Halk TV’de yer alan habere göre; Yeni doğan bir bebekte telomerler oldukça uzun olduğu bilinirken 70 yaşındaki bir insanda ise epey kısa olduğunun bildirilmesi dikkat çekti.
Telomerler kısaldıkça hücrelerin bölünmesi ve kendini yenileme ve tamir etme süreci zorlaşır ve hatta durur ve yenilenemeyen hücrelerin öldüğü biliniyor. Yani telomer kısalması yaşlanmaya bağlı hastalıkların ortaya çıkması demek oluyor.
Hücre yenilenmesini destekleyerek daha geç yaşlanmanın ve daha sağlıklı bir ömre sahip olmanın beş altın kuralını biliyor musunuz? Günlük rutinlerde yapılacak küçük değişimlerle hücrelerin ömrünün uzatılabileceği keşfi, yakın bir tarihe dayanıyor. 2009 yılında Nobel Tıp Ödülü’ne layık görülen bu bilimsel keşfin temelinde ise “telomeraz etki” çalışmaları yer alıyor.
Prof. Dr. Elisabeth Blackburn ve ekibi, Nobel ödülüne layık görülen çalışmalarında telomer ve insan ömrü arasındaki güçlü ilişkiye dikkat çekiyor. Telomeraz enzimi üzerinde çalışmalarını sürdüren Dr Blackburn, klinik araştırmalarının sonuçlarını 2017 yılında bir kitapta toplayarak paylaştı. “The Telomere Effect” isimli kitabında, bilimsel bulgularla hücreden başlayan bir wellaging sürecine işaret etti.
TELOMERAZ ENZİMİ NEDİR?
Dr. Elisabeth Blackburn ve çalışma arkadaşları Carol W. Greider ve Jack W. Szotak, yaptıkları çalışmalarla telomerlerin uzunluğundan bir enzimin sorumlu olduğunu kanıtladı. Telomeraz enzimi adı verilen bu enzim, hücre bölünmesi sırasında telomerleri koruyor. Kromozom uçlarını koruyan telomerler, her hücre bölünmesinde biraz daha yıpranıyor. DNA kopyalanması sırasında devreye giren telomeraz enzimi ise telomer uçlarını bu yıpranmaya karşı korumaya çalışır. Ancak telomeraz enzim salgısı, vücudun bazı hücrelerinde diğerlerine kıyasla daha fazla salgılanır.
TELOMER NEDİR?
Hücre çekirdeğinin içinde bulunan her kromozomu, DNA kodlarını saklayan ve canlılarda kalıtımı sağlayan birer yaşam birimi olarak tanımlayabiliriz. Spesifik olarak farklı genetik kodlamalara sahip kromozomlar, hücre bölünmesi ile çoğalıyor. Her bir kromozomun ucunda ise DNA proteinlerinden oluşan ve “telomer” olarak adlandırılan koruyucu başlıklar bulunuyor. Telomerler, hassas kromozom uçlarını korurken aynı zamanda her hücre yenilenmesinde de önemli bir rol oynuyor.
TELOMER ETKİSİ NEDİR?
“Telomer etkisi” tanımlaması ile hayatımız boyunca aşınma eğiliminde olan telomerlerin, hücre yenilenmesi ve yaşlanma süreçlerindeki belirgin rolü kastediliyor. Çünkü hücrelerin yenilenme kapasitesi ile telomerlerin kromozomları koruma becerisi arasında pozitif bir ilişki var. Kromozom uçlarını koruyan telomerler, hücrenin kendisini yenilemesini sağlayacak bir uzunluğa sahip olmak zorunda. Ölen hücrenin yerine yenisi üretilirken kromozomların ucunda bulunan telomerlerin bir kısmının kullanılması gerekiyor. Dolayısıyla hücre her yenilendiğinde telomer de kısalıyor. Zaman içerisinde hücre yeterli telomere ulaşamadığında yenilenme gerçekleştirilemiyor ve canlılarda yaşlanma belirtileri ortaya çıkıyor.
TELOMER NEDEN KISALIR?
