FETÖ ile mücadele imiş
FETÖ'nün silahlı kuvvetlerdeki yapılanmasını ilk yazan Yavuz Selim Demirağ'ı FETÖ ile mücadele diyerek gözaltına alıyorsunuz; sonra da FETÖ ile mücadele ediyoruz, diyorsunuz.
Ömrü ülkücü bir edebiyat oluşturmakla geçmiş, ülkücülerin romanını yazmış Alper Aksoy'u gözaltına alıyorsunuz; sonra da buna FETÖ ile mücadele diyorsunuz.
Ömründe FETÖ'nün okullarına gitmemiş, FETÖ'nün bankasıyla işi olmamış, Kırgızistan'dan gelip bu ülkenin vatandaşı olmuş genç asistanı sorgusuz sualsiz üniversiteden ihraç ediyorsunuz; bunun da adı FETÖ ile mücadele oluyor.
Ömründe Türk tarihinden, kültüründen, okçuluktan başka bir işle uğraşmamış genç bir dekanı on üç gün gözaltında tutuyorsunuz; çocuklarıyla, eşiyle, annesi babasıyla görüştürmüyorsunuz; buna da FETÖ ile mücadele diyorsunuz.
Ömrünü dil bilimi araştırmalarına vermiş, dil bilimini Türk dili araştırmalarına uygulamaya çalışmış bilim adamını açığa alıyor, odasına mühür vuruyorsunuz; bunun da adı FETÖ ile mücadele oluyor.
(Türk tarihi, dili, edebiyatı, kültürü ile uğraşan bilim adamlarının her biri benim için kutsal bir emanettir.)
Darbeye fiilen katılmamış, örgüte girmemiş generalleri, subayları, on binlerce memuru açığa alıyor, görevden uzaklaştırıyor, gözaltına alıyor, tutukluyorsunuz; sonra da FETÖ ile mücadele ettiğinizi ileri sürüyorsunuz.
Yüz bini aşkın insanın FETÖ'cü veya sempatizan olduğunu birkaç hafta içinde nasıl tespit ettiniz? Buna maddeten imkân yoktur. Bir tek şartla bu mümkündür: FETÖ'cülerle birlikte çalışmış, onlarla iş birliği yapmış olmak şartıyla. Pardon! Bir ihtimal daha var. FETÖ'cü on binleri birkaç hafta içinde tespit etmediniz. Uzun zamandan beri onları biliyordunuz; fakat haklarında hiçbir işlem yapmadınız.
Hiç olmazsa...
Adaletten bahsetmeyiniz, zalimliği kötülemeyiniz. Lütfen! Hiç olmazsa bunları yapmayınız.
Hiçbir sorgu sual olmadan yüz binden fazla insanı açığa almak, ihraç etmek, gözaltında tutmak, tutuklamak zalimlik değildir de nedir?
Gözaltına alınan insanları günlerce eşleriyle, çocuklarıyla, anne babalarıyla görüştürmemek zalimlik değildir de nedir?
Demokrasiden, hukuk devletinden hiç bahsetmiyorum; onları unutalı çok oldu. Zulüm yapmamaktan ve adaletten bahsediyorum. Ahlaktan, ahlaksızlıktan bahsettiğimi de düşünebilirsiniz.
Nefret, nefreti doğurur. Gittikçe yayılan nefret sonunda herkesi boğar.
Dikkat ederseniz size âdil olun, zalim olmayın da demiyorum. Hiç olmazsa adaletten, zalim olmamaktan bahsetmeyin diyorum.
Beni bırakmıyorsunuz ki Nesimi'den, Fuzuli'den, Nedim'den, Yahya Kemal'den, Karacaoğlan'dan, Veysel'den şiirler; Ömer Seyfettin'den, Sait Faik'ten hikâyeler okuyayım. Bırakmıyorsunuz ki tarih okuyayım, roman okuyayım, müzik dinleyeyim. Zulmün karanlığı ile beynimi ve ruhumu karartıyorsunuz. Bu yazılar sizin eserinizdir.