Gemilerde ‘âlim’ var!
Ortağı olduğu denizcilik şirketine bir geminin daha eklenmiş olması Bilal Erdoğan’ın değil, Türkiye’nin gururudur!.. Allah’ın izni ve sevenlerinin duasıyla Türkiye, Akdeniz’i ve bilumum denizlerin yine kendisine ‘göl’ yapacak bir müteşebbis kazanıyor... Gerisini Yunanlı Onassis’in varisleri düşünsün!..
Neden gurur duyduğumuzu anlamak için elalemin çocuklarına bakıp, ibretler çıkarmamız gerekiyor... Herkes devletlû çocuğu olmanın ağırlığını kaldıramıyor ne yazık ki... Kimisi kendini içkiye, âlemlere, tokatçılığa, magazine veya diktatörlük özentisine vuruyor... Oysa bizimki her açıdan dört dörtlük... Tapelerdeki konuşmalarıyla dalga geçenlere inat her geçen gün hem eğitimde hem de armatörlükte büyüyor...
Ne çocuklar var, düşman başına!.. Meselâ Berlusconi’nin oğlu Pier Silvio... Babası onu en büyük medya şirketi Mediaset’in başkan yardımcılığına getirdi ama aklı fikri çapkınlıkta...
Devrik İran Şahı’ın çocukları sürgünde perişan oldu... Kaçırdıkları servet onları mutlu etmeye yetmedi... Eğitim işine girelim, birkaç gemi alıp yüzdürüp kendimizi teselli edelim demediler... Şah’ın kızı Leyla, Londra’da bir otel odasında aldığı aşırı doz sakinleştirici ilaçla öldüğünde henüz 31 yaşındaydı... Ondan on yıl sonra 2011’de bu defa Şah’ın oğlu Ali Rıza Pehlevi Boston’da intihar ederek hayatına son verdi... Tahtlar, taçlar, altınlar, paralar geride kalmıştı artık...
Evlerden ırak olsun, girişimcilikten nasipsiz o haylaz çocuklar... Babası Ferdinand, Filipinler Devlet Başkanı’yken oğul Bongbong Marcos’u kimse tutamadı... Allah’tan devrilip kaçtılar da Filipinler maliyesi kurtuldu... Başta vergi kaçakçılığı ve yolsuzluklar olmak üzere gıyabî mahkemeler kimsenin umurunda olmadı...
Ya Hüsnü Mübarek’inkiler? Ailece ‘takım oyunu’ içinde götürdüler... Cumhurbaşkanlığı bütçesi için ayrılan 18 milyon doları zimmete geçirme konusu adliyeye intikal ettiği için konuşmaya gerek yok!.. Resmî belgede sahtecilik, kamu malına kasıtlı zarar, yağma, yolsuzluk ve rüşvete aracılık neredeyse ‘ata sporu’ haline gelmiş Alaa ve Cemal’in elinde...
Özbekistan’ı demir yumrukla idare eden Kerimov’un kızı Gülnara da bir başka... Kendisini magazine vurmuş durumda... Tabii bir de harçlıklarını biriktirerek medya imparatoriçesi olduğunu belirtmeliyiz... Onlarca televizyonu, radyosu ve gazetesi var ‘havuzdan hâllice’... Zaman zaman rejimle başı belâya giriyor...
Kaddafi’nin çocukları da sıra dışıydı... Kimi avlanmak için Okyanusya’ya giden, kimi üç-beş şarkı için Amerikalı pop yıldızlarının ayağına milyon dolarlar döken, kimi İtalya’da top koşturan tipler... Bu arada Libya Olimpiyat Komitesi’nin başı da Libya Telekom’un başı da aynı evlatlardandı...
Bir de iyi örnek verelim: Demokrat veya diktatör devlet adamları içinde belki de en hayırlı evlatların başında Kuzey Kore lideri Kim Yong-un geliyor... Babası Kim Yong-il’in izinde, istikamet sahibi!..
Zor tabii devletlû çocuğu olup da dengeyi koruyup, diğer yandan büyük bir müteşebbis ruhla büyüyüp serpilmek... Üstelik diktatör değil, sandıkla gelmiş demokrat babanın çocuğu... Bu anlamda Bilal Erdoğan, amcası ve eniştesiyle birlikte gerçekten tarih yazıyor... Onların gemilerine eklediği her yeni gemi, ümidimiz odur ki, transatlantiklerin müjdecisi olacaktır...
Çok kısa süreye sığdırılan bu ticarî başarının demokrat ya da diktatör dünya liderlerinin çocuklarına ibret olsun... Dünya denizciliğinin devi Onassis tanıtılırken, henüz 25 yaşındayken milyon dolar sahibi olduğu söylenir... Olsun Bilal Erdoğan’ın şirketine giren son geminin de maliyeti 18 milyon dolar... Yani emin adımlarla yürüyoruz ve ‘gemicik’ dönemlerini hızla geride bırakıyoruz...
Bu büyük aşamada emeği geçen ve dualarını esirgemeyen mümin kardeşlerimize milletçe minnet borçluyuz elbette... Çünkü beş buçuk asır sonra bir tarih daha yazılıyor... Fatih gemileri karadan yürütmüştü, şimdikiler gözümüzün içinden yürütüyor maşallah... Filomuzun İsrail limanlarını da atlamaması dileğiyle ‘vira bismillah’!..