Futbolu kurtarmak mı akçelere konmak mı?
Top çevirmeye alışmış iktidarın, el atıp da ‘çarşafa’ doladığı son mevzulardan biri de ‘futbol’ ve şike. Kocaman bir alışveriş mağazasında anne ve babası tarafından ‘başıboş’ bırakılmış bir çocuk edasıyla hergün ayrı bir rafta, ayrı bir eşyaya dokunup, kurcalayıp, “Ekmek çıkar mı” diye haşarılığa devam ediyorlar.
Aslında ekmek lafı hafif kaçtı. ‘Pasta’ demek daha doğru olur.
‘Kuru somunun’, ‘bir baş soğanın’ yüzüne bakacak durumda değiller çok şükür.
Dünyanın tadını, tatlarını keşfettiler.
Hani şair diyor ya, “Şairim, şiirin ayak sesini alacakaranlıkta gelse tanırım / Şairim ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım.”
Aynı o hesap, iktidar sahipleri ‘paranın’ kokusunu, ayak sesini almakta hayli mahirleştiler. Utanma bölümü mü, geçiniz bir kalem.
Kanaatimiz o ki, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanlığından istifa eden Mehmet Ali Aydınlar ucunu göremediği bir dehlize birileri tarafından itildi.
‘Mıntıka temizliği’ ona yaptırılıp ardından da ‘keseye/kasaya’ hakkıyla (!) sahip çıkacak uygun bir isim o koltuğa oturtulacaktı.
60-70 bin liralık maaşlardan söz edilen TFF, devr-i AKP iktidarında ‘kendi başına’ bırakılacağını mı sanıyordu? Böyle bir şey mümkün mü?
Ama bir yerlerde birdenbire hesap karıştı.
En azından kısa vadede işler sarpa sardı.
***
Yarın ne olur? ‘Trilyonların’ döndüğü bir sektörde ‘yeni operasyonların’ yapılması kaçınılmaz. Hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Yapılanların ‘futbolu temize çıkarma’ etkinliği mi, yoksa futbol içerisinde kök salmış bir takım ‘iş’ adamlarının ‘kazanç’ kaynaklarını ‘başka yerlere’ aktarma mı, sorgulanması gereken budur.
İşin yargı boyutu, şike yapılmış mı, yapılmamış mı bütün bunlar teferruattan ibarettir.
‘Şike’ üzerinden bazı ihalelerin ‘başka mecralara’ kaydırılması yönündeki söylentiler artık hayatını futbola endekslemiş ve o yolla afyonlanıp ‘olanı biteni görmez’ duruma getirilmiş kişiler tarafından bile dillendiriliyor.
Yeşil sahada yürütülen mücadele gün gibi aşikar ki, ‘daha çok yeşile’ kimin sahip olacağı mücadelesidir.
Bunu yakın zamanda hiç ihtimal vermeyeceğiniz alanlarda da görürseniz, şaşmayın.
Zira ülke kaynakları sınırlı, ‘iştahımız’ ise engin bir okyanus. Her yere saldırıp, her noktadan ‘balık’ çıkarmak, kurulan ‘menfaat’ şebekelerinin hayatını sürdürmesi ve ‘uzun ömürlü’ olması için kaçınılmaz bir zorunluluk.
Yeşilin hayat belirtisi. Can suyu.
Ellerinden kayıp gittiği anda biliniz ki, şebeke dağılacak herkes ‘kendi derdine’ düşecek.
***
TFF üzerinden yapılmak istenenler sadece futbola, spora özgü halisane niyetler değil. Benzer çabaları daha önce pekçok kurumda gördük, yaşadık.
Artık ‘insan içine’ çıkamaz hale geldikleri halde bir takım isimlerin bir takım kurumların başında tutulması, operasyonların perde arkasındaki ‘paraya hakim olma’ güdüsünün inkar kabul etmez gerçeğidir.
Peki millet bu operasyonların neresinde?
Geçmişte bir takım ‘ayak oyunları’, ‘deveyi amuduyla götürmeler’, ‘suistimaller’ olduğu bilinen şeyler.
‘Çıkara’ dayalı gruplaşmaların, spor üzerinden nemalanmaların yaşandığı aşikar.
Yapılmak istenen bu tür olumsuzlukları ortadan kaldırmak olsa, tribünlerin hep birden ayağa kalkması işten bile değil. Stadyumların “Oleyyy” çekmeleri, alkış tufanı koparmaları beklenebilir.
Fakat önümüzde ‘diğer kurumlardaki’ operasyonlar dururken, TFF’de bir ‘temiz eller’ hikayesine kim nasıl inanacak ki?
‘Hesap’ ayan beyan ortada. İstifa edenler bu hesabın farkında mıydı, bir süre sonra federasyonun ellerinin altından kayıp gideceğini biliyorlar mıydı, bizce meçhul. Muhtemelen de göreve iyi niyetle geldiler ama ‘kopacak fırtınadan’ habersizdiler.
***
“Top yuvarlaktır” vecizesine bel bağlayıp, TFF’de bir operasyon yapılmak istendiğini söylemek isterdik.
Ne yazık ki, bundan önce diğer kurum ve kuruluşlarda ortaya konulanlar, bizi yine ‘köşeli’ bir hükme sürüklüyor.
Evet, top yuvarlak olabilir ama bunların menfaatleri ‘köşeli’, ‘keskin’ ve ‘kaskatı’.