Uzun yıllar Galatasaray, Fenerbahçe ve Milli Takım'da forma giyen, şu anda teknik direktörlük yapan Fatih Akyel, bugün oynanacak dev derbiyi Yeniçağ'a değerlendirdi. Arkadaşımız Selahattin Ekrekli ye konuşan Fatih Akyel gündem yaratacak açıklamalar yaptı.
İşte Fatih Akyel'in açıklamaları:
"Öncelikle hakemlere yapılan saldırılar ve sonra İstanbulspor başkanını takımını sahadan çekmesi son haftalarda gerçek anlamda bir kaos var. Türk futbolunda görmek istemediğimiz olaylar yaşanıyor. Bu da marka değerimizi düşürüyor. Avrupa'ya karşı Türk futbolunu imajını küçük düşürür. Eski bir futbolcu ve futbol adamı olarak bu tarz hareketleri hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz. Bu tür olayların bir daha yaşanmasını istemiyoruz. Bu olaylardan dolayı 2-3 haftadır dünya basınının gündemindeyiz. İnşallah bir daha yaşanmaz."
"Pazar günkü derbi çok önemli. İki takım açısından da baktığınızda ikisi de ligde dolu dizgin yoluna devam ediyor. Şampiyonluğun en büyük iki adayı Kadıköy’de karşılaşacak. İki takımın aralarında oynayacağı maçlar şampiyonu belirleyecek gibi gözüküyor. %90 bu maçlar şampiyonluğun düğümünü çözecektir. O yüzden bu maçlar çok önemli. Fenerbahçe kendi saha ve seyirci avantajını kullanmak isteyecektir. Galatasaray da deplasmanda en kötü bir beraberlik almak ya da galip gelmek için sahaya çıkacaktır. Çünkü ligin ikinci yarısında kendi saha ve seyirci avantajını kullanmak isteyecektir."
"Fenerbahçe adına özellikle Fred’in olmaması bir handikap. Geçtiğimiz haftalarda Fenerbahçe bunun sıkıntısını çok çekti. Fred in olmadığı maçlarda çok sıkıntı yaşadı. Bu maçta da aynı sıkıntıyı yaşayacaktır diye düşünüyorum."
"Galatasaray'da son haftalarda Icardi’nin performansında gözle görülür bir düşüklük yaşanıyor. Bunun sebebi sezon başı kampına geç katılması ve iyi antrenman dönemi geçirmemesi. Bu düşüşü zaten bekliyorduk. Bir de sakatlık geçirdi. Hala iğneyle oynuyor ve 90 dakikayı sahaya yansıtamıyor. Icardi bu oyunuyla Galatasaray’ı 10 kişi bırakıyor ve takıma hiç katkısı olmuyor. Ama şu bir gerçek ki Icardi kötü de oynasa maalesef şu anda teknik kadro onu oynatıyor. Çok iyi ve kaliteli bir oyunca ancak ben olsam sağlam bir Bakambu ile başlarım ve maçın gidişatına göre Icardi’yi oyuna alırım. Diğer oyuncuların da bu durumdan rahatsız olduğunu ben yakın çevremden biliyorum. Onun da nedeni taraftar çok seviyor Icardi’yi. O yüzden Okan hoca ondan vazgeçemiyor. Sonradan oyuna girerek te takıma katkı sağlayabilir."
"Derbilerin favorisi olmaz. Derbiler her sonuca açıktır. Üç skorlu maçlardır. Baktığımızda şu kazanır diyemiyorsunuz. Fenerbahçe’nin önemli eksikleri var. Galatasaray’da Şampiyonlar Ligi’nden elenmesinin moral bozukluğu var. Bunu Karagümrük maçında gördük. Güzel bir maç seyredeceğimize inanıyorum, ama kazananın belli olmayacağı bir maç olacak diyorum. Çünkü derbilerde tahmin yaptığınızda tamamen tersi oluyor. O gün şansı olan ve iyi oynayan maçı kazanacak."
"Yıllardır Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş derbileri oynanıyor. Çok hararetli ve olaylı maçlar oldu, ama hiçbir derbi maçında bir hakeme kötü anlamda bir şey görülmedi.
