Fransa’da Başbakan Michel Barnier'in azınlık hükümeti, ülkenin karşı karşıya olduğu büyük finansal zorluklarla birlikte ciddi bir siyasi krizle karşı karşıya. Hükümet, 2025 yılı için önerdiği bütçe tasarısı ile ülkenin daha da derinleşen borç sorunlarını çözmeye çalıştı ancak bu, halk ve siyasi partiler arasında büyük tepkilere yol açtı. Fransa, 3200 milyar euroyu aşan borç yüküyle Avrupa'nın en borçlu ülkelerinden biri konumunda. Barnier'in bütçe tasarısı ise ciddi kesintiler ve vergi artışları içermekteydi.
Sosyalistlerden Yeşillere, Komünistlerden Radikal Sol’a kadar birçok sol parti, bu bütçeye karşı çıkarak hükümetin tasarıyı boykot etti. Hükümet, bunun üzerine 49.3 maddesini kullanarak tasarının parlamentoda oylanmadan geçmesini sağladı. Bu durum, hem sağ hem de sol partilerin güçlü bir şekilde karşı çıkmasına neden oldu ve bu hafta içinde Barnier'e karşı bir güvensizlik oylaması yapılacağı bildirildi.
SİYASİ ÇALKANTILAR VE EKONOMİK ZORLUKLAR
Fransa'da siyasi istikrarsızlık, ülkenin ekonomik krizini daha da derinleştiriyor. Hükümetin harcamaları kısıtlaması, özellikle sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda büyük tartışmalara yol açtı. Barnier, tasarıda yaptığı bazı değişikliklerle Marine Le Pen’in liderliğindeki Rassemblement National (RN) partisinin desteğini almaya çalıştı. Ancak bu adımlar, sağcı partiyi ikna etmeye yetmedi. Sol partiler de hükümetin harcamaları kısmayı hedefleyen yaklaşımına şiddetle karşı çıkıyor.
Fransa'nın artan borçları, ülkenin finansal piyasalarında büyük kayıplara yol açtı. Fransız devlet tahvilleri, Almanya'nın tahvillerine göre daha yüksek bir risk primi taşırken, bu durum Fransa'nın ekonomik durumunun ciddi şekilde bozulduğunu gösteriyor. 2012 yılındaki Euro krizinden sonra, Fransa, benzer bir borç krizine yaklaşmış durumda. Ancak bu, hâlâ Yunanistan’daki gibi bir devlet çöküşüne dönüşmedi.
FRANSA’NIN AVRUPA LİDERLİĞİ SORGULANIYOR
Fransa’daki hükümet krizi sadece iç siyasi meselelerle sınırlı değil; bu durum, Avrupa'nın geleceği için de bir tehdit oluşturuyor. Fransa, Almanya ile birlikte AB’nin ekonomik ve siyasi iki temel liderinden biri olarak kabul ediliyor. Ancak şu anda, hem Fransa hem de Almanya, liderlik konusunda zayıflamış durumdalar. Bu zayıf liderlik, özellikle Rusya'nın Ukrayna'daki saldırgan tutumu ve Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü gibi küresel tehditlerle birlikte, Avrupa için büyük bir risk taşıyor.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Barnier'in yerine kimin geçeceğine yönelik arayışlara başlamışken, Fransa'nın geleceği için kritik bir dönemeçte olduğu söyleniyor. Bazı isimler, Macron’un yakın müttefiki Savunma Bakanı Sébastien Lecornu ve Merkez sağ politikacı François Bayrou’nun olabileceği üzerinde duruyor. Ancak Fransa için herhangi bir hükümet değişikliği, borçlar ve zayıflayan ekonomik yapı gibi sorunlarla mücadeleyi daha da zorlaştırabilir. Avrupa'nın geleceği, bu krizden nasıl çıkılacağına bağlı olacak.
Fransa'nın mevcut durumu, sadece ülkenin iç dengelerini değil, aynı zamanda Avrupa'nın ekonomik istikrarını da tehdit ederken, hükümet krizi ne kadar derinleşirse, Avrupa için olası sonuçları da o kadar tehlikeli hale gelebilir.
Yeni Halk Cephesi asıl yarışı şimdi başlıyor. Fransız solu kırılgan ittifakını sürdürebilecek mi