T24 yazarı, gazeteci Tolga Şardan, “MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?” yazısı gerekçe gösterilerek tutuklandı.
Basın meslek örgütleri, Tolga Şardan’ın tutuklanmasını bugün T24 Ankara Bürosu önünde protesto etti. Protestonun ardından, gazeteciler ve milletvekilleri T24 Ankara Bürosu’na dayanışma ziyaretinde bulundu.
Dayanışma ziyaretinde; T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, T24 yazarı, gazeteci Çiğdem Toker ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Tolga Şardan’ın tutuklanmasını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.
T24 yazarı, gazeteci Çiğdem Toker, Şardan’ın tutuklanmasına dair yaptığı değerlendirmede dikkat çekici bir noktaya değinirken, “Genç meslektaşlara bir gözdağı bu. Bu tür operasyonların söylenmeyen bir amacı da budur. Genç meslektaşlara gözdağı vermektir. Ama işini iyi yapan, gazeteciliğe sahip çıkan kimse bu gözdağına yenik düşmez.” ifadelerini kullandı.
“BELKİ BU YAZILARIN İHBAR KABUL ETMESİ LAZIM”
T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, Tolga Şardan’ın tutuklanmasına ilişkin şunları söyledi:
“Bunu hukukla yorumlamak mümkün değil. Ben de yıllarca adliye, yargı muhabirliği yaptım. Şu anda Türkiye’deki infaz rejimiyle, hukuk düzeniyle bu tutuklamayı açıklamak mümkün değil. Doğal olarak biz bu tutuklamayı hukuki bulmuyoruz. Üst sınırı 3 yıl, basın yoluyla işlendiğinde 4,5 yıl olan bir suçtan, üstelik de tamamen doğru olan bir yazı nedeniyle ki yanlış olsa ne olur, gazeteci tutuklamaya bir delil oluşturabilir mi bir yazı? Tekzip mekanizması, basın yasası niye var? Bu başsavcılıkların artık alışkanlığa dönüştürdüğü bir davranış biçimi. Tolga Şardan’ın tutuklanması ise gazetecilere yönelen bu dava ve soruşturmalar açısından başka bir yol ayrımı. Başka bir döneme girildiğinin kanıtı. Artık cezanın üst sınırına bakmaksızın, haberle suç arasında bir ilişki olup olmamasına bakmaksızın tutuklama yapılabildiğini, gazetecileri susturmak, sindirmek için bu yöntemin daha da kararlılıkla uygulanacağını görüyoruz. Üstelik yargının içinde bulunduğu durum tartışılırken çok komik bir biçimde Cumhurbaşkanlığı’nın ya da yetkili kurumların böyle bir araştırma yapmadığına yönelik tersine bir davranış biçimi oluşturmuş durumdalar yaptıkları açıklamayla. Yargıyla ilgili bu kadar iddia ortada varken bir ülkede normali nedir? Herhalde araştırılmasıdır. Tolga Şardan da bunu yazdı ama HSK’nın, Adalet Bakanlığı’nın gerekiyorsa Cumhurbaşkanlığı’nın asıl bu olan biteni araştırması lazım. Belki bu yazıları ihbar kabul etmesi lazım. Ama bunun yerine susturmak ve sindirmek için gazeteci tutuklamak tercih ediliyor. Ama gazetecilerin susmadığı ve sinmediği de ortada.”
Tahincioğlu, gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklanmasına ilişkin yıllarca birlikte çalıştıkları Milliyet gazetesinin haber yapmaması hakkındaki soruya şöyle yanıt verdi:
“İKTİDAR ‘TOLGA ŞARDAN’IN TUTUKLANMASINI HABER YAPMAYIN’ MI DEMİŞ GAZETECİ ARKADAŞLARARA”
“Herhalde gazeteci tutuklamasını haber olarak görmüyorlar. Tolga Şardan’ın ve bizim hepimizin orada çalışması, yıllarımızı vermemiz bir yana şunun da altını çizmek isterim. Biz hukuksuzluktan bahsediyoruz. Hükümete yakın olduğu belirtilen medya kuruluşlarında çalışan gazeteci arkadaşlara tavsiyem; gazeteciliğin ‘bildirim’den ibaret olmadığını… Şunu da hiç zannetmiyorum. İktidar ‘Tolga Şardan’ın tutuklanmasını haber yapmayın’ mı demiş gazeteci arkadaşlara? Böyle bir şey olduğunu da zannetmiyorum ama kendiliklerinden bu yola tevessül etmeleri aslında basının neden bu durumda olduğunu Türkiye’de gösteriyor. Bunu çok üzülerek karşılıyoruz. Hukuksuzluğa hep birlikte karşı durulmadığı sürece yol alamayacağız. Bunun bilinmesini isterim.”
