Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi ve Muhabiri-Şevket GÖLÜK
22 Haziran günü TBMM''de görüşülecek olan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun“ teklifi ile Dijital Mecralar hakkında yasa tekliflerini basına ve kişilerin gizli iletişim bilgilerinin takip edilebilmesine tüm basın meslek örgütleri karşı çıkıyor.
BİR ARAYA GELDİLER
Karşı çıkan basın meslek örgütleri (Basın Konseyi, Ankara Gazeteciler Cemiyeti, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği), bir araya gelerek bugün Ankara Ulus Meydanı Atatürk Anıtı önünde haklı uyarılarını TBMM''ne ve ülke yöneticilerine duyurmak için bir araya geldiler.
KAMUOYU İLE PAYLAŞTILAR
Kanun teklifinin geri çekilmesi için günlerdir ülkenin birçok ilinde eylem, gösteri ve basın açıklamaları yapan basın meslek örgütleri son olarak Ankara Ulus Meydanından talep ve uyarılarını kamuoyu ile paylaştılar.
DAYANIŞMAYA ÇAĞIRDILAR
Basın açıklaması ve protesto için bir araya gelen sivil toplum kuruluşlar adına konuşan Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, TBMM Adalet Komisyonunda Basın Kanunu başta olmak üzere bazı kanunlarda değişiklik yapan sansür yasası teklifinin TBMM’ne sunulmasına sert tepki gösterdi. “Sansür yasasının geçmesi ve aynı gün Diyarbakır’daki meslektaşlarımızın tutuklanması tesadüf değildir. Çünkü basın özgürlüğü açısından ülkemizin en karanlık günlerindeyiz” diyen Bilgin, basın ve ifade özgürlüğünü savunan tüm toplum kesimlerini demokratik değerleri yaşatabilmek için bir araya gelmeye, dayanışmaya çağırdı.
Nazmi Bilgin açıklamasında şunları vurguladı:
“Yasa teklifi adeta intikamcı bir biçimde iktidara yönelik tüm eleştirileri susturma hedefiyle hazırlanmıştır. Yapıcı eleştirilerimizi bile göz ardı eden yasa teklifi sahipleri izahatlarımızı dikkate almamıştır. Gerek Dijital Mecralar Komisyonu gerekse Adalet Komisyonunda ve parti grupları ziyaretlerinde yaptığımız tüm katkılar AK Parti ve MHP tarafından hiçe sayılmıştır. Dezenformasyonun sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yasal çerçeveye ihtiyacı olan bir alan olduğu açıktır. AB ve ABD dâhil tüm dünyada dezenformasyonla ilgili yasal çalışmalarda halkın haber alma hakkının gözetilmesi, özellikle çocukların ve gençlerin korunması esas alınmış. Bu çalışmalarda sahte, troll hesaplar hedeflenmiş ve hizmet sağlayıcılara sorumluluk yüklenmiştir. Oysa Türkiye’de yasa teklifi, okulları kapatarak Milli Eğitim’deki sorunları çözmek misali yasakçı, engelleyici, sansürü, oto sansürü tüm topluma yayan ve hürriyetleri kısıtlayan bir tekliftir.
Bugün tüm toplumun haber alma ve verme hakkına karşı en ağır tehlikeyle karşı karşıyayız. Ne itirazlarımız ne önerilerimiz dikkate alındı ve beklendiği gibi sansür yasası komisyondan geçti.
Tek başımıza da kalsak mesleğimizin her bir ferdi ve geleceğimiz için demokratik değerleri, basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Diyarbakır’daki ve hapisteki tüm meslektaşlarımızın yanındayız, bir an önce serbest bırakılmalarını, tutuksuz yargılamanın esas olmasını talep ediyoruz. Tüm toplumun sosyal medya ve internette özgürce haberleşebilmesi, gazetecilerin yazdıkları nedeniyle hapis cezalarıyla karşı karşıya kalmaması için hep beraber çaba göstermeliyiz.
Meclis komisyonundan sansür yasasının geçmesi ve aynı gün Diyarbakır’daki meslektaşlarımızın tutuklanması tesadüf değildir. Çünkü basın özgürlüğü açısından ülkemizin en karanlık günlerindeyiz. Ama biz gazeteciler sözlerin anlamını yitirdiği bu karanlık günlerin bile geride kalacağını biliyoruz. Bunun için tüm basın ve ifade özgürlüğü taraftarlarını bir araya gelmeye, daha güçlü dayanışmaya çağırıyoruz. Gazetecilik suç değildir! Gazetecilerden, haberden ve halkın bilgilenme hakkından elinizi çekin!”
Yapılan basın açıklaması sonucu ülkenin dört bir yanından gelen basın meslek örgütleri, gazeteciler ve basın emekçileri olaysız bir şekilde dağıldı.