Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Abdulkerim Yılmaz, İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS) hastalığının, 30-50 yaş aralığında her 6 kişiden birinde görüldüğünü söyledi.
Prof. Dr. Yılmaz, İrritabl Bağırsak Sendromunun tanımını yaparak, “Santral sinir sistemi ile gastrointestinal (GİS) sistem arasındaki koordinasyonun bozulmasıdır. Spastik kolon, hassas bağırsak, huzursuz bağırsak olarak da isimlendirilebilmektedir. Kısaca İBS olarak ifade edilir. İBS hassasiyeti organik değil fonksiyonel bir bağırsak hassasiyetidir. Bu hastalık tekrarlayan karın ağrıları ve dışkı düzensizlikleri ile karakterizedir” şeklinde konuştu.
HAYAT KALİTESİNİ BOZUYOR
Prof. Dr. Yılmaz, hastalığın nedenlerine ve şikâyetlerine değinerek, “Çoğu hastamızda bağırsak enfeksiyonundan sonra ortaya çıktığını gözlemlesek de bilinen bir nedeni henüz yok. Çok kişide İBS’nin bir bağırsak enfeksiyonundan sonra ortaya çıktığı gözleniyor. Ağrı, şişkinlik, kabızlık veya ishal belirtileriyle kendini gösterir. Karın ağrısı ve dışkılama düzensizliği, İBS’de dile getirilen karakteristik yakınmalarıdır. Ayrıca dispepsi yani hazımsızlık ve reflü eşlik edebilmektedir. En karakteristik özelliği gece uykularında hiçbir şikâyet olmadığıdır. İBS’de görülen dışkı düzensizliği kimi zaman kabızlık kimi zaman da ishal şeklindedir” ifadelerini kullandı.
30-50 YAŞ ARASI DİKKAT
Prof. Dr. Yılmaz, risk yaşının 30 ila 50 yaşları arasında değişkenlik gösterdiğini belirterek, “İBS tanısı kesin olarak konulduysa, şikâyetlerin farklı bir rahatsızlıktan kaynaklanmadığı kesinse, hayati risk oluşturmaz ancak hayat kalitesini çok fazla bozar. İBS oldukça sık görülür. Her altı kişiden bir kişinin İBS olduğu bilinmektedir. İBS en sık kadınlarda görülür. Yaş aralığı, her iki cins için 30-50 arasıdır. Kesin bir tedavisi yoktur. Hastanın semptomlarını giderecek ilaçlar mevcut, yalnızca yakınmaları hafifletmeye yeter. Psikolojik destekle çözüme ulaşılabilmektedir” dedi.
“PSİKOSOSYAL FAKTÖRLER ÖNEMSENMELİ”
Öte yandan Psikolog Gizem Yılmaz, hastalığın psikolojik boyutlarına değinerek, “İBS psikolojik bir hastalık değildir. Krizler kontrol edilemezse psikolojik sorunlara yol açabilir. Nedeni henüz bilinmemekte olan birçok rahatsızlık temeli psikolojiyle ilişkilidir. Hastalarımızın yaşadığı ağrılar gerçektir. İBS tanılı hastalar ve İBS tanısı almayan hastalar incelendiğinde psikolojik olarak ciddi farklar gözlenmektedir. Hastalar genellikle depresyon ve anksiyete ölçeklerinde yüksek skorlardadır. Tedavi programlarında psikososyal faktörler oldukça önemsenmeli, desteğe ağırlık verilmelidir. Stresli yaşam olayları karın ağrısı bağırsak alışkanlıkları vücutta nedeni bilinemeyen ağrılarla kendini göstermektedir. Çocukluk çağı streslerinin İBS etiyolojisinde rol oynadığı düşünülmektedir. Uzun dönemde en iyi sonucu almak adına birincil basamak psikososyal stresörlerle baş etme yöntemi geliştirmek ardından semptomatik rahatlama düşünülmektedir. İBS semptomları depresyon, anksiyete bozukluğu, somatizasyon bozukluğu, uyum bozukluğu tanı kriterlerinin alt kümesi olarak yer almaktadır” ifadelerine yer verdi.