Fenerbahçe neden kaybetti? Galatasaray neden kazandı?

Fenerbahçe neden kaybetti? Galatasaray neden kazandı?

ERSAGUN AKBAR KARAMAN, Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki psikolojik savaşı yazdı.

Galatasaray, Kadıköy’deki ezeli rekabete bilinçli bir hazırlıkla hem psikolojik hem de teknik olarak yoğun bir kazanma motivasyonuyla çıktı.

Fenerbahçe’ye geldiği günden itibaren psikolojik üstünlük kurma gayretinde olan Mourinho ise, Galatasaray derbisini kastederek “Benim için normal bir hafta olacak. Sadece bir maç” ifadesini kullanmıştı.

Derbiden çıkan sonuç gösteriyor ki, Jose Mourinho gerçekten de bu önemli maç için dersine iyi çalışmayarak ve derbi müsabakasını sıradan görerek yenilgiye uygun zemini hazırlamış oldu.

Maçın ilk dakikalarından itibaren güçlü bir direnç gösteren Galatasaray, Mourinho patentli rakip taraftar baskısını, yüksek motivasyon ve kazanma arzusuyla birleştirerek Kadıköy deplasmanında üstünlük kurdu. Galatasaray’ın etkili atakları karşısında ciddi bir varlık sağlayamayan ve Torreira'nın jeneriklik golüyle dengesi bozulan Fenerbahçe, sahadaki oyuncuları, yedek kulübesi ve tribünleri doldurmuş on binlerce taraftarıyla adeta buz kesti.

Fenerbahçe’nin rakibini geride karşılaması, Galatasaray'ın da yer yer uyguladığı ön alan baskısıyla birleşince farkın 2'ye çıkması beklenmedik bir durum olmadı. Mourinho’nun unuttuğu bir şey vardı: Osimhen’in hareketli oyunuyla bulacağı bir saniyelik boşluğun bile faturasının ne kadar ağır olacağıydı. Osimhen’in Yunus'un müthiş dribblingi sonrasında attığı muhteşem pası göğsüyle indirerek yaptığı jeneriklik asisti piyasa değerinin 100 Milyon Euro olduğunu kanıtlar nitelikteydi.

Mertens de tecrübesiyle yıllardır ustalaştığı bitiriciliğini göstererek Livakovic'i avladı. Geriden yönetim ve oyun başlangıcı konusunda Sanchez’in oyun aklıysa adeta, “Hücum nasıl defanstan başlar?” konusunda ders niteliği taşıdı.

Maç öncesinde yapılan yorumlarda, Fred-İsmail-Szymanski triosunun Torreira-Sara-Mertens orta sahasına üstünlük kuracağı düşünülüyordu. Ancak evdeki hesap aslana uymadı ve merkez alanı diri tutan Galatasaray, oyuna hükmedilen alanı kazanmış oldu.

Ekstra özenle ele alınması gereken Gabriel Sara performansı da “18 Milyon Euro’ya alınacak oyuncu mu?” eleştirilerine verilmiş bir cevaptı. Yunus Akgün de kumaşında bulunan kaliteyi sahaya yansıtarak, Kerem Aktürkoğlu’nun gidişinden sonra kaygılanan taraftarına endişeye mahal olmadığını gösterdi.

Fenerbahçe'nin takım boyunu uzun tutması oyun kurma konusundaki bağlantıyı sağlamada kısır kalmalarına sebep oldu. Sanchez ve Abdülkerim'in Dzeko'yu etkisiz hale getirdiği hücum alanında, Tadic’in de performansı, adeta Fenerbahçe’ye geldiğinden beri sergilediği en kötü performanslardan biri olunca mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

Yeni transfer Jakobs’un diri ve hareketli oyunuyla Tadic’e adeta adım attırmaması da Fenerbahçe’nin pozisyon yaratamamasındaki en önemli etkenlerden biriydi. Bu durum Fenerbahçe’nin ilerideki hareketliliğini sağlamaya çalışan tek isim olan Saint-Maximin'in çabalarını da sonuçsuz bıraktı.

Maç 3-0 devam ederken, hakemin verdiği tartışmalı penaltı ligimizde çalınan basit faullere bir yenisini ekledi. Bu penaltının farkın daha da açılmasını engellediğine yönelik yapılan yorumlar bence de haksız değil.

Maçla ilgili dikkat çekici bir diğer detay da Galatasaray'ın son iki yılın şampiyonu olmasına rağmen gerekli takviyelerle geçen yılki kadrosundan dört farklı oyuncuyla sahaya çıkmasına karşın şampiyonluk mücadelesinde geride kalan Fenerbahçe’nin geçen yılki kadrosundan yalnızca bir farklı oyuncuyla sahaya çıkmasıydı.

“O zaman bu kadar transfer neden yapıldı?” sorusu Fenerbahçe’de tartışılması gereken konuların başında geliyor. Önümüzdeki günlerde bu tartışmanın da artacağını düşünüyorum. Yeni transferlerden En-Nesyri'nin de formsuz Güiza ve etkisiz Slimani'yi anımsatan performansı taraftarların geçmiş travmalarını canlandıran nitelikte oldu.

Kadıköy’deki büyük derbinin tüm futbolseverlere gösterdiği en önemli sonuç, Okan Buruk’un Mourinho’nun aksine dersine çok iyi çalıştığıydı. Okan Hoca, Mourinho’nun basın ve sosyal medya yoluyla yaptığı manipülasyonlara en iyi cevabı sahada verdi.

Okan Buruk, Galatasaray’ın başında çıktığı üçüncü Kadıköy deplasmanından da mağlubiyet yaşamadan ve 3-1’lik net bir skorla, oyunun da galibi olarak ayrılmayı bildi.

Galatasaray’ın elde ettiği galibiyetin aslan payını takımı zorlu Kadıköy deplasmanına teknik ve zihinsel olarak kusursuz bir şekilde hazırlayan teknik ekibe vermek gerektiğini düşünüyorum.

Zorlu Fenerbahçe derbilerine defalarca futbolcu olarak çıkmış hem derbi hem de Kadıköy atmosferini çok iyi bilen Okan Hoca ve ekibinin deneyimlerini futbolcularına yoğun bir şekilde aktardığını bu maçta da gördük.

Mourinho her ne kadar “Sadece bir maç” dese de bu büyük derbinin sadece bir maç olmadığı ve alınan mağlubiyetin Fenerbahçe camiasında önemli tartışmalar yaratacağı su götürmez bir gerçektir.

Şimdi merak edilen Fenerbahçe’nin bu derbiden nasıl dersler çıkaracağı ve şampiyonluk yarışından kopmamak için neler yapacağıdır.

Seyir zevki yüksek bu maç için iki takımımızı da tebrik ediyor ve kaliteli isimlerin sahada mücadele vermesini sağlayan yönetimlerimizi de kutluyorum. Dileriz ligimizin dünya markası olmasına bir gün şahitlik ederiz.