“Gerekirse öldürün!”

Tırnak içinde verdiğimiz “Gerekirse öldürün!” başlığı Muş Emniyeti’nin teknik takibine takılan bir PKK militanına ait. “Çocuk kaçmak üzere” diyor PKK militanı ve ekliyor: “Elini ve ayağını bağlayın. Gerekirse öldürün!”
Öldürülecek olan gerçekten çocuk: 15 yaşında. Kandil’e gitmek istemiyor. Muş Emniyeti Terörle Mücadele birimleri müdahale etmeselerdi o şimdi öldürülmüş ve güvenlik güçlerinin operasyon yaptığı bir bölgeye bırakılmış olacaktı. Katiller bir de cenazesinde emniyet güçlerini suçlayacak, Meclis’teki uzantıları da, “Nasıl kıydınız 15 yaşındaki bu çocuğa” diye meydanlarda polis tokatlayacak, başka çocukları kendilerine siper yapıp panzerlere taş atacak, attıracaklardı.
İşte böyle bir “kirli” vicdanlarla karşı karşıyayız. Bu “kirli vicdanlar” Ermenilerle yaptıkları işbirliğinin kendilerine görev olarak yüklediği Türk milletini sırtından vurma fiilini iki gün önce de Sırrı Sakık eliyle Meclis’te utanmadan hayata geçirdi, “Siz Türkler 1915’te Ermenileri katlettiniz” deme cüretini gösterdi. Şimdi de tutmuşlar güvenlik güçlerinin Görese Dağında kıstırdığı 50 PKK militanını kurtarmak için operasyon bölgesine sızmaya çalışıyorlar.
Askerin elinden terörist kaçıracaklar... Gören duyan da zannedecek ki, Kürt çocuklarına acıyor bunlar. Tam bir ikiyüzlülük. Geçen günlerde Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, “Taş ve Molotof atanlar dahil, ailelerinin sahip çıkmadığı çocuklar yurtlara yerleştirilecek” deyince BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Devletin Kürt çocuklarına el koymasına izin vermeyeceğiz” diye meydan okudu.
İyi de, devlet Kürt çocuklarına barınma ve yiyecek sağlıyor, can emniyetini güvence altına alıyor. Madem Kürt çocuklarını seviyorsunuz o zaman bu çocuklara PKK’nın el koymasına niye küçük harflerle de olsa iki çift laf etmiyorsunuz? Hem de ne “el koyma”!.. Vicdansızca ve ahlaksızca bir el koyma. Anne ve babalarına rağmen, on yaşında, on iki yaşında... Daha bu yılın Aralık ayı başında beş aile Çukurca bölgesindeki PKK militanları tarafından çocuklarının kaçırıldığını belirtip devletten yardım istediler. Ve bu on-on iki yaşındaki çocukları kaçırıp kendilerine teslim edenlere, PKK’nın, çocuk başına bin dolar verdiği de tespit edildi. Bu ne “kirli” bir ticarettir. Demirtaş’lar, Kışanak’lar, Kaplan’lar bir gün olsun bu “kirli ticaret” için ağızlarını açtılar mı? Kürt çocuklarının Hıristiyanlaştırılmasına, Mecusileştirilmesine iki çift laf ettiler mi?
9 Aralık 2011’de Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi kırsalında arama tarama faaliyetleri sırasında bulunan iki ceset kimlik tespiti için Malatya Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
Peki sonuç ne çıktı? Ne çıkacak? Dağa çıkmayı reddeden iki PKK militanı ibret olsun diye üzerlerine benzin dökülerek yakılmıştı. İşte bu çıktı. Üstelik bu cinayetler örgütün telsiz konuşmalarına da yansıdı. Siz hiç bu vahşi cinayetler için PKK’nın Meclis’teki uzantılarının vicdan muhasebesi yaptıklarına şahit oldunuz mu? Bunlar mı Kürt çocuklarını seviyor? Doğrusunu söylemek gerekirse kendi çocuklarını seviyorlar, hem de çok. Çünkü kendi çocukları Ankara ve İstanbul gecelerinde ceplerinde dolarlar gel keyfim gel bir hayat yaşıyor. Diğerleri ya PKK tarafından ibret olsun diye diri diri yakılıyor, ya güvenlik güçlerinin hedefi oluyor, ya haraç toplayıp uyuşturucu ticareti yaparak örgütü işte bu bay ve bayanların siyasetini finanse ediyor.


Neler yaptınız neler

Amma zulmettiniz bu millete siz,
Ekmeğini, toprağını yaktınız.
Üzüm diye diye bağa girdiniz,
Meyvesini, yaprağını yaktınız.

***


Destekler vererek Haçlı kinine,
Hakaret ettiniz aziz dinine..
Emanet edildi size hazine.
Tapusunu, evrakını yaktınız.

***


Ne zaman bağlasa bir yara kabuk,
Oraya uzandı tırnaklar çabuk.
Su bekledi sizden yatakta çocuk,
Çeşmesini, bardağını yaktınız.

***


Kanlanıp bitlenip aziz vatanda,
Nasıl hin oldunuz böyle bir anda!
Eller yakanızda iki cihanda,
Papazlarla bayrağını yaktınız!


Süre tartışması

Soruyorlar:
“-Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı süresi sizce kaç yıl?”
Şimdi ben ne cevap vereyim?
“Üç yıl” desem de hikâye.
“Beş yıl” desem de..
Nasıl olsa ne Yüksek Seçim Kurulu’nun, ne hukukçuların, ne muhalefet partilerinin ne yazar-çizerlerin ne toplumun dediği olacak?
Erdoğan “beş” derse “beş” Erdoğan “yedi” derse “yedi” yıl olacak...
Yani Erdoğan’ın dediği olacak... Şekspir, “Arzular ve hınçlar aklın sesini duymazlar” demişti. Birden aklıma geliverdi işte...

Yazarın Diğer Yazıları