Gençlerde alarm veriyor! Yeni neslin görünmez yükü

Gençlerde alarm veriyor! Yeni neslin görünmez yükü

Bilim dünyası alarm verdi. İklim krizine dair endişeler, gençler ve çocuklar arasında eko-anksiyete dalgasını tetikledi. Araştırmalar, bu korkuların günlük yaşamı etkilediğini, hatta gelecek planlarını değiştirdiğini gösterdi. Uzmanlar, erken müdahalenin önemine dikkat çekti.

İklim değişikliği, sadece çevre üzerinde değil, genç nesillerin ruh sağlığı üzerinde de derin izler bıraktı. Sel felaketleri, orman yangınları ve sıcak hava dalgaları gibi olaylar, çocuklarda ve gençlerde eko-anksiyete olarak bilinen kronik bir çevre korkusunu körükledi.

ABD’den Avustralya’ya, uzmanlar bu durumun gençlerin uyku düzeninden eğitim performansına kadar hayatlarını etkilediğini söyledi.

Peki, eko-anksiyete nedir ve nasıl başa çıkılır? İşte bilimsel bulgular ve uzman görüşleriyle bu büyüyen tehdidin ayrıntıları…

EKO-ANKSİYETE NEDİR? GENÇLERİ NASIL ETKİLİYOR?

Eko-anksiyete, iklim değişikliği ve çevresel yıkım korkusunun yol açtığı duygusal bir yük. Panik ataklardan uykusuzluğa, çaresizlik hissinden geleceğe dair umutsuzluğa kadar geniş bir yelpazede kendini gösterebiliyor.

The Lancet Planetary Health’te yayımlanan bir çalışma, 10 bin genç üzerinde yapılan küresel bir ankette, %59’unun iklim değişikliği konusunda “çok endişeli” olduğunu ve %45’inin bu korkuların günlük yaşamlarını etkilediğini ortaya koydu.

Avustralya’daki Sydney Üniversitesi’nden psikolog Dr. Joanna McMillan, “Gençler, iklim krizinin geleceklerini tehdit ettiğini düşünüyor. Bu, sadece bir endişe değil, aynı zamanda öfke ve ihanet hissi oluşturdu. Hükümetlerin yetersizliği, bu duyguları daha da derinleştiriyor” dedi.

Frontiers in Psychology’de yayımlanan bir inceleme, çocukların iklim değişikliği bilgisi düşük olsa da endişe düzeylerinin yüksek olduğunu ve bu durumun ruh sağlıklarını riske attığını gösterdi.

ÇOCUKLARDA EKO-ANKSİYETE: ERKEN YAŞTA BAŞLAYAN KORKULAR

Eko-anksiyete, sadece gençlerle sınırlı değil; çocuklar da bu yükü taşıyor. Avustralya’da yapılan bir anket, 10-14 yaş arası 600 çocuğun %44’ünün iklim değişikliğinin geleceği konusunda endişeli olduğunu, %25’inin ise dünyanın kendileri büyümeden bitebileceğini düşündüğünü buldu.

İngiltere’deki Royal College of Psychiatrists’in anketine göre, çocuk ve ergen psikiyatristlerinin %57’si, hastalarının çevre sorunları nedeniyle stres yaşadığını bildirdi.

ABD’deki Harvard Tıp Fakültesi’nden psikolog Dr. Ellen Langer, “Çocuklar, yetişkinlerin aksine, bu krizin kendilerini daha fazla etkileyeceğini biliyor. Medya ve sosyal medya, felaket görüntülerini sürekli önlerine seriyor. Bu, 8 yaşında bile anksiyete oluşturabiliyor” dedi.

Journal of Environmental Psychology’de yayımlanan bir çalışma, eko-anksiyetenin çocuklarda öfke, suçluluk ve hatta aktivizme yönelme gibi farklı tepkilerle ortaya çıktığını gösterdi.

EKO-ANKSİYETENİN TETİKLEYİCİ FAKTÖRLERİ

Uzmanlar, eko-anksiyetenin birkaç temel kaynaktan beslendiğini belirtti:

Medya ve Sosyal Medya: Felaket haberleri ve viral görüntüler, gençlerin korkularını artırıyor.

