Fransa’da aşırı sağın en etkili figürlerinden biri olan Jean-Marie Le Pen, 96 yaşında hayatını kaybetti. Ailesi ve parti tarafından yapılan açıklamalara göre, Le Pen kısa bir süre önce bakım evine yerleştirilmişti.
Jean-Marie Le Pen, 1972 yılında Front National’i kurarak aşırı sağ ideolojiyi Fransız siyasetinde belirgin bir hale getirdi. 40 yıla yakın bir süre liderliğini yaptığı parti, provokatif söylemleri, milliyetçiliği ve göç karşıtı politikaları ile tanındı. Front National, Le Pen döneminde marjinal bir oluşumdan Fransa siyasetinde etkin bir güce dönüştü. 2002 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde ikinci tura çıkarak, dönemin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile yarışan Le Pen, seçimleri açık bir farkla kaybetti.
TARTIŞMALI MİRAS
Le Pen’in kariyeri sadece siyasetle değil, aynı zamanda büyük tartışmalarla da doluydu. 1928 yılında Bretonya’da bir balıkçı ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Le Pen, hukuk ve siyaset eğitimi aldıktan sonra Fransız Yabancı Lejyonu’na katıldı. Cezayir Savaşı sırasında tutuklulara işkence yaptığı iddialarıyla sık sık gündeme geldi. 2003 yılında, bu suçlamalarla ilgili Le Monde gazetesine açtığı iftira davasını kaybetti.
Jean-Marie Le Pen, Nazi suçlarını küçümseyen ifadeleri ve yabancı düşmanlığı içeren söylemleri nedeniyle defalarca mahkûm oldu. Özellikle, Nazi gaz odalarını "tarihin bir detayı" olarak nitelendirdiği açıklamaları uluslararası kamuoyunda büyük tepki topladı. Bu söylemler, onun kariyerindeki en tartışmalı noktalardan biri olarak hafızalarda yer aldı.
FRONT NATİONAL’DEN ULUSAL BİRLİĞE
Le Pen’in kurduğu Front National, kızı Marine Le Pen döneminde isim değiştirerek “Ulusal Birlik” adını aldı. Marine Le Pen, babasının radikal politikalarını bir nebze yumuşatarak, partiyi daha geniş bir seçmen kitlesine hitap edecek şekilde yeniden şekillendirdi. Ancak Jean-Marie Le Pen, partiden uzaklaştırılmış ve siyasi kariyerini kızına devrettikten sonra, liderlik konusunda görüş ayrılıkları yaşamıştı.
AŞIRI SAĞIN SEMBOLÜ
Jean-Marie Le Pen’in ölümü, Fransa’da aşırı sağ siyasetin tarihindeki en önemli figürlerden birinin sonu olarak değerlendiriliyor. Le Pen, arkasında hem derin bir kutuplaşma yaratan hem de Fransa’nın siyasi dengelerini etkileyen bir miras bıraktı.