Gelenekleşmiş toplantılar
Milletler, dinî topluluklar, düşünce akımları çeşitli gelenekler barındırırlar ve bu gelenekler sayesinde varlıklarını devam ettirmeye çalışırlar. Geleneklerden biri de belli zamanlarda veya belli yerlerde yapılan toplantılardır.
İslam dinindeki Ramazan ve Kurban Bayramı, hac merasimi hem dinimizin şartlarındandır, hem de yüzyıllardan beri gelenekleşmiş hâliyle Müslümanlığın ayırt edici alametlerindendir. Hristiyanlıktaki Noel, Cadılar Bayramı vb. de onlar için ayırt edicidir.
14 Temmuz Fransızlar için, 04 Temmuz da Amerikanlar için her yıl kutlanan millî bayramlardır. Bizim de İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet’le ilgili millî bayramlarımız son yıllardaki savsaklamalara rağmen 90 küsur yıldır kutlanmaktadır.
Türk’ün kayıp kitabı olan Ulu Han Ata Kitabı’na göre Türkler her yıl, Ulu Ay Ataçı ve Ulu Ay Anaçı adlı atalarının doğduğu Kara Tağçı (Karadağ) mağarasına gider ve atalarını anardı. 1330 yılında Memlük tarihçisi Ebûbekir bin Abdullah bin Aybek bu kitabı görmüş ve ondan bazı bilgileri bize nakletmiştir.
Köktürkler de her yıl ata mezarlarına giderlerdi. Şüphesiz gittikleri yer Ergenekon idi ve büyük bir ihtimalle Altay Dağları’nın güneydoğu yamaçlarındaydı. Ayrıca her yıl, beşinci ayın ortalarında Tamir nehri kıyısında toplanır ve Gök Tanrı’ya kurban sunarlardı. Bu toplantılar ta Hunlar zamanından kalan mirastı. Çin kaynakları Köktürklerin Hunlardan çıktığını ve âdetlerinin onlar gibi olduğunu yazar.
Son olarak İkinci Abdülhamid Devrinde Söğüt’teki Ertuğrul Gazi türbesinin onarıldığını ve ziyarete açıldığını biliyoruz. Bugün artık Söğüt’teki ata mezarı da belli zamanlarda toplantılara sahne olmaktadır. Evliya Çelebi’ye göre Osmanlıların Ertuğrul Gazi’den önceki ataları Ahlat’ta yatmaktadır ve Evliya, onların bozulmamış cesetlerini görmüştür. Dolayısıyla Ahlat’ta da Osmanlı atalarının anılması gerekir.
Anıtkabir inşa edildikten ve Atatürk’ün nâşı oraya nakledildikten sonra Anıtkabir de bir ata mezarı hâline gelmiştir ve 60 küsur yıldan beri 10 Kasımlarda Atatürk anılmaktadır. Bu, eski Türk geleneklerine tamamıyla uygundur.
Türkçülük akımı da 03 Mayıs 1945’ten beri 03 Mayıs gününü Türkçüler Günü olarak anmakta ve kutlamaktadır. 1945’te cezaevindeki bir masa başında yapılan ilk anma toplantısını, kırlarda yapılan toplantılar izlemiş, 1960’lardan sonra ise 03 Mayıs, Türkçüler Bayramı adıyla büyük toplantılarla kutlanmıştır. Demek ki önümüzdeki yıl, 03 Mayıs toplantılarının 70. yıl dönümü olacaktır.
Türk milliyetçiliği bir siyasi partide de temsil edilmeye başlandığı zaman iki önemli toplantı daha gelenekleştirilmiştir. Bunlardan biri, TÜDEV tarafından ilki 1993’te Antalya’da gerçekleştirilen Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı’dır. TÜDEV, Alparslan Türkeş tarafından kurulan bir vakıftır ve hâlen varlığını devam ettirmektedir; ancak toplantılar maalesef kesintiye uğramıştır. Türk dünyasının bütün devlet ve topluluklarının temsilcilerinin katıldığı, yani bütün Türk Dünyası’nı temsil eden bu kurultayın daha ilk toplantılarında alınan bazı tavsiye kararları bugün gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.
Gelenekleşmiş olan ikinci toplantı, her yıl Ağustos’un ilk haftasında Erciyes’in Tekir Yaylası’nda yapılan Zafer Kurultayı’dır. Bu kurultay da 25 yıl önce Alparslan Türkeş tarafından başlatılmıştır; son birkaç yıldır Ozan Arif tarafından devam ettirilmektedir. Bugün yine Tekir Yaylası’nda toplanılacaktır. Beğ katılmasa da el (millet) töreyi devam ettiriyor ve ettirmelidir.