Telomer kısalması, bölünen hücrelerde telomer uzunluğunu koruyacak telomeraz enziminin az salgılanması sonucunda oluşur. Telomeraz enziminin salgılanmasını baskılayan biyolojik ve çevresel birçok neden var. Metabolizmamız, tüketilen besinleri enerjiye dönüştürmek için bünyesindeki oksijeni kullandığında bazı zararlı moleküller oluşmaya başlar. Vücut, bu durumu genelde dengeler ama dengeleyemediğinde bu moleküller çoğalarak vücutta “oksidatif stres” yaratır. Oksidatif stres, telomeraz enziminin pozitif etkisini baskılayan sebeplerden sadece biri. Azalan fiziksel hareketliliği, enflamasyona sebebiyet veren beslenme biçimlerini de telomer kısalmasının temel sebepleri arasında sayabiliriz. Bunun yanı sıra uyku kalitesindeki düşüş, alkol ve sigara kullanımı, işlem görmüş paketli gıdalar ve trans yağlardan oluşan bir yeme alışkanlığı ile artan kilo da telomeraz enzimini baskılar. Hücre seviyesinde başlayan bu biyolojik yıpranma, doğal olarak fiziksel yaşlanmayı hızlandırır.
Dr. Blackburn tarafından yürütülen klinik çalışmalar, yaşam alışkanlıkları ve çevresel faktörlerin telomer uzunluğuna etkilerini kanıtlar nitelikte. Dr. Blackburn en azından telomerlerin kısalmasını engellemek için yaşam tarzımızı değiştirmemiz gerektiğini savunuyor. Doğru olmayan yaşam seçimlerinin telomeraz enzimini baskıladığını belirten Dr. Blackburn, telomer ve yaşlanma arasındaki ilişkinin iyileştirilebilir olduğunu da belirtiyor. Yani telomer etkisi ile çizgisel yaş sürecinden tamamen bağımsız bir biyolojik yaşlanma sürecinin geliştirilebilir olduğuna inanıyor.
UYKU DÜZENİ KURMAK
Kusursuz tasarımıyla insan vücudu işlevsel bir makineye benzetilebilir. Her makine, fonksiyonel olarak doğru çalışabilmek için molaya ihtiyaç duyar. Bedenimiz tüm sistemlerinde bir tarama yapmak, “yeniden başlat” komutu almadan almadan önce yenilenmek için derin uykuya ihtiyaç duyar. Düzenli ve yeterli uyku; ruhsal, zihinsel ve fiziksel bir ihtiyaç olmanın ötesinde hücresel yenilenmeyi de sağlar. Bu nedenle tamamıyla karanlık ve sessiz bir ortamda, günde 8 saat uyumak; telomerleri uzatmak için çok önemli. Soluduğumuz havanın uyku kalitesine etkisini göz önünde bulundurarak gün içinde yatak odanızı iyice havalandırmayı da ihmal etmeyin.
TELOMER NASIL UZATILIR?
Ayurveda öğretisinin de temelini oluşturan bütüncül bir yaklaşımla yaşam şeklinizi belirleme konusu, telomer yaşınızı etkileyebilir. İyi yaşam uygulamaları ile telomerlerin kısalmalarını yavaşlatmanız ve kısmen azaltmanız mümkün. Günlük tercihlerinizde yapacağınız değişimlerin dönüştürücü gücü, dışarıdan bir müdahale olmaksızın telomer tedavisi sağlayabilir. Çünkü gün boyunca yaptığınız her seçim, telomer boyunuzu bilmiyor olsanız bile epigenetiğinizi etkiler. Bu aşamada Dr. Blackburn ve ekininin yaptığı bir araştırmanın sonucunu bilmek, iyi yaşam alışkanlıkları kazanmanıza yardımcı olabilir.
Bu araştırmaya göre sadece 3 ay boyunca süren, iyi yönde, kapsamlı bir yaşam değişikliği; hücrelerdeki mevcut telomer uzunluğunu %30 oranında arttırılabiliyor.
