"FETÖ'ye kimler hizmet etmiş araştırılmalı"

"FETÖ'ye kimler hizmet etmiş araştırılmalı"

Yeniçağ'ın meclis tutanaklarından ortaya çıkardığı önergeyi imzalayan AKP'li Bozdağ, Elitaş, Aydın, Ceylan, Doğan, Yetkin ile önergeye destek veren Ergin ve İyimaya sessiz kaldı. Başbuğ'un, 'TSK'ya kurulan komplo ile ilgili önergeye imza atanlar kim?' sorusunun muhatapları sessizliğe bürünürken, muhalefetten 'hesap verilsin' çağrısı geldi.

Sami Gökçe / İSTANBUL

Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ'un FETÖ'nün siyaset ayağı tartışmalarına ilişkin, "26 Haziran 2009'da askeri şahısların, askeri mahalde işlediği suçlarda dahil özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasa teklifi getiriliyor. Bunu kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın" sözleri siyasettin en önemli gündem maddelerinden birisi oldu.

Başbuğ'un işaret ettiği kanun teklifine Ahmet Aydın, Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş, Mehmet Ceylan, Yahya Doğan, A. Müfit Yetkin imza verdiği, Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ile dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in de verdiği destek Meclis tutanaklarına yansımıştı. Bu isimler bu konuya ilişkin sessizliğe bürünürken muhalefetten "Hesap verilsin" çağrısı yapıldı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, FETÖ'nün siyasi ayağının aslında bilindiğini belirterek "Siyasi ayak aranıyorsa, işi darbe girişimine kadar götüren sürece bakılmalı. CHP olarak hep biz askerlerin özel yetkili sivil mahkemelerde yargılanması düzenlemesine karşı çıktık,  itiraz ettik. Yani bunun sonucunda ordumuzun kozmik odasına FETÖ'nün savcı ve hakimleri girdi. Siyasi ayağın kimler olduğu belli" diye konuştu.

İYİ Parti Millî Güvenlik Politikaları Başkanı Aytun Çıray da FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması için meclis komisyonunun önemine dikkat çekti. Çıray, "İlker Başbuğ adeta FETÖ'nün siyasi ayağını işaret etmiş. Onun için Meclis Komisyonu kurulması çok önemli. Meclisin aynı zamanda FETÖ'nün güçlü olduğu dönemlerde FETÖ'nün işine yarayacak kanunları kimlerin verdiği çok önemli. Bunlar araştırılmalı" dedi. Çıray şunları söyledi: "Bir yandan FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkaralım diyecekler sonra hiçbir şey yapmayacaklar bu doğru bir şey değil. Sayın Başbuğ Nisan ayında FETÖ ile mücadele edeceğim diyor sonra Haziran ayında askeri kişilerin sivil mahkemelerde yargılanması için kanun çıkartılıyor. Daha sonraki süreçte yargı eliyle terör örgütü lideri denilerek Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ esir alındı. Bütün bu süreçlerin oluşmasını sağlayanlar ve oluşmasına engellemeyenler kamuoyu önünde hesap vermeliler."

Emekli Orgeneral Başbuğ, Haber Global Eşit Ağırlık programında FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmasına değinmişti. Başbuğ, şunları söylemişti: "26 Haziran 2009'da  yasalar torba yasa olarak gündeme getiriliyor. Bu TSK ile ilgili bir kanun teklifi. Bu yasa 25 Haziran'ı 26'sına bağlayan gece yarısı oluyor. Bu yasa ile kimsenin haberi yok biz bundan 26 Haziran sabahı 2009'daki toplantıda haberimiz oluyor. Bahsedilen yasa teklifi askeri şahıslar askeri mahalde işlediği suçlarda dahil özel yetkili mahkemelerde yargılanacak. Bu bir kere anayasaya aykırı. Bu tamamen ne için Dursun Çiçek için. Bu olay medyada  'AK Parti ile cemaati bitirme planı' algısı olarak yapıldı. Sivil şahıslar her durumda askeri yerlerde yargılanmaz Özel yetkili mahkemelerde yargılanır. Kayseri'de biz bir olay yakalamıştık Hava İkmal Bölge Komutanlığı'nda astsubay yakaladık. Flaş bellek ayarlıyorlar. Burada sivillerden yardım alıyorlar. 14 Nisan 2009'da 'FETÖ ile mücadele edeceğim' dedim. Bu kanun teklifini kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın."

