20 Ağustos 1977 tarihinde ABD Voyager programı kapsamında fırlatılan insansız uzay aracı olan Voyager 2, 1982'de Uranüs'ün yanından geçerek o zamandan beri hiçbir uzay aracının geçemediği kadar yakınına gitti. Voyager’in fırlatılışından 46 yıl sonra şu anda Dünya'dan yaklaşık 133 AU (yaklaşık 19,9 milyar km) uzaklıkta yıldızlararası uzayda ilerlenmeye devam ediliyor.
Bilim insanları son yıllarda çok az uydu görevi gerçekleştirildiğine dikkat çekerek bunun nedenini yüksek maliyete bağladı. Bir diğer engel ise zaman olarak tanımlandı. Bu kadar uzun yolculuklar için tasarımın hesaplanması yıllar alır ve bir uzay aracının planlanması ve inşası yaklaşık on yıl sürer. Bir uydunun uzak hedeflere ulaşmak için ihtiyaç duyacağı zamanı hesaba kattığımızda, yıldızlara bir sonraki bakış muhtemelen yakın zamanda olmayacak. Ancak bilim insanları bizi yıldızlara daha hızlı ve daha ucuz götürebilecek yeni bir seyahat yöntemi üzerinde çalıştıklarını ifade etti.
GÜNEŞ YELKENİ GEREKİYOR
arXiv’de yayınlanan bir makalede Voyager uydularını 1977'de fırlatan Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü Jet İtki Laboratuarı'ndan Slava Turyshev liderliğinden ekip, minyatür uydu ünitelerini hızlı ve ucuza hedeflerine göndermek için Güneş destekli bir uzay enerjisini sürece dahil etmek istediğini ifade etti.
Güneş yelkeni olarak ifade edilen bu teknolojinin aslında Güneş radyasyonu tarafından üretilen basıncın itici güç olarak kullanıldığı bir süreç olduğu aktarıldı. Araştırmacılar "Güneş yelkenleri, uzayda bir uzay aracını itmek için Güneş ışığını yansıtan son derece yansıtıcı ve hafif malzemeler kullanarak itme gücü elde eder. Güneşten gelen sürekli foton basıncı, görev ömrünü ve gözlem konumlarını sınırlayan geleneksel yerleşik kimyasal ve elektrikli tahrik sistemleri tarafından kullanılan ağır, harcanabilir itici gazlara olan ihtiyacı ortadan kaldırarak itiş gücü sağlar." dedi.
Üstelik bilim insanları birkaç yıl içinde sondaların gönderilebileceğini ifade etti.