Üstelik bu major etki, şu beş temel yaşam alışkanlığını değiştirerek kolaylıkla sağlanabiliyor:
KRONİK STRESTEN UZAKLAŞMAK
Stres, vücudun günlük yaşam deneyimlerine karşı hem zihinsel hem fiziksel olarak verdiği doğal tepkiyi tanımlar. Potansiyel olarak sinir sisteminizin “Savaş ya da kaç!” uyarısı verdiği durumlarla başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Ancak kronik stres, çeşitli zihinsel ve fiziksel semptomlarla iyi olma halinizi etkileyebilir. Modern hayatın önlenemez bir getirisi hâline gelen stres, telomer kısalığında da başrolde yer alıyor. Yoğun stres ve baskı altındayken salgılanan hormonlar, vücudunuzda oksidatif stres hasarına yola açar. Ana stres hormonu olan kortizol seviyesindeki artış, telomeraz enzimini baskılar. Bu durum daha fazla DNA hasarına ve telomer kısalığına yol açabilir. Kronik stresten uzaklaşmak için ise Ayurvedik yaşam rutinleri arasında bulunan meditasyon, yoga, egzersiz, masaj gibi pek çok seçeneği deneyebilirsiniz.
FİZİKSEL HAREKETLİLİĞİ ARTTIRMAK
Düzenli egzersiz, oksidatif stres ve enflamasyona karşı alınacak en basit önlemlerden biri. Ruhsal ve fiziksel faydalarını düşündüğünüzde düzenli egzersiz yaşam kalitenizi arttırmanıza da yardımcı olabilir. Üstelik gününüzü spor salonunda geçirmeden de aktif kalmanın yollarını bulabilirsiniz. Dr. Blackburn, orta seviyeli bir egzersiz programının telomer uzunluğunu arttırabileceğini belirtiyor. Haftada üç gün boyunca yaklaşık 45 dakika aerobik yapanlarla maraton koşucularının telomer uzunluğunun aynı olduğunu da ekliyor. Dr. Blackburn, ayrıca kronik stres kaynaklı telomer kısalmalarında günlük 10-15 dakikalık egzersizin zararı nötrleyebileceğinin de altını çiziyor.
DOĞRU BİR BESLENME BİÇİMİ TERCİH ETMEK
Kromozomlarınızın koruyuculuğunu arttırmak için telomer uzatan bitkiler ve besin takviyelerine yönelmeden önce beslenme alışkanlarınızı gözden geçirmek isteyebilirsiniz. Çünkü yüksek kan şekeri seviyesi, vücuttaki enflamasyonu besleyerek telomer kısalmasına zemin oluşturabiliyor. Ayrıca kan şekeri seviyesi yükseldiğinde oksidatif stres riski de artıyor. Oysa lif içeren besinler, kandaki şeker seviyesini dengeleyebiliyor. Bu açıdan bakıldığında lif bakımdan zengin yiyecekleri telomer uzatan besinler olarak da değerlendirmemiz mümkün. Beslenme alışkanlıklarınızı fark ederek atacağınız bu küçük adım, şifalı bir dönüşüm yolculuğunun ilk adımı olabilir.
MEDİTASYON YAPMAK
Bilim insanları, zihin ve beden bağlantısını bugün biyolojik olarak anlamlandırarak açıklayabiliyor. Dolayısıyla zihinsel ve ruhsal bir arınma deneyimi olan meditasyon ile sakinlikten çok daha fazlasına ulaşabilirsiniz. Açık bir kalp ile niyet ettiğinizde zihin, ruh ve beden içten gelen bir şifaya kavuşabilir. Meditasyon yaparak kendi düşüncelerinizi ve çevrenizi fark edebilirsiniz. Bu artan farkındalık, bireysel esenliğinize kavuşmanıza yardımcı olur. Meditasyon, duygusal dengenizi korumanızı sağlarken stresin olumsuz etkilerini azaltarak telomer kısalmasını da önleyebilir. Oksidatif stresin telomer kısalığına yol açan yıkıcı etkisini azaltmak için doğru nefes egzersizlerini de deneyebilirsiniz.
Kaynak: mibosowellbeing