KABOĞLU: "GÖREV TBMM'YE DÜŞÜYOR"

CHP İstanbul milletvekili Prof. İbrahim Kaboğlu FETÖ'nün siyasi ayağının ortaya çıkarılabilmesi için Cumhuriyet savcılarının harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

Kaboğlu "Savcılar siyasal baskıların dışında inisiyatif alabilmeli. Bu ortam ve koşullarda böyle bir inisiyatif alamayacağına göre o zaman esasen inisiyatif alması gereken TBMM'dir. Ancak partiler Mecliste konuyu gündeme getiriyor ama soruşturmadan kaçınıyorlar" dedi. Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi iklim nedeniyle Savcıların bazı konularda rahat hareket edemediğini iddia eden Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu şunları söyledi: "İnisiyatif alması gereken TBMM olduğu halde, TBMM inisiyatif almayıp bunu savcılara yöneltmesi, onlara kaldıramayacakları bir yük vermek anlamına gelir. O bakımdan sonuç alıcı bir şey olarak görmüyorum. TBMM'de siyasal partiler özellikle MHP sık sık konuyu gündeme getiriyor. Sayın Bahçeli siyasi ayağın ortaya çıkarılmasını istiyor. Ama bir araştırma veya soruşturma komisyonu kurulması için teklif getirmiyor. Veya getirilen tekliflerin oylanması aşamasında AKP ile birlikte hareket edip ret oyu veriyor neden kaçınıyorlar bu soruşturmayı açmaktan. Olayın bu yönüne ağırlık vermek gerekir. Her ne kadar tabii bürokrasi, sosyal ayak da deniyorsa da, siyasi ayak dediğimize göre başlıca siyasal organ olan TBMM bu işi bizzat ele almalıdır. Savcılar böyle bir yükü kaldıramazlar."

TÜRK: "AÇIKÇA SUÇ İŞLENDİ"

Fatih Erboz / ANKARA

Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Başbuğ'un tutuklanması ve yargılanması sürecinin baştan aşağı yanlış olduğunu belirterek  "Başbuğ Genelkurmay Başkanıydı. O dönem yargılanacaksa bile Yüce divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmalıydı. Açık şekilde Anayasa'ya aykırı olmasına rağmen yasada değişiklik yapıldı ve sivil mahkemelerde yargılanıp hapse atıldı. Açıkça suç işlendi" dedi.

2010 yılında AKP grup başkanvekilleri tarafından veriler değişiklik teklifinde devletin güvenliği söz konusuysa suç işlediği iddia edilenlerin her mahkemede yargılanmalarını öngören değişiklik konusunda gerekli uyarıları yaptığını belirten Türk şöyle devam etti:

"Ben bunu eleştirdim. Bu değişiklik  askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını içeriyordu.. Anayasaya aykırı. 5982 sayılı kanunda, 'Genelkurmay başkanı, Kara, Deniz, Hava kuvvetleri komutanıyla Jandarma genel komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yüce divanda yargılanırlar' diyor. Yapılan değişiklikle 145'inci maddedeki hükmü uyguladılar. Sivil mahkemede görüldü, sivil mahkemede onlara ceza verdi. Üstelik  bu değişiklik için en az, o zaman milletvekili sayısı 550 olduğu için 184 milletvekilinin imzası ve 330 oyla kabul edilmesi gerekiyordu. 330 ile 367 arasında kabul edildiği için anayasa değişiklik teklifi halk oylamasına gidildi. Halk oylaması sonucunda bu maddeler anayasaya girdi. Daha sonra kumpas ortaya çıkınca Anayasa yargı yoluyla bireysel özgürlüğünün ihlal edildiği kanaatine vardı ve tekrar yargılandıktan sonra beraat etti."

İlgili Haberler