“BU TÜR OPERASYONLARIN SÖYLENMEYEN BİR AMACI DA BUDUR. GENÇ MESLEKTAŞLARA GÖZDAĞI VERMEKTİR”
T24 yazarı, gazeteci Çiğdem Toker, Şardan’ın tutuklanmasına ilişkin şöyle konuştu:
“Tolga Şardan, alan, dosya hakimiyeti çok yüksek, kıdemli bir gazeteci arkadaşımız. Tolga’nın önce gözaltına alınarak tutuklanmasıyla deyim yerindeyse ‘bir taşla birden çok kuş vurulmuş oluyor.’ Birincisi gözdağı veriliyor. İkincisi, Tolga’nın tutuklu kaldığı süre boyunca bizler, kamuoyu ve halk onun haberlerinden, bilgi dolu yazılarından yoksun kalacağız. Çok önemli yazılar yazıyordu. Üçüncüsü de genç meslektaşlara bir gözdağı bu. Bu tür operasyonların söylenmeyen bir amacı da budur. Genç meslektaşlara gözdağı vermektir. Ama işini iyi yapan, gazeteciliğe sahip çıkan kimse bu gözdağına yenik düşmez. Hukuksal olarak söyleyeceğim şey şu. İnsan, bu kadar hukuk birikimi olan, mesleği yargı olan insanların bir hukuksuzluğa bu kadar rahat imza atmasını aslında anlayamıyor. Şunu kastediyorum. Katalog suç değil. Katalog suç olmamasına rağmen, bu tutuklama kararında katalog suç muamelesi yapılmış olmasını anlayamıyoruz. Galiba bir şeyleri anlama ve anlamlandırma eşiğini de Türkiye’de çoktan geçtik. Mahkemenin, AYM’nin bireysel hak ihlali kararını, Can Atalay’dan bahsediyorum, tanımadığı, yerine getirmediği bir ortamda çıta o kadar aşağıdaki artık bu hukuksuzluklar da ne yazık ki sıradanlaşıyor. Gökçer Tahincioğlu’nun da söylediği gibi bu geçici bir süredir. Tolga Şardan çıkacak ve yine bizleri aydınlatan çok değerli yazılarını yazmayı sürdürecek.”
“TOLGA ŞARDAN TUTUKLANIRKEN DE SÖYLEDİĞİ GİBİ HEP GAZETECİLİK YAPTI”
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, ise şunları söyledi:
“Tolga Şardan’ın tutuklanması aslında hem ona, onun haberciliğine hem Türkiye’de basına, gazetecilere gözdağıdır. Net bir şekilde ‘Susun, yazmayın, konuşmayın’ demektir. Konunun birkaç boyutu var. Birincisi; Tolga Şardan Türkiye’nin en başarılı gazetecilerinden biridir. 35 yıllık meslek hayatında polis, emniyet, adliye alanında Türkiye’nin yetişmiş en değerli, bilgili, birikimli habercisidir. Yıllarca kendisiyle birlikte, aynı gazetede çalışma onurunu da yaşadım. Her zaman belgeli, bilgiye dayalı haberleriyle kamuoyunun bilgilenmesi için uğraştı. Tutuklanırken de söylediği gibi hep gazetecilik yaptı bugüne kadar.”
“NET BİR ŞEKİLDE KEYFİ, HUKUK TANIMAYAN BİR KARAR VAR ORTADA”
“İşin ikinci boyutu, tutuklandığı madde dezenformasyon yasası. Bundan kısa bir süre önce parlamentodayken, gazeteci meslek örgütleri, muhalefet partileri iktidarı uyardık. ‘Bunu bu şekilde geçirirseniz Türkiye’de gazetecilerin haber yapmasını engellersiniz. Gazetecileri haber yapamaz hale getirirsiniz içeriye atacağınız için’ dedik. Gazeteci meslek örgütleri Ulus’ta yaptıkları açıklamayla yasayı protesto ettiler. O dönem ‘Hayır. Böyle bir şey olmayacak’ diye garantiler veren iktidar yetkililerine şimdi Tolga Şardan’ın durumunu gösteriyoruz. Diğer bir boyut da Türkiye’de yargının geldiği çürümeyi gösteriyor. Net bir şekilde keyfi, hukuk tanımayan bir karar var ortada. Tolga Şardan tutuklandıktan sonra, 43 saat geçmiş üzerinden, bir açıklama yapılıyor. Tutuklama maddesini dezenformasyon kılıfına sokmak için ‘Bu haber doğru değildir’ diye açıklama yapılıyor. Türkiye’de yargının, kurumların ne kadar yozlaştığını gösteren, yargının da ne kadar keyfi hareket ettiğini iktidarın elinde nasıl bir sopaya döndüğünü gösteren bir tutukluluk var ortada.”
“BU AYIP SÜRDÜĞÜ SÜRECE DEMOKRASİMİZ EKSİK DEMOKRASİ OLMAYA DEVAM EDECEKTİR”
“Tolga Şardan ile meslektaşlarının gösterdiği dayanışma çok önemlidir. İçeride yaşamakta olduğu mağduriyete en büyük destek meslektaşlarından gelmiştir ve gelecektir. Biz de siyaset kurumunda olanlar, muhalefet olarak bu konuyu, sadece onun tutukluluğunu değil. Türkiye’de yargının içinde bulunduğu bu çürümüşlüğü, Türkiye’de düşünen gazeteciyi, akademisyeni, hak savunucusunu içeriye atan, özgürlüğünden mahrum bırakan bu çarpık anlayışı gündeme getirmeye ve değiştirmek için de mücadele etmeye devam edeceğiz. Tolga Şardan bu mağduriyeti yaşayan tek kişi değil. Şu anda yattığı Sincan’da aynı durumda olan, başka maddelerden belki iki başka gazeteci daha var. Diyarbakır’da, Silivri’de gazeteciler var. Sadece gazeteciler de yok. Türkiye’nin düşünen insanları, düşünceleri nedeniyle yüzlercesi cezaevlerinde. Aylarca, yıllarca maalesef özgürlüklerinden, ailelerinden, sevdiklerinden koparılıyorlar. Türkiye’nin artık yazı yazdığı, haber yaptığı için gazetecisini cezaevinde tutan bu ayıptan kurtulması gerekiyor. Bu ayıp sürdüğü sürece demokrasimiz eksik demokrasi olmaya devam edecektir. Biz Türkiye’yi bu ayıptan kurtarmaya kararlıyız.”