YENİÇAĞ/ FATİH ERBOZ
Ortadoğu’da hayata geçirilmek istenen projenin tüm hızıyla devam ettiğini ifade eden Pekin, şunları söyledi: “Ortadoğu’da daha önce yaşanan çatışmaların sonucunda ortaya çıkan fiilen ayrılmış sınırlar artık bugün çizilme aşamasına gelindiğini gösteriyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları da bundan. Suriye’deki durumu bu kapsamda iyi analiz etmek gerekiyor. Suriye şu anda fiilen bölünmüş durumda. Bu bölünmüş parçalara baktığımızda birinin Esad’ın kontrolündeki bölge olduğunu söyleyebiliriz.
Esad kendi kontrol ettiği bölgede kendi sınırlarını koruyacak gibi duruyor. Bunun dışında Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren elbette YPG’nin kontrol ettiği Kuzey Suriye bölgesi var. İsrail Suriye sınırına saldırdığı andan itibaren bu bölgede yani Kuzey Suriye’de YPG’nin kontrol edeceği bir yapı oluşacaktır. Bu bölgede YPG’nin kontrol ettiği bir otorite oluşturmak istiyorlar. Öncelikle Esad bölgesiyle, YPG’nin Kuzey Suriye’de kontrol ettiği bölgeyi görmemiz gerekiyor.”
Suriye’de Suriye Milli Ordusu ve HTŞ’nin üzerinden bir siyasi yapı oluşturma çabasının da yaşandığını kaydeden Pekin, “Bu bölgede Hama-Humus-İdlib ve Halep’in içinde bulunduğu bir yapı da kurulması ihtimali de çok yüksek. Uzun zamandır Suriye’de HTŞ’nin neden bulunduğu yerde tutulduğunu kamuoyu tartışıyordu. HTŞ’nin orada bulunmasının ana hedeflerinden biri özellikle Halep’in kontrol altına alınması olduğuna ilişkin ciddi emareler artık ortaya çıkmış durumda. Suriye’de İran’ın kontrol ettiği noktaları ciddi oranda zayıflatmak ve etkisiz hale getirip İran’ı mümkün olduğunca Suriye’den çıkarmak ya da uzak tutmak istiyorlar. Bu bölgeye de HTŞ ve Suriye Milli Ordusu’nun yardımıyla oluşturulacak bir siyasi yapı oluşturulacak. Bu da daha çok Suriye’de bulunan Sünnilerden oluşacak diyebiliriz. Bu da üçüncü siyasi bölge olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
Suriye’de Dürzilere de bir bölgenin bırakılmasının söz konusu olabileceğini belirten Pekin, sözlerini şöyle sürdürdü. “Suriye’de Dürzilere de bir alan bırakılması söz konusu olabilir. Şu anda bunun netlik kazanmadığı ortada. Öte yandan Irak, İran ve Türkiye arasına Bafl Talabani’nin KYB bölgesi girecektir, KDP bölgesinin yanında yani Barzani bölgesinin yanında bir de Talabani bölgesi olacaktır. Irak’ta böyle bir gelişme her an için olabilir. Lübnan’da özellikle ABD ve İsrail kendilerine bağlı siyasetçileri görev başına getirmek istiyor.
Lübnan’da kendilerine bağlı bir ordu oluşturmak istiyorlar. Hizbullah’ı ülkede etkisizleştirmek ya da tamamen kaldırmak gibi bir amaçları da var ama ne kadar gerçekleşir zaman gösterecektir. Kısacası Lübnan’ı tamamıyla İsrail ve ABD’ye bağlı bir ülke haline getirmek istiyorlar bu nedenle siyasilere yönelik suikastlar olabilir ülkede. Gazze’de bulunanları Ürdün’e götürüp Ürdün’de bir Filistin devleti kurmak istedikleri ortada. Ürdün’de de böyle bir değişiklik gündemde. Öte yandan Libya ve Kuzey Afrika’daki gelişmelere dikkat etmek gerekiyor.
Türkiye Sudan’da da bulunuyor. Bölgede Türkiye, ABD’nin etkisi altına almak istediği yerleri kontrol edecek gibi görünüyor. Tüm bunların sonucunda haritaların yeniden çizileceği noktaya geldiğimizi söylemek gerekiyor. ABD seçimlerinden sonra ise İran’a bir müdahale olacaktır. Ancak bu müdahale Irak ve Suriye’deki gibi sert bir müdahale olmayabilir. Bu İran için kolay olmaz daha çok siyasi bir müdahale beklenmeli. Rejim değişikliği olabilir. Daha dünyaya açık, yöneticileri değişmiş, batı ile iyi ilişkiler kurabilecek bir takım yöneticilerin gelmesi gündeme gelebilir. İran’ı da iki ya da üçe bölmek isteyebilirler bunu önümüzdeki süreç gösterecektir.”
ÇÖZÜM SÜRECİ TARTIŞMASI BÜYÜK RESMİN PARÇASI
Ortadoğu’daki gelişmelerin ABD ile konuşularak gerçekleşeceğini ifade eden Pekin, “Elbette buraya kadar saydığımız değişimlerin Türkiye’ye de bir yansıması olacak. İşte son dönemde başlayan çözüm süreci tartışmasının nedeni bu. Yeni anayasa tartışmalarının nedeni de bu. Eğer yeni bir anayasa çalışması başlatılırsa Türkiye’de belli bölgelere özerklik verilmez belki ama Avrupa Yerel Yönetim Şartnamesindeki daha önce sık sık tartışılan bir takım haklar verilebilir. Teröristbaşı Öcalan’ın cezaevinden çıkması gündeme gelecektir. Bu çözüm sürecinin gelişimine doğru orantılı olarak gerçekleşecek bir durum olarak görünüyor. Eğer teröristbaşı cezaevinden çıkarsa Dem Parti’yi dağıtacaktır. Bu gelişmeler bölgede yaşanan ve içinden geçtiğimiz süreçte tartıştığımız çatışma süreçlerinden, dış gelişmelerin Türkiye’ye bir yansıması olarak görülmelidir. Bu gelişmelerden bağımsız görmemek gerekiyor. Nasıl bir süreç bizleri bekliyor önümüzdeki günlerde daha da net göreceğiz elbette” diye konuştu.