Gazetecilik suç değildir de bu isimler gazeteci midir?
Ümraniye'de bir gecekonduda bulunduğu iddia edilen ve sonra buharlaşan el bombalarına dayanılarak başlatılan "Ergenekon" kumpasında "terörist" ilan edilen meslektaşlarımız için adalet isterken de, Balyoz kumpasında "darbenin medya ayağı" diye hedef gösterilen meslektaşlarımızın hak ve hukukunu korumaya çalışırken de, Odatv kumpasında baştan sonra "gazeteciliğin" yargılanmasına itiraz ederken de en çok tekrarladığımız cümleydi:
- Gazetecilik suç değildir!
***
İronik... Yok ya değil... Trajikomik...
Trajikomik biçimde dün bu cümleyi gazetecileri (ve akademisyenleri ve askerleri ve bilim adamlarını ve hukukçuları...) zulümhanelere tıktırabilmek için sistematik bir linç kampanyası yürütenlere kalkan haline getirmek istedi bir grup "gazeteci" sıfatlı (o sıfatın ardında etki ajanlığından Kandil ulaklığına kadar gazetecilik dışında her şeyi yaptılar bu ülkeye bugüne kadar).
Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur, Mehmet Baransu'nun yargılanmasına başlandı ya Balyoz Kumpası Gizli Belge Davası'nda. İlk duruşmayla eş zamanlı başladı -en iyi yaptıkları iş olan- algı operasyonu:
- Gazetecilik suç değildir!
Gazetecilik elbette suç değildir. Bu minvalli izahları tekrar etmekten inanın sizin tekraren okumaktan sıkıldığınız kadar sıkıldım ben de ama, yalanlar/yanlışlarla mücadelenin, doğruları da en az onlar kadar çok ve sık tekrardan başka yolu yok galiba...
***
Bu kişilerin, suçlandıkları dosyada yaptıkları "şey" gazetecilik midir?
"Devlet", adıyla sanıyla "Balyoz"u böyle tanımladığına ve "Balyoz" söz konusu belgelerin üzerine kurgulandığına göre;
"Milli orduya kumpas" kurmak bir gazetecilik faaliyeti midir?
Mehmet Baransu "O haber, bugün gelse yine yayınlarım. Balyoz Darbe Planı'na konu olan ses kayıtlarına bakın, 15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişiminde yapılanlarla birebir aynı. 15 Temmuz'da AKOM'a gidildi mi, gidildi; TRT'ye, CNN Türk'e, Büyükşehir Belediyesine gidildi mi, gidildi..." diyor.
İyi de güzel kardeşim, velev ki "darbe planı doğru"; gazetecilikte doğruya/gerçeğe ulaşmanın yolu "Ne" diye sormak mıdır sadece; tek "N"den ibaret midir "kural"?
Kalan "4 N ve 1 K"ya ne oldu; inek mi içti, dağa mı kaçtı, dağ da yandı bitti kül oldu da ondan mı "bavulla belge"yi teyit edemediniz bu sorularla?
Doğru darbe planıyla yanlış darbecileri hapsettirdiniz, rütbelerini söktürdünüz, kimini canından ettiniz öyle mi?
Özrü kabahatinden büyük...
Teyitsiz bilgiyi yayınlamak gazetecilik faaliyeti midir?
Haysiyet cellatlığı, gazetecilik faaliyeti midir?
Linç, gazetecilik faaliyeti midir?
Darbeye zemin oluşturmak gazetecilik faaliyeti midir?
Jurnal, gazetecilik faaliyeti midir?
Öyleyse?
Nasıl savunabiliyorsunuz bu isimleri "gazeteci" diye?
*******
CHP bu işe ne diyor
****
Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Mehmet Baransu'ya destek verenler arasında CHP'li Sezgin Tanrıkulu da varmış; bir şey söylemek lazım da bizden önce CHP'nin Balyoz mağduru milletvekili Dursun Çiçek, Ümraniye mağduru Milletvekilleri Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan, PM Üyesi Mehmet Ali Çelebi'nin hakkı...
*****
Havalimanında güvenlik işkencesi
****
Evim Atatürk Havalimanı'na 10 bilemediniz 15 dakika mesafede. Yine de bilet aldığım uçağa yetişebilmem için -hangi saat olduğu hiç fark etmez- evden neredeyse 3 saat önceden çıkmam gerekiyor.
Neden?
Sorarsanız cevap:
Katliamla sonuçlanan terör saldırısı ve darbe girişimi gecesi yaşananlar dolayısıyla alınan "üst düzey güvenlik önlemleri".
Makul.
Bir OHAL ülkesinde, üstelik de her gün bir yerlerden patlama, bir yerlerden çatışma, bir yerlerden intihar eylemi, bir yerlerden pusu haberleri gelirken kimsenin "ne önlemi, nereden çıktı bu şimdi" diyecek hali yok. Hepimiz razıyız.
Gelin görün ki, havalimanı sapağından başlayarak ana kapıya kadar devam eden uzun araç kuyruğunun sahiden de "güvenlik" dolayısıyla olduğuna dair ikna edici bir tek emare yok. Kuyruğun nedeni ne arama, ne kontrol; girişlerin ikiye düşürülmesi!
Kapıdaki güvenlik görevlileri geçerken aracın içindekini şöyle bir süzüyor o kadar. Bu "süzme" işlemi rahat yapılsın diye ikiye indirildiyse havalimanı girişi; beyhude... İlla ki güvenlik güçleri şüpheli teşhisi için özel olarak eğitilmiş, illa ki bu tür saldırılara kalkışanların sergilediği kimi ortak hal ve hareketler vardır vs... Ve fakat, hiçbir teröristin alnında "aradığınız cani benim" yazmıyor nihayetinde!
Doğru dürüst bir güvenlik uygulaması yapmıyorsun madem, madem bu haliyle de "Allah'a emanet" gidiyoruz gideceğimiz yere; boş yere bu işkenceyi yapmayın bari millete!