Filistin’de ağlayanlar ve ağlatanlar!
İsrail Filistin’de tam bir insanlık suçu işliyor. Cami demiyor, okul tanımıyor, hastane dinlemiyor, BM takmıyor, pazar yeri, sivil, ambulans demeden her şeyi bombalıyor. İsrail, dünyanın gözünün önünde Gazze’yi bombalıyor, yakıyor ve yıkıyor. Filistinliler Gazze’de dünyanın yalnız gözü önünde -aynı zamanda desteğiyle- kan banyosuna tabi tutuluyor.
İsrail’e bütün dünya şu veya bu tavrıyla Filistin’i boğma ve Filistinliyi vatanlarından kovma hakkını vermiş durumdadır. Başta ABD, AB ve BM olmak üzere bütün küresel güç ve kurumlar doğrudan ya da dolaylı olarak İsrail’in yanında saf tutmuştur. İslam ülkelerinden adet yerini bulsun türünde duyulan karşı sesler ise Gazze’deki kanlı senaryonun tamamlayıcısı olmaktan öteye bir anlam ifade etmiyor.
srail Gazze’ye 24 günde tamı tamına bin ton bomba atmıştır. Bu süre içinde ölen Filistin’li sayısı 1400’e yaklaşmıştır.
Bu çerçevede ABD’nin, İsrail’e, eriyen bomba stoklarını doldurmak için bir milyar dolarlık mühimmat satışı daha yaptığı açıklanmıştır. Filistinlileri şu sıralarda katleden ve bundan sonra da katledecek cephane ve mühimmat ABD tarafından 23 Temmuzda İsrail’e teslim edilmiştir.
Pentagon Basın Sözcüsü Amiral John Kirby, ABD’nin İsrail’e el bombaları ve havan topu mermileri verdiğini açıkladı.Amiral Kirby, “ABD, İsrail’in güvenliğini önemsiyor. İsrail savunmasının güçlü ve hazır olmasını sağlamak, ABD’nin ulusal çıkarları için hayati önemdedir. Bu mühimmatın satılması da bu amaçlarla tutarlıdır” ifadelerini kullanmıştır.
ABD Başkanı Obama, İsrail katliamı bütün şiddetiyle Gazze’de devam ederken, bir yandan acil ve kalıcı ateşkes çağrısı yapıyor, diğer yandan da ABD Kongresi füze kalkanı sistemi ‘Demir Kubbe’nin geliştirilmesi için İsrail’e 225 milyon dolarlık yardım kararı alıyor.
ABD bu iki yüzlü, tutarsız ve adi siyaset anlayışıyla İsrail’in Gazze’deki katliamın en büyük destekleyicisidir.
İsrail, Filistin’i boğarken ona en büyük desteği de Müslüman Mısır’ın darbeci lideri Sisi vermektedir. Sisi, Filistin’in soluk borusu olan tünelleri tıkayarak, geçişleri engelleyerek, ambargoyu destekleyerek İsrail’in Gazze’deki katliamlarına büyük katkı sunmaktadır.
Darbeci Sisi yönetimi, insanlık suçu işleme yönünden işi bir adım daha ileri götürmüştür. Refah sınır kapısından Mısır’a geçen ağır yaralı 60 Gazzelinin Türkiye’ye getirilmesini engelleyerek İsrail hükümeti nezdindeki yerini daha da sağlamlaştırılmıştır. Sisi’nin Gazze’nin ağır yaralılarının Türkiye’ye getirilmesi talebine, “Pasaportları yok, bu yüzden gönderemeyiz” diyerek geri çevirmiştir.
Müslüman sıfatını taşıyan, zalim, merhametsiz ve katı bir diktatör olan Sisi’nin tavrı ortadadır. Buna karşın İsrail’in Gazze saldırılarını incelemek üzere bölgeye giden BM sözcüsü Chris Gunnes’in Filistin halkının yaşadığı insani felaket karşısında hüngür hüngür ağlamasına bütün dünya şahit olmuştur.
BM Sözcüsü Chris Gunness’in bir televizyon kanalına konuşurken gözyaşı ve hıçkırıklara boğulması durumun vahametini ortaya koyar niteliktedir. İşin en ilginç yanı da BM sözcüsünün ağlamaktan başka elinden bir şey gelmemiş olması BM’nin içine düşürüldüğü sefil hali göstermesi bakımından da ibretliktir.
Müslüman sıfatı taşıyan Sisi, Filistinlilerin insani felaketi karşısında Fravunlaşırken, aynı felaket karşısında BM sözcüsü Chris Gunnes’in insanileşmesi dikkat çekicidir. İsrail bombardımanıyla camileri yıkılan Filistinli Müslümanlara, Gazze’li Hıristiyanların Kiliselerde namazlarını kılabileceklerine yönelik çağrıları da tarihe kayıt düşecek önemdedir.
Davutoğlu, Halid Meşal’e ‘İsrail’in büyük katliamı gerçekleştirdiği yer olan Şucaiyye’nin ’Gazze’yi İngilizlere karşı savunan son Osmanlı birliğinin son ferdine kadar şehit düştüğü yer’olduğunu söyler. Halid Meşal, duygulanarak gözyaşları içinde kalır.
Gazze’de ağlayanlar ve ağlatanlar vardır. Filistin ağlarken hiçbir şey olmamış gibi seyreden Müslümanlar da var!