Fransızlar terörle mücadeleyi ne zaman öğrenecek?

İşin o boyutunu Mustafa Erkal hoca güzel özetlemiş: “Paris’te İslâm’ı ve yüce Peygamberimizi hedef alan derginin basılması çok yönlü ele alınabilir. Uzun süredir Müslümanları tahrik eden, Peygamberimizi karalamayı ve hakareti alışkanlık haline getiren bu ateist dergi mensuplarının bu çirkin yayınları, fikir ve düşünce hürriyetine giremez. Ancak derginin basılması, birçok kişinin öldürülmesi ve yaralanması da tasvip edilemez. İslâm’la tamamen ters düşen, İslamofobiyi tetikleyen, Avrupa’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığını zirveye taşıyan bu olay, küresel gücün oyuncağı olan örgüt mensuplarınca gerçekleştirilmiştir...”
Ben işin diğer tarafına, Fransa’nın ‘terörle mücadele’ boyutundaki yanlışlığa temas etmeye çalışayım... O aşağılık karikatürleri yayımlayan Charlie Hebdo’yu basanlar, Fransa devletine göre terörist... Tıpkı bizim bir zamanlar PKK’lıları gördüğümüz gibi terörist!..
Fransız devleti olayın sıcaklığı geçmeden kıstırdığı yerde onları imha ediyor... Yanlışlık da buradan başlıyor!.. Terörle mücadele böyle yapılmaz!.. Çünkü sadece ‘güvenlikçi politikalar’la bu işler çözülmez, çözülseydi Türkiye’de çözülürdü!.. Fransa neler yapmalıydı, sıralayalım:
1. Kesinlikle teröristlerle uzlaşma zemini bulmalı, onları egemenliğe ortak edecek bir açılım ve çözüm süreci başlatmalıydı!..
2. Fransa Başbakanı, ‘Teröristle masaya oturanlar’la ilgili çok ağır konuşmalarından sonra gerçek ortaya çıkınca “Artık analar ağlamayacak, akan kan duracak” diyerek viraj almalıydı!.. Fransız medyası bu iş birliğini ‘kardeşlik kazandı’ mottosuyla yutturmaya çalışmalı, teröristlerin ‘Şu paskalyada, olmadı şu Noel yortusunda’ silahları bırakacağını tekrar edip durmalıydı!..
3. Çözüm süreci kendisine emanet edilen bir Başbakan Yardımcısı, o terör örgütünün liderini ‘Fransa’daki bütün Müslümanların lideri’ ilân etmeliydi!..
4. Bir başka Başbakan Yardımcısı “Onların yerinde ben de olsam Pirene dağlarına çıkardım” diyerek haklılıklarını tescil etmeliydi!..
5. Açılım sürecini Fransız halkına benimsetmek için, kimi terörist yatakçısı, kimi kafa basmaz artist, kimi darbukacı, kimi adaylık bekleyen sendikacı toplayıp ‘âkil adamlar’ heyeti oluşturulmalıydı!..
6. Fransız kilisesi ‘hakları helalleştirme’ turuna çıkmalı, Hz. İsa’dan referanslar getirmeye çalışmalıydı!..
7. Hükümet, süreçle ilgili itirazları ve endişeleri olanları ‘kandan beslenmek’le ve ‘morg bekçiliği’yle suçlamalıydı!..
8. Terör örgütü, büyük isyanın provası için Fransa’nın tamamını ateşe verip, yakıp yıktığında, bunu yapanlar süreci provoke eden ‘derin teröristler’ şeklinde tanımlanmalı, diğer yandan ‘Vandallar’ edebiyatıyla suç küçültülmeliydi!..
9. Fransa’nın değişik bölgelerine terörist heykelleri dikildiğinde İçişleri Bakanı aylarca görmezlikten gelmeli, gözüne sokulunca da “Ne var bunda, o heykeller fiberglastanmış” demeliydi!..
10. Teröristlerin bile bildiği açıklık sürecinin varacağı nokta, zinhar Fransız Parlamentosu’ndan, Bakanlar Kurulu’ndan, Genelkurmay’dan ve Emniyet’ten kesinlikle gizlenmeliydi!..
11. Alan hâkimiyeti için teröristlerin kendi hukuklarını uygulamalarına, yollarda kimlik kontrolü yapmalarına, ‘vergi’ toplamalarına ve mahkemeler kurmalarına imkân sağlanmalıydı!..
12. Halka izah edilemeyecek bir gelişme olduğunda mutlaka bir ‘paralel’ icat edip, suç oraya ciro edilmeliydi!..
13. Fransız devleti, bazı belediyelerin teröristler için ’operasyon üssü’ olmasına, o belediyelerin terörist kamplarına erzak taşımasına ilişmemeli, müfettiş göndermeye kalkışmamalıydı!.. Onların hâkimiyet kurdukları bölgelerde kamu ihale düzeni örgütü finansmana yarayacak olsa bile buna katlanılmalıydı!.. Bu da barışın bir gereğiydi!..
Zavallı Fransızlar!.. Bu adımları atarak barışı ve kardeşliği tesis etmek yerine, kendi teröristlerini kıstırdıkları yerde imha ederek kendi geleceklerini batırdılar!..

Yazarın Diğer Yazıları