Şimdi söyle bir durum var. Hepimiz Türk futbolunu içerisindeyiz. Yıllardır Türkiye liginde oynadık, kupalar ve pek çok başarılar kazandık. Avrupa arenalarında oynadık. Ben haklıyım diye bir şey yok. Ankaragücü başkanının yaptığı çok büyük bir yanlış , çok büyük bi gaflet. Yani zaman zaman kızıp sinirleniyoruz. Hakem hataları yıllardır var. Bugün de olacak. Hakemler de hata yapacak. Hiç bir hakem hatası hakeme vuracak kadar önemli değildir. Bu ne ilk ne de son olacak! Avrupa maçlarında bile hakem hataları oluyor. Ben size binlerce sayabilirim. Yan ağlardan gelen topu gol diye geçerli sayan hakemler var."
"Bu tip olaylarda cezaların çok ağır ve caydırıcı olması lazım. İstanbulspor maçına gelince başkanın yaptığı hiçbir şeklide tasvip edilemez. Başkanın takımı çekmemesi için ayaklarına kapanan oyuncusu bile oldu. O oyuncuyu gerçekten ödüllendirmek gerekiyor. Hata yapmaması için başkanın ayaklarına kapandı. Bu yüzden cezalarda caydırıcı olmalı. Kulüp başkanına gelince bana göre tamamen egosundan, kendine güveninden, kaynaklanan bir durum. Çok büyük bir hata. Orada faulden dolayı takımını sahadan çekiyor ama maçın geneline baktığında verilen verilmeyen elli bin tane faul var. İstanbulspor başkanı yaptığı o hareketle maalesef ki Türk futbolunun marka değerini dünyaya karşı düşürmüştür. Yani Süper Lig'de takımı sahadan çekmek ne demek? Amatör takım maçı mı bu?"
"Bizde şöyle bir şey var. Kim gelirse gelsin kulüpler istifa etsin diyor. Bu adama oyları kim verdi o zaman başkanlık seçiminde? Kulüpler birliğindeki üyeler vermedi mi? Şimdi de istifa etsin diyorlar. Ne yapacaklar? Kendi akrabalarını mı getirecekler federasyonun başına? O oyları siz verdiniz. O zaman niye verdiniz? Her gelen federasyon başkanını suçluyor. İstifa etsin, tamam etsin de siz niye oy verdiniz? Büyükekşi tek aday olarak girdi seçime doğru mu? İstifasını istemek çözüm değil."
"Türk futbolunda herkes yaptığı açıklamalarla, sahadaki futbolcunun oynamasıyla, hakemleriyle, yöneticileriyle, yorumcularıyla sırf koas olsun diye boş konuşan yorumcular var. Dinozorlar var. Bu dinozorların Türk futbolundan elini eteğini çekmesi lazım. Yazık! Bunlar Türk futbolunu kaosa sürüklüyor. Bence Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor gibi büyük kulüplerimiz sağ duyu için öncü olmalılar. Bu kulübün başkanlarına büyük görev düşüyor."
"Türk futbolunda o kadar çok kötü şeyler oluyor ki. İstanbulspor maçında Trabzonspor başkanı da sahaya iniyor. Kendisi cezalı. Ertuğrul başkan cezalı olduğu halde bir de sahaya iniyor. Yanlış anlaşılmasın olay şu. Türk futbolu her yerden bi patlak veriyor. Başkanım bari sen inme sahaya cezalısın çünkü. Birileri de uyarmıyor. Belki ki başkan prosedürleri bilmiyor. En azından birisi onu uyarmalı ya da sahaya girmemeli. Verilen cezaları kulüplerde takmıyor artık, çünkü caydırıcı değil."
"Sayın devlet büyüklerimiz özellikle bu işe el atmalılar. Cezaların çok caydırıcı olması gerekiyor. İstanbulspor başkanında takımını sahadan çekerken "Bu işin cezası 3-0 hükmen mağlubiyet ayrıca 3 puanım da silinir" mantığı var. Bunu biliyor ve ona göre davranıyor. Hesabını da şöyle yapıyor. Zeten ben ligin dibindeyim kurtulma şansım az."
