam eden o suskunluğu hiç içime sindirmiyorum ve sindiremeyeceğim. Devleti temsil eden o kişinin ağzına geldiği her şeyi söyleyip, birilerini en demokratik haklarını yerine getirmeye çalışırken sindirmeye gayret etmesi... Adalet mekanizmasının "bağımsız"lığına leke düşürmesi 2018'in ibret vesikası oldu. Bir de küçük iktidar ortağının gazete ilanları ile gazetecileri hedefe koyması ve muhalefet geçinen sözde siyasetçilerin suskunluğu ibret vesikasının diğer yapraklarındandı!..
Özgürlüklerimizi kaybettik... Toplumsal ahlak çöktü... Ekonomi yerle bir... İflaslar... Konkordatolar... Fesli meczuplar... Hayvanlara işkenceden zevk alan zavallılar... Şeyma ile Acun en çok izlenenlerden...
2018'in sonuna geldik. Yaşadığımız sıkıntılara bir de şanlı Fenerbahçe'nin acıklı durumu eklendi. İlk yarıyı küme düşme hattında tamamladık...
İnşallah, 2019 yılında ülkece küme düşmeyiz!..
Mutlu ve sağlıklı bir 2019 yılı dileklerimle...