Fonlanan her yapı fonlayanın payandası...
Her şey Afganlı mültecilerin binlerce kişilik yaya konvoylar halinde sınırlarımızdan geçmesi ile başladı…
Hoş bu geçişler yeni de değil. Sınırlarımız yolgeçen hanı gibi. Elini kolunu sallayan soluğu cennet vatanda alıyor. Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, Hindistanlı, Burkina Fasolu yok yok.
Her yerde görebilirsiniz onları…
Kâh toplu taşıma araçlarında, kâh mahallede bir kavgada, kâh sahil kenarında hatta ayakkabı ile dahi girilmemesi gereken Salda Gölü''nün kenarında tüp, kömür, mangal ve nargile ile birlikte.
Bu konu hakkında ayrıntılı bir yazı da hazırlıyorum.
Fakat yanlış anlaşılmasın eleştirim yukarıdan bir gözle bakan, onları aşağılayan bir açıdan değil.
Kontrolsüz şekilde ülkemize gelen göçmenlere ben de karşıyım. Göçmenler aracılığıyla hedefin saptırılmasını eleştiriyorum. İktidar mensuplarının bu konuda bir politikalarının olmaması, aksine "din" eksenli "kardeşim" çağrıları ile bu mültecilerin gelmesine adeta çanak tutması kabul edilebilir değil. Onları birer politik araç olarak kullanıyor olması çok yanlış.
Ülkemizde sayısı neredeyse 8-10 milyonu bulan bir kontrolsüz işgalden bahsediyorum. İnsanların canını kurtarmak için güvenli yerlere gitmesini anlayabiliriz. Ancak bu durum geçicidir. Bizde ise artık kalıcı hale gelmiş ve ülkenin demografik yapısının değişmesi noktasına kadar ilerlemiştir.
Tam bu nokta da eleştiriler ardı sıra gelmeye başlıyor tabii. Endişeli olanlar mültecilere "hayır" diyor bir kesim de "hayır" diyenlere "ırkçı" diyor. İşin tuhafı ırkçı yaftasını yapanlar genelde yurt dışında rahat koltuklarında oturan kişiler. Yurt içinde de Cumhuriyet''e, Türk Milletine ve bu topraklara düşman hangi girişim olursa olsun destekleyen tipler.
PKK''yı, teröristleri gerilla gören, onların hakkı için sözde sivil toplum kuruluşları sıfatıyla türlü açıklamalar yapıp bu terör örgütlerinin katlettiği yurttaşları görmemezlikten gelip kafasını kuma gömen sözde entel dantel tipler.
Tam da bu tartışmalar sürerken ekşi sözlük yazarı bir kişinin bu suçlamada bulunan bazı kişilerin yabancı fonlarla fonlandığını yazması ve ardından ABD merkezli vakıf Chrest Foundation''dan toplamda yüz binlerce dolarlık hibe desteği alındığını Odatv''nin gündeme getirmesine tepki geldi...
Olay tamamen şimdi Medyascope ve Ruşen Çakır üzerinden gidiyor.
Kimi, Odatv''nin bu haberi operasyonel olarak yaptığını söylüyor, kimisi ise şimdi zamanı değil diyor.
Ben bir Kemalist olarak konular hakkındaki görüşümü belirteyim.
Ruşen Çakır, düşüncesine çok katıldığım birisi değildir. Eleştiririm ki konu, beğenmek veya beğenmemek de değil. Genel olarak fonlama mantığına karşıyım. Hele bu yurt dışından olunca…
Öte yandan tartışmalara baktığımızda devlet olanakları ve vatandaşların vergileri ile oluşan kamu kaynaklarını semiren "Yandaş" basın da fonlanıyor. Yurt içinden fonlanan yandaşlar yurt dışından fonlanan kurumları hedefe almış.
Hani yandaşları da görseniz sanki alın terleri ile gazetelerini, TV''lerini kurmuşlar ve adil olarak reklam ile yayın hayatlarına devam ediyorlar!
