Gafletin uykusu, yandaşın kurgusu!!!
2018 genel seçim şokundan, AKP''nin büyük şehirleri kaybettiği 2019''daki yerel seçimlere kadar gelen süreçte gazetecisinden televizyoncusuna, anketçisinden siyasetçisine kadar herkes çaresiz bir suskunluk içindeydi...
Muhalefet partileri güç birliği yaparak 2019 yerel seçimlerinde zafer elde edince de, AKP karşıtı tüm kesimler koro halinde, "erken seçim- baskın seçim olacak" diye beyhude propagandalar yürüttüler...
Oysa bu köşede tam aksi savunuldu... Çünkü medyadan bürokrasiye, devletin en kritik kurumlarından iş dünyasına kadar her kesimi iktidar çemberinde tutan AKP''nin erken seçime gitmesi kendi ayağına kurşun sıkmasından başka bir şey olmazdı...
İşte sonunda muhalefetten medyaya, uzman geçinenlerden anketçilere kadar herkes yanıldı...
2023''teki genel seçimlere 10 ay gibi bir süre kalmışken AKP''nin erken seçime gitmeyeceği bizahmet anlaşıldı...
Dünyanın hiçbir tarafında görülmemiş biçimde (her hafta anket yaparak) bir yandan muhalefeti gaza getiren, bir yandan da
(yeni kurulan partilerin sokaktaki devinimini görmezden gelerek) masa başında dağıttıkları oy oranlarıyla partileri tırtıklayan anketçilerin gözden kaçırdığı çok önemli bir gerçek vardı...
İşte siyasetin her zaman sürprizlere gebe olacağını, aynı zamanda memleketin bir gaflet karanlığının içerisinde bocaladığını da kanıtlayan o sarsıcı gerçek, toplumun büyük bölümündeki derin "sessizlik"ten başka bir şey değildi...
BİLİME DARBE, ÖĞRETMENE ŞOK!..
Belki de dünya ülkelerinin yüzde doksanında yaşanması halinde, iktidarların defalarca yıkılacağı çok vahim olaylara rağmen, (Türk toplumunun pervasızlığı mı dersiniz, duyarsızlığı mı, boş vermişliği mi ya da bilgisizliğe teslim olma gafleti mi) bilinmez ama, "saldım çayıra, mevlam kayıra" anlayışı da ülkenin uçuruma sürüklemesine büyük katkı sundu...
İşte bu sürükleniş ve bir tuhaf gidişat içerisinde ülkeyi sarsan olaylar da ne yazık ki (sıradanmış gibi) hiç bitmedi...
Laik rejim üzerine oynanan oyunların 20 yıldır durmadığı Türkiye''de, Atatürk''e saldırmayı moda haline getiren siyasetçisinden din adamlı kılıklı yobazlara kadar kimi zavallılar, Türkiye Cumhuriyeti''nin kuruluş gerekçeleri üzerinde pervasızca tepinmeye devam ederken, "diğer cephede" de ne yazık ki gaflet büyüyor...
Çünkü muhalefetin bir kesiminin bölücülüğe, gericiliğe taviz verircesine zikzaklar yapması, bölücü-gerici cumhuriyet düşmanlarının cirit attığı sözde muhalefet medyasının rant uğruna bu kahredici gidişatı desteklemesi, Türk halkının büyük kesiminin içinde olduğu gaflet uykusunu derinleştirmekten öteye gitmiyor...
İşte bir gecede 5 bin eğitim kurumunun imam hatibe dönüştürüldüğü bir ülkede, Tevhid-i Tedrisat''a yönelik saldırılar laik eğitimi darbelerken, (bırakın eğitimdeki tarikat ve cemaat örgütlenmesini) Türkiye''nin en köklü ve en başarılı üniversitelerinde yaşanan kıyımlar bile göz ardı ediliyor...
Boğaziçi Üniversitesi''nde 15 öğretim üyesinin görevine son verilmesi karanlık gidişat değil de nedir?.. Üstelik aralarında sistem dinamiği konusunda uzman, Nobel Fizik ödülü ön jürisinde olan hocalar da varmış...
Profesörler üniversitelerden atılır da, atanmayı bekleyen öğretmenlere ne demeli?..