World Economic Forum’un bir raporuna göre, sosyal medya, eko-anksiyetenin gençler arasında yayılmasında önemli bir rol oynadı.

Yetişkin İlgisizliği: Gençler, hükümetlerin ve büyüklerin yetersiz eylemlerinden dolayı kendilerini terk edilmiş hissediyor.

The Lancet çalışması, gençlerin %67’sinin hükümetlere güvenmediğini gösterdi.

Doğrudan Etkiler: İklim kaynaklı afetlere maruz kalan çocuklar, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) riskiyle karşı karşıya.

Nature’ta yayımlanan bir makale, sel ve yangın gibi olayların çocuklarda anksiyeteyi %30 artırdığını buldu.

İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden Dr. Philippa Jackson, “Gençler, hem kendi geleceklerini hem de gezegenin geleceğini düşünüyor. Bu çifte yük, onları duygusal olarak yıpratıyor” dedi.

EKO-ANKSİYETE İLE BAŞA ÇIKMA: BİLİM NE ÖNERİYOR?

Eko-anksiyete, bir hastalık olarak sınıflandırılmasa da, ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak görüldü.

Uzmanlar, bu durumla başa çıkmak için hem bireysel hem de toplumsal adımlar önerdi.

Child and Adolescent Mental Health dergisinde yayımlanan bir çalışma, anlam odaklı başa çıkma stratejilerinin (örneğin, çevre aktivizmi) gençlerde umudu artırdığını ve anksiyeteyi azalttığını buldu.

ABD’deki Tufts Üniversitesi’nden Dr. Jeffrey Blumberg, “Gençlerin kontrol hissi kazanması önemli. Ağaç dikmek, geri dönüşüm yapmak veya bir kampanyaya katılmak, çaresizlik hissini azaltıyor” dedi.

Finlandiya’daki Helsinki Üniversitesi’nden Prof. Heikki Hyöty, ebeveynlerin çevre dostu davranışlarla çocuklarına örnek olması gerektiğini vurguladı:

“Çocuklar, ebeveynlerinin değerlerini yansıtıyor. Pozitif eylemler, korkularını yatıştırabilir.”

Eğitim de kritik bir rol oynadı. Frontiers in Psychology’de önerilen bir strateji, okullarda iklim değişikliği eğitimi verilmeden önce çocuklara çevre koruma davranışlarının öğretilmesi. Bu, korkuyu azaltarak proaktif bir yaklaşımı teşvik etti.

UZMANLARDAN ÖNERİLER: GENÇLERİ GÜÇLENDİRİN

Uzmanlar, eko-anksiyeteyi hafifletmek için şu adımları önerdi:

Dinleyin ve Onaylayın: Gençlerin korkularını küçümsemeyin. Dr. McMillan, “Onlara ‘Haklısın, bu ciddi bir sorun’ deyin ve birlikte çözüm arayın” dedi.

Doğayla Bağ Kurun: Ailece doğada vakit geçirmek, hem stresi azaltır hem de çevreye duyarlılığı artırır.

Eylem Odaklı Yaklaşım: Geri dönüşüm, enerji tasarrufu veya yerel kampanyalara katılma gibi küçük adımlar, gençlere kontrol hissi verir.

Medya Diyeti: Felaket haberlerine maruziyeti sınırlayın. Dr. Langer, “Bilgi alın, ama felaket pornografisinden uzak durun” dedi.

Profesyonel Destek: Şiddetli anksiyete durumlarında, bir terapist veya danışmanla çalışmak faydalı olabilir.

UMUDU YEŞERTME ZAMANI

Eko-anksiyete, gençler ve çocuklar arasında hızla yayılan bir gerçek. Ancak bilim, bu korkuların yönetilebilir olduğunu ve doğru yaklaşımlarla pozitif bir güce dönüştürülebileceğini söyledi.

Uzmanlar, gençlerin sesini duymak, onlara eyleme geçme fırsatı sunmak ve doğayla bağlarını güçlendirmek gerektiğini vurguladı.