üç avukatın verdiği hukuki mücadeleyi sosyal medya hesabından paylaştı.
Bütün usulsüzlüklere karşın ve bütün yetkililerin haberdar olmasına karşın inşaatın yapıldığına dikkat çeken Özgür, “Belediyenin yıkmadığı, bilirkişinin ve savcının kaçak dediği apartman onlarca kişiye mezar oluyor!” dedi.
Özgür’ün paylaşımları şöyle:
Antakya''daki Cihan İnşaat’ın sahibi Ömer Cihan şirketini 2011’de kurmuş. Onun yaptığı Kule Apartmanı''nda onlarca kişi enkazda kaldı. Hikayesi çok önemli. Zira imar suçlarını silsile halinde kimlerin, nasıl işlendiğinin çarpıcı bir örneği.
Hatay Barosu’ndan üç avukat Murat Varol, Ebru Ulaş, Görkem Ulaş müteahhit ve yıkılan binası ile ilgili verdikleri hukuk savaşının belgelerini ulaştırdılar. Anlattıklarını aynen yayınlıyorum... Binayı, İmar Kanunu’na aykırılıktan AKP’li Antakya Belediyesi’ne şikayet ediyorlar.
Şikayette binada usulsüzlükler olduğu, mimari projeye aykırılıklar bulunduğunu belirtiliyorlar. Zabıta incelemesi de bunu teyit ediyor ve yıkım kararı alınıyor. Ama yıkım ihalesine ne hikmetse kimse girmiyor! Belediye de “yıkım gerçekleştirilemedi” diyerek dosyayı kapatıyor.
Müteahhit hakkında savcılığa suç duyurusu yapılıyor. 6 Ekim 2022’deki davada mahkeme bina içinde değişiklikler yapıldığını belirtiyor ve ‘imar kirliliği’nden 1 yıl hapse hükmediyor. Sonra ceza iniyor iniyor ve 12 bin TL para cezasına dönüşüyor.
İşte burada mesele başlıyor zaten. Davayı izleyen üç avukat şunu söylüyor: Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda (yukarıda solda) açıkça binanın tek parça yapıldığı, inşaattan sonra ekleme yapılmadığı görülüyor. Haliyle mimari projeye daha başından itibaren aykırı bina.
Bu ne demek? Yapı için kullanım izni usulsüz verilmiş verilmiş. İzinlerde inşaat ve makine mühendisi, mimar, belediye imar müdürü, başkan yardımcısı, müteahhit, denetim firması imzası var. Tekrar vurgulayalım: Bilirkişi binanın başından beri yasaya aykırı yapıldığını söylüyor.
Avukatlar mahkemenin de bilirkişi raporuna rağmen cezayı hafifletip ''imar kirliliği''ne indirdiğini; sanık hakkında benzer suçlamalarla 51 dava açıldığını; bunların çoğunda yapı izni verenlerin aynı kişiler olduğunu belirterek, mahkeme heyetini HSYK’ya şikayet ediyor.
Şikayetteki bir cümle çok çok önemli: 51 dava! Müteahhidimiz mahkemelerin müdavimi yani. Çoğunda ceza almış. Avukatlar inşaat izinlerine aynı isimlerin imza attığını söylüyorlar. Bir başka binasıyla ilgili davaya sunulan bilirkişi raporunda da bu isimler suçlanıyor zaten.
Nitekim bilirkişi o binada da usulsüzlükler tespit ediyor. Dolayısıyla belediye adına izinlere imza atan başkan yardımcısı, imar ve fen müdürleri ile binanın projeye uygun olduğuna dair belge düzenleyen denetim firmasının suçlu olduğu vurgulanıyor.
Cumhuriyet Savcısı Azmi Ustaoğlu Haziran 2021’de Antakya Bel. Bşk. Yardımcısı Mustafa Karakaplan ile diğer görevliler için soruşturma izni verilmesini talep ediyor; kaymakamlık izin veriyor. Savcının kararında bir noktanın altını çizelim.
Sanıklar değişikliğin iznin düzenlenmesinden sonra yapıldığını iddia ediyor. Savcılık ise imar planına aykırılığın başından itibaren bulunduğunu, düzenlenen iznin yasa dışı olduğunu vurguluyor. Buna dair evraklar Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü''ne de gidiyor Peki ne oluyor?
Müteahhit izinleri hep aynı isimlerden almasına, bunların usulsüz olduğunun hukukça belgelenmesine, bundan tüm yetkililerin haberdar olmasına rağmen inşaatlara devam ediyor. Belediyenin yıkmadığı, bilirkişinin ve savcının kaçak dediği apartman onlarca kişiye mezar oluyor!