Ama şu bir gerçek fonlanan her yapının fonlayanın payandası olacağını belirtmek gerek. Tabii ki fonlanan kurumun ne yaptığına bakacağız. Ancak fonlayan kurum fonladığı kuruma şunu yap, bunu yap demez. Zaten fonlama amacı proje dahilindedir. Takip eder. Görüşleri doğrultusunda ise parasını verir. Yani mutlaka bir amacı vardır. Çelişkiyi anlatmak gerekirse bu ABD vakıflarının hiç biri gerçek bir sosyalist yayıncıyı fonlamaz.
Yandaş medyaya akıtılan milyarlarca Türk lirasının amacı, AKP iktidarının propagandasını yapmak ise, yabancı fonların amacı da, pek tabii bazı konularda propaganda yaptırmaktır.
Yani ABD fonluyor da Katar sermayesi fonlamıyor mu?
İletişim Başkanı Fahrettin Altun da hemen açıklama yaparak "Bunlarla ilgili kamu düzeninin korunması ve halkımızın doğru haber hakkının teminat altına alınması amacıyla, ihtiyacımız olan düzenlemeleri en kısa sürede tamamlayacağız" dedi.
İşte tam burada da ifade özgürlüğünü savunmalıyız. Kimseyi fon alıyor diye kapatamazsınız. Demokratik ve hukuki çerçevede yayınını yapan yapar, isteyen izler istemeyen izlemez.
Fahrettin Altun bahsettiği düzenlemede, Devlet kaynaklarıyla mevcut iktidarın propagandasının yasaklanması maddesini de içereceğini söyleyebilir mi?
Tartışmayı bitirelim.
Uyruğu, ırkı, görüşü, cinsiyeti ne olursa olsun mültecilere ben karşıyım. Yani durum sadece Suriyeliler ve Afganlar için geçerli değil. İsviçreli, Fransız vs. hangi uyruk olur ise olsun. Şu anda ülkemizde bulunan mültecilerin Türkiye''nin demografik yapısını, kültürünü çok yakın zamanda nasıl etkilediğini ve toplumsal kaosun nelere sebebiyet vereceğini göreceğiz.
Öte yandan ülkemize gelen insanlara kötü davranmanın hiçbir manası yok. İnsanların evlerini bombalayan ülkelere, kadınlara tecavüz eden Taliban''a, senin yerine Afgan''ı kaçak yollardan çalıştıran patrona tepki göstermeyip, garibana tepki göstermenin de karşısındayım.
Diğer konuda ise Medyascope ile ilgili bazı kişilerle görüştüm.
Yakın çevresinden edindiğim bilgilere göre Ruşen Çakır, Periscope ile başlayan yayın hayatını büyütmek, kurumsallaştırmak için ilk önce George Soros''a ait Açık Toplum Vakfı ile görüşmüş ve destek almış.
İlk hatasını burada yapmış zaten, neyse. Ardından gündemde olan diğer vakıflar ve fon yöneticileri ile irtibat kurmuş. Hazırladığı projeler kapsamında da fonları kullanmışlar. Medyascope bünyesinde elliye yakın çalışan var. Bu kişilerin ve kurumun ayakta kalması için "reklamların yasaklandığı, doğrudan destek verenlerin her türlü baskıya uğradığı böylesi bir dönemde ne yapmalı" diye savunuyorlar.
Dediğim gibi ben fon ve yardım alınmasına karşıyım. Sadece yabancı fona değil. Halkın alın teri ile oluşan kamu kaynaklarının da haksız şekilde propaganda aracı olarak dağıtılmasına da karşıyım.
"Emperyalizme karşıyım" deyip emperyalizmin payandası ve ülkelerin sivil toplum kuruluşları yolu ile dizayn edilmesini sağlayan ve itiraf eden kuruluşlardan fon alınmasını savunmayı bir türlü anlamıyorum ve anlayamıyorum.
"Şimdi sırası değil" mantığı da bana göre doğru değil. Sırf AKP karşıtlığı adına yapılan hataya göz yummak ne omurgalı duruşa, ne de savunduğun değerlere uyar.
Nokta.