"Biz konuşmalarımızda hep şunu dile getiriyoruz. Ülkemizde maalesef kulüplere dayalı bir bir federasyon düzeni var. Federasyon hem kulüplerin her istediğini yapıyor hem de kulüpler başkanı istifaya çağırıyor. Bakın ben size şunu söyleyim. Bunu Türk futbolunda kolay kolay kimse dile getirmiyor. Türk futbolunda yöneticiler federasyon seçimlerinde oy kullanıyor. Mesela bir kulüpten 5 yönetici oy kullanıyor ve bu oy kullanan yöneticilerin % 95'i iş adamı. Kimi inşaatçı, kimi demir tüccarı, kimi hastane, otel sahibi. Bu ülkede bu insanlar TFF başkanlık seçiminde oy kullanıyorlar, ama Türk Milli Takımı'nda forma giymiş milli formayı başarıyla terletmiş oyuncular ne hikmetse federasyon seçimlerinde oy kullanmıyor."
"Federasyonla konuşmaya gittiğimizde, "Bakın biz yöneticilerin oy kullanmasına karşı değiliz. Tabii ki kulüplerde yöneticiler var ve oy kullanacaklar, ancak futbolumuza bir kalite gelmesi açısından eski milli oyuncularında oy kullanması lazım’’ dedim birkaç defa. Bakın Avrupa’ya, Almanya'ya, İngiltere'ye... Federasyon seçimlerinde oy kullanıyor eski milli futbolcular. Bizde ise federasyon başkanını mutlaka iş adamından seçmek zorundayız. Çok başarılı, çok düzgün bir eski milli futbolcuyu maalesef federasyon başkanı yapamıyoruz. Sanki iş adamları kendi cebinden federasyonun parasını karşılıyor. Bir gurup iş adamı toplanıp, bir odaya girip işte seçimlerde buna oy verelim, şuna oy verelim diyerek karar veriyorlar. Bir federasyon başkanı böyle mi seçilir? Sen başkanı böyle seçersen sonucu da böyle olur işte."
"Yani tabii ki Hamit'in orada görev almasına karşı değiliz. Eski futbolcu evet ama şöyle bir gerçek var. Ülke şunu bilmeli ki; bu ülkede A Milli Takım'da yıllarca futbol oynamış ve dünya kupasında boy göstermiş ben ve benim gibi bir çok arkadaşım var. Türk Milli Takımı'nın en büyük başarısı dünya üçüncülüğü değil mi? Var mı başka büyük bir başarı? Yok! Peki o takımda oynamış, ülkemizin reklamını yapmış oyuncular hiç mi bu görevi yapamaz da iş Hamit e kalıyor. Burada o kadar kaliteli, o kadar vizyonlu, o işi yapacak oyuncu var."
"Evet! Hamit bizim evladımız Türk ve bizden biri. Milli takımımızda da oynadı ama bu ülkede yetişmiş oyuncularda var. Hep akıl başka yerlere gidiyor. Ben federasyon başkanı olsam etrafıma Türk milli takımının başarısında büyük pay sahibi olan düzgün oyuncuları seçerim. Şimdi federasyonun yönetimine bakıyorum, federasyonun yönetiminde ikinci Lig’de kulüp başkalığı yapmış kişiler var. Konuşmayayım, konuşmamayım diyorum ama Türk futboluna da yazık ediyoruz. Ben konuşmazsam, Bülent Korkmaz konuşmazsa, Alpay konuşmazsa, Hasan konuşmazsa, öteki konuşmazsa, kim konuşacak?
"Rüştü Reçber Türk futbol tarihinin son yıllardaki en büyük kalecisi. Bu adam şimdi nerede kardeşim? Bu adam federasyonda görev yapıyordu. Niye küstürdünüz? Bu adama ne yaptınız da kaçırdınız? Dünya üçüncüsü olduğumuz kadroda oynamış ve turnuvanın en iyi kalecisi seçilmiş birisi. Ya bu değerleri siz niye kaçırıyorsunuz?"
"Ben yine söylüyorum. Federasyonun yönetiminde Hamit dışında futbol oynamış bir yönetici var mı? Biraz da futbolu anlayan, futbolu bilen insanlarla yapılmaz mı bu iş? O yüzden Türk futbolunu marka değeri 1 aydan beri yerlerde sürünüyor. Avrupa’da tüm kanallar bizden bahsediyor. Hep olayları gösteriyor. Biri hakemi dövmüş, biri takımın sahadan çekmiş. Dediğim gibi caydırıcı cezalar olmadığı sürece böyle devam eder. Ayrıca kalıplaşmış insanlar, futbol yorumcusu olsun, yönetici olsun, eski hakem, eski futbolcu olsun, bunları da bir an önce Türk futbolundan uzaklaştırmak lazım diye düşünüyorum. Başka türlü bu Türk futbolu kurtarılmaz.