Yunanistan'ın tarih boyunca Türkiye'nin zor zamanlarını kolladığı, fiili durumlar yaratarak avantaj sağlamaya çalıştığı, uluslararası ortamı ve güçleri kullanarak Türkiye'yi sıkıştırmak istediği bir gerçektir. Tarih yine tekerrür etmektedir.
Yunanistan gerginlik yaratmaya çalışıyor
Yunanistan Başbakanı Çipras tahriklerine bir yenisini daha eklemiş, ilk kez F-16 savaş uçağına binerek Kuzey Ege adaları üzerinde uçmuş ve aklınca bir gövde gösterisi yapmak istemiştir. Çipras'ın bindiği savaş uçağına Yunan Genelkurmay Başkanı ile Hava Kuvvetleri Komutanı iki F-16'yla refakat etmiştir. Çipras uçuşu müteakip Yunan Silahlı Kuvvetlerini öven açıklamalarda bulunmuştur.
Yunanistan'ın daha önce, Türkiye'ye ait olan veya aidiyeti tespit edilmemiş olan ada ve kayalıkları, hiçbir gerekçe göstermeden hukuksuz bir şekilde işgal ettiği bilinmektedir. Yunanistan Cumhurbaşkanı, Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının, bu adalara gelerek denetlemeler yaptıkları ve tahrik edici eylemlerde bulundukları da bir gerçektir.
Diğer taraftan Çipras, ABD Başkanı Trump'la görüştükten sonra ABD'de bir seri temaslarda bulunmuş, Brooking Enstitüsü'ndeki toplantıda soruları yanıtlarken, Türkiye'nin adımlarını kestiremediklerinden askeri alanda fazla harcama yapma mecburiyetinde kaldıklarını söylemiştir. Komşuları Lüksemburg ve/veya Belçika olsaydı böyle bir harcamaya da ihtiyaç kalmayacağını sözlerine eklemiştir.
Çipras ayrıca, ABD'yi "büyük güç" olarak nitelendirip, Türkiye'ye gereken uyarıları yapmasını isteyerek küstahça bir tavır da sergilemiştir.
Yunanistan adalarımızı göz göre göre işgal etti
Ege'deki Türk adaları ve kayalıklarının Yunanistan tarafından işgaline ilişkin dikkat çekici birçok haber, ikaz edici yazı, söylem ve görsel yayımlanmasına, siyasilerce yönetime açıklama yapması için sorular sorulmasına rağmen, bugüne kadar yetkililer tarafından kamuoyunu aydınlatıcı bir açıklama yapılmamıştır.
Bu adaların, özellikle AB'den müzakere tarihi alabilmek için, bizim bilmediğimiz bir şekilde mi verildiği veya işgale bilerek mi göz yumulduğu da meçhuldür. Konu bugüne kadar üstü kapatılarak geçiştirilmeye çalışılmıştır. Veya görmezden gelinerek resmen "üç maymun" oynanmış, aklımızla alay edilmiştir.
E. Kur. Alb. Ümit Yalım'ın açıklamalarından bu adaların özellikle 2004-2009 yılları arasında işgal edilmiş olduğu ve göz göre göre yapılan bu işgale hiçbir reaksiyon gösterilmediği anlaşılmaktadır. Yunanistan'ın, işgalden sonra da adada kalıcı olmak için tesisler yaptığı ve askeri savunma tedbirleri aldığı da görülmektedir.
Her ada ve adacığın karasuyu, kıta sahanlığı ve hava sahası olduğundan, adaların elden çıkmasının yanında, ciddi ihtilaf konularının ortaya çıkması da beklenmelidir.
TSK'nın birçok cephede meşgul olmasından istifade edilmek isteniyor.
Yunanistan'ın bu eylemleri, TSK'nın uzun yıllar maruz kaldığı etkisizleştirme ve itibarsızlaştırma operasyonları ve bunun üstüne maruz kaldığı hain darbe girişimiyle sıkıntı yaşadığı düşüncesiyle yaptığı değerlendirilmektedir. Ayrıca TSK'nın teröre, Suriye ve Irak cephesine odaklanmasını da fırsat olarak gördüğü kıymetlendirilmektedir. Ayrıca iktidarın hem dışarıdaki, hem de içerdeki sıkıntılarından istifade etmeye çalıştığı da söylenebilir.
Yunanistan'ın özellikle 1990'lı yıllarda Türkiye, PKK'yla mücadele ederken ve Suriye'yle de kriz yaşarken buna benzer durumlar yarattığını, Türkiye'yi zayıf düşürmek için teröre verdiği desteği, Öcalan'ı saklamak için yaptıklarını unutmak mümkün değildir. Türkiye'nin o tarihlerde "2,5 Savaş Doktrini"ne (Suriye Cephesi, Yunanistan Cephesi, PKK) uygun savaş planları yaptığı kamuoyuna yansımıştır.
Ulusal çıkarlarımızı zedeleyen bu gelişmeler Türk Milletinin onuruna dokunmaktadır. Yunanistan'ın düşüncelerinde yanıldığı gösterilmeli, iş işten geçmeden gereken yapılmalıdır.
Kıbrıs'ta da artık müzakere olmadığına göre, KKTC'nin uluslararası alanda tanınması için çalışılmalıdır.
Tabii içeride gerginlik ve kutuplaşma yaratmaktan vazgeçilirse.