Baksanıza; sosyal medyada, "BİM''de, A101''de, ŞOK Market''te Millî Eğitim Bakanlığı''ndan daha fazla öğretmen çalışıyor" şeklinde yapılan yorumlar hiç kimseyi utandırmıyor...
Liyakat, torpil çelişkisi içerisinde yandaş kadrolaşması utanç verici hale gelirken, Trabzon''da 10 temizlik işçisi kadrosuna 6 bin kişinin başvurmuş olması da iktidardakilerin yüzünü kızartmıyor...
Peki; ihale rezaletiyle bürokrasideki ürkütücü çarpıklığa bir kez daha dikkat çeken son vahim vakalara ne demeli?..
OLAYLAR, GAFİLLER, KUPÜRLER!..
CHP''li vekiller, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü''nün (DSİ) yandaş şirketlere verdiği 17 milyar liralık 9 ihaleyle ilgili suç duyurusunda bulunmuş...
Bu arada müebbetlik hükümlüyü 7 milyon TL rüşvet karşılığı tahliye etmekle suçlanan Diyarbakır''daki bir ağır ceza hâkiminin açığa alınması yargı-siyaset yozlaşması açısından yeniden gündeme gelmiş...
Gazetelere günlerdir manşet olan ve din sömürüsü algısı yaratan sözleri ile tepki çeken türbanlı bir milletvekilinin mal varlığı ile ilgili iddialar büyük tartışma yaratırken,
Diyanet Başkanı Erbaş''ın "Namaz kılan insanlar hırsızlık yapmaz, yalan söylemez, hak yemez" şeklindeki iddiası da sosyal medyada bir kez daha gündem olmuş...
Diyeceksiniz ki, "bu kadar vahim olayı ve çelişkiyi neden sıraladın?.."
Türkiye 2019 yerel seçimlerinden bu yana medya-muhalefet-anketçi üçgeninde "erken seçim olacak" hayaliyle oyalanırken, memleketi karanlığa sürükleyen sosyo ekonomik ve politik yalanlar, talanlar sanki sıradanmış gibi milyonlarca insanın da dikkatinden kaçırıldı...
Ve son olaylarla 20 yılda yaşanan tüm çelişkiler, rezaletler akıllara durgunluk veren bir sessizliğin içerisinde kaybolup gitti...
İşte toplumun büyük bölümü sessizliğe gömülünce, siyasetçilerin umursamazlığı da bitmiyor; AKP lideri Erdoğan bir yandan muhalefet belediyelerini, "vatandaş su faturalarından, otobüs ücretlerinden sıkıntılı" diye eleştirirken, diğer yandan da "Kişi başına millî gelir 9.500 dolara dayandı, daha da iyi olacak" diye konuşunca, "Namaz kılan insan hak yemez" diyen Diyanet fırsatı kaçırmadı!..
Baksanıza; ülke ekonomik girdapta boğulurken ve toplumun büyük bölümü giderek yoksullaşırken, Diyanet İşleri Başkanlığı "Ailede Şükür" başlığıyla çevrimiçi sohbetler düzenlemeye başlamış...
Evet; 2019 yerel seçimlerindeki başarının ardından üç yıl boyunca "erken seçim olacak" teranesini seslendirenler ülkenin AKP''den kurtarılmasına yönelik projeler üretmek yerine, toplum mühendisliği ile milletin enerjisinin nasıl kırdıklarının farkındalar mı acaba?..
Asıl soruyu bir kez daha soralım; Uydurma anketlerle toplumun gazını almaya çalışanlar ve rehavet yaratarak milleti sessizliğe sürükleyenler 2023 seçimini nasıl kazanacaklarını planladılar mı?..
Neden mi sordum bu soruları?.. Çünkü muhalefet-medya-anketçi üçgeni millette derin rehavet yaratınca, yaşanan sessizlikten yararlanan aklıevveller, Erdoğan''a önceki gün 2023 seçimlerini kazanmış gibi hazırlanan bir "kurgu gazete" kupürü hediye etmişler!..
İşte bu yandaş kurgu (bir ihtimal) gerçek olursa, millete kimler, nasıl hesap verecekler şimdiden düşünsünler!!!