Fikir tartışması yapamayan fikir hareketi mi olur?
Kimine göre "arınma", kimine göre "ayrışma" halindeki Türk Milliyetçilerinin, adını koymadan -aslında- cevap aradıkları sorudan bahsetmiştim birkaç gün önce:
"Bir geminin bütün parçaları değişirse, o gemi hâlâ başlangıçtaki gemi olmayı sürdürür mü? Yoksa... O gemiden çıkan eski parçalarla inşa edilmiş ikinci gemi, ilk geminin başlangıçtaki hali midir?"
"Kutlu bir emanet", "şehitler mirası", "geçmiş", "tarih", "atalar yadigarı", "ocak", "yuva", "aile" varsayıp da her şeye rağmen bindiğiniz gemi gerçekten size emanet edilen o ilk gemi midir?
Cevaplarınızı beklediğimi söylemiştim.
Bilhassa, üzerinde "düşünmenizi" rica etmiştim, ki gerçek, ufuk açıcı, yüzleştirici, tokat gibi ve fakat aynı zamanda yapıcı bir fikir tartışması başlayabilsin.
***
Çok fazla cevap geldi ama itiraf etmek durumundayım, içlerinde bu nitelikte olan yok denecek nicelikteydi.
Kin, öfke, tahammülsüzlük, şahsi hesaplaşmalar öyle baskın hale gelmiş ki bu mevzu etrafında konuşan büyük çoğunluğun eylemi içindekileri kusmaktan ibaret; duymuyor, görmüyor, aslen duyulup-duyulmadığıyla da ilgilenmiyor, bencilce bir tatminin peşinde... Küfür, hakaret, aşağılama, karalamayı dışa vurmayı marifet ve hatta zafer...
***
Sadece yayımlayacağıma söz verdiğim için ve maalesef büyük bölümünü eleyerek paylaşabiliyorum "cevap"larınızı:
Muharrem:
Bu parti Cumhuriyeti ve Cumhuriyet'in kurucu ilkelerini savunduğu sürece en önemli stratejik partiydi... Eğer yeni oluşum kurucu ilkelerine sahip çıkar ve ülküsü uğruna can verenlerin kemiklerini sızlatmadan örgütlenirse, geminin omurgası budur. Ve bu gemi yol alır...
***
Eroğlu İsmail:
Mücevher kutusunun değeri, içindeki mücevherden dolayıdır. Misyonunu yitirmiş, vizyonu olmayan bir hareket ruhsuz cesettir. Elbette aynı misyonu temsil eden yeni bir vizyona sahip harekete ihtiyaç vardır.
***
Atatürk Milliyetçisi:
Kesinlikle "Bu gemi, o eski gemi DEĞİL".
***
Yeniçubuk:
Eski gemi son limanda AKP limanına girmiş, AKP bayrağı çekmiş, gemi Rabia işareti almış ve limanın bütün günahlarına ortak olmuş. Artık eski gemiyi baştan sona kadar altından da yapsanız bindirecek kimse bulamazsınız.
***
Hakan Özdemir:
Bugün ki gemi, o eski gemi değil. Hem zaman yıprattı, hem "kaptan" yıprattı, hem "kaptanın yardımcıları" yıprattı, hem zamana ayak uyduramama yıprattı, hem de düşman gemilerinden atılan gülleler yıprattı. Bu gemiyi terk eden ve başka gemilerde görev alanlar yıprattı. Bu gemiyi sevmeyi bırakıp, başka gemileri sevenler yıprattı.
***
Özer Çınar:
Bu gemi o gemi değil vesselâm!
***
TC.delidumrul:
Hedefine ulaşamıyorsa, yapılan iki gemide, o gemi değildir. Doğru gemide: 1) Kaptan hedeften sapmaz, güvenilirdir. 2) Mürettebat ve yolcular, kaptan hedeften saparsa onu derdest edecek kabiliyete ve öngörüye sahiptirler. Eğer ikisi de yoksa o gemiye binmemek, hedefe sandallarla gitmek gerekir.
***
Melih:
İnsan bedeni bile iki yıl içinde kendini yeniler. Bütün hücreler ölür, yerine yenisi gelir. İki yıl önceki biz bile iki yıl sonra aynı biz olmayız. Yani bırakın gemiyi aynı "ben" bile değiliz.
***
İbrahim Dumankaya:
Ne yazık ki, o ilk gemi ile uzaktan yakından bir benzerliği yok. Bugünkü daha çok "derme çatma" bir "sal"ı andırıyor, ilk seçimde %3-4'lük bir yükü bile taşıyamayıp batacak bir sal...
Şu an "kullanım lisansının" ellerinde bulunması, yöneticileri "o ilk geminin yolcularından" saymak için yetmiyor.
Bir genci katledildiğinde, dünyayı yapanların başına yıkmadıktan sonra, milletvekili hapiste esir tutulduğunda ortalığı ayağa kaldırmadıktan sonra, çadır mahkemeleri-terörist konvoyları için "kendinize gelin" diye haykırmadıktan sonra, nihayetinde ülkeyi tek bir kişiye teslim edecek düzenlemeye önayak olduktan sonra hangi gemiden bahsedebiliriz ki? Aklıma bir tek gemi geliyor: "KORSAN GEMİSİ"
***
Gördüğünüz gibi aktardığım cevapların büyük bölümü "Bu gemi o ilk gemi değil" diyenlere ait. Açıkçası, yüzlerce mesaj arasında, geminin hâlâ aynı gemi olduğunu savunan tek kişi vardı. Keşke o da saldırmak yerine anlatarak bu tercihin nedenlerini izah etseydi de, aktarabilseydim yazdıklarını size...
Konu sahiden bir fikir tartışması zeminine yükselirse ne âlâ...
Karşılaştığım düzeysizliğe, kısırlığa rağmen ümitvar olduğumun delili olarak buraya yeni bir soru daha bırakıyorum:
Fikir tartışması yapamayan, fikir üretmek ve ifade etmekten aciz fikir hareketi mi olur?