Felakete gidiş hızlanmıştır
AKP’nin 6. kongresinde dağıtılan 63 maddelik “yol haritası”nın gereği bir bir yapılıyor.
Bunlardan; Merkezi idareden koparılan “Özerk Şehir Devletçikleri” ne hemen dönüşecek olan “Büyükşehir Belediyeleri” tasarısı yasalaştı. Egemenliğimize isyan eden “Ana dilde savunma” imtiyaz tasarısı Mecliste. Çok dilli yeni bir devlet demek olan “Ana dilde kamu hizmetlerine erişim” ile “Bağımsız kolluk denetim merkezinin kurulması” ve devletin hukukundan Türk Milleti ibaresinin çıkarılması için “Mevzuatta etnik ayrımcılık algısı yaratan bütün hükümlerin ayıklanması”na dair düzenlemeler sırada bekliyor.
Bunları iktidar hazırlamadı. Bu projeyi dışarısı hazırladı. Dışarı; AB, ABD, İngiltere gibi ülkelerdir. Buna biz, “BOP” veya “Haçlı” da diyebiliriz. Bu konuda birinci delilimiz, 2000 yılında, PKK’nın yan kuruluşu İHD adına yayımlanan “Kopenhag Siyasi Kriterleri ve Türkiye (Mevzuat Taraması)” kitabıdır. Yerli-yabancı uzmanların hazırladığı, 2003’ten bu yana AB istekleri ile bizim yetkililerin söylem ve düzenlemelerinin ana kaynağı bu kitaptır. İkinci delilimiz, 8 yıl öncesinin 2004 İlerleme Raporu’dur. Lütfen, bu raporun şu maddelerini anlayarak okuyalım:
“1- Kamu Reformu, Özel İdare Kanunu, Belediyeler ile Büyükşehir Belediyeleri kanunlarının çıkarılıp, merkezi idari sistemin “ademi merkeziyetçi” yapıya dönüştürülmesi,
2- Ana dillerde yayınlarda süre sınırı ile devletin bölünmez bütünlüğüne saygı gibi kesin prensiplere bağlı olunmaması,
3- Azınlık vakıflarına engel çıkarılmaması, dini topluluklara tüzel kişilik verilmesi,
4- Katolik ve Protestan topluluklara vakıf kurma hakkının tanınması,
5- Cami dışındaki ibadet yerlerinin açılması ve tamirinde koşullar öne sürülmemesi,
6- Gökçeada’daki Rum okullarının açılması, mülklerinin iadesi,
7- Öcalan’ın yeniden yargılanması,
8- Anadillerde bölgesel yayın ve eğitim yapılması, anadillerde kurs masraflarının devlet tarafından üstlenmesi,
9- Çıkarılacak yasalarda STK ve dini topluluklara danışılması,
10- Siyasi partilerin Türkçe dışında dil kullanabilmeleri,
11- Sivil toplumun güçlendirilmesi,
12- Vakıflar ve derneklerin, yurtdışındaki kuruluşlarla ilişki kurup, para yardımı alabilmesi ve siyasi partilere para yardımı yapması,
13- Gözaltı merkezlerinin bağımsız olarak denetlenmesi sisteminin kurulması,
14- Ermenistan sınır kapısının açılması, soykırımın tanınması,
15- Türkiye’nin, Orta Asya’nın Türk dillerinin konuşulduğu bölgeleri arasında, siyasi ve kültürel bağlarının bölgedeki ülkelerle olan ilişkilerde gerilimi tetiklememesi,
16- Fırat ve Dicle havzaları üzerindeki barajlar ve sulama projeleri başta olmak üzere su kaynaklarında uluslararası yönetimin düşünülmesi,
17- Türkiye’de ve diğer bölge ülkelerinde bulunan kayda değer Kürt azınlıklar ile AB’deki mevcut Kürt diasporasının dikkate alınması,
18- Yeni bir anayasa yapılması,
19- Komşu ülkelerle ilişkilerde, ulusal güvenlik stratejinin belirlenmesi ve uygulanmasında ordunun değil, sivil otoritenin ve sivil toplum örgütlerinin belirleyici olması,
20- MGK Kanunu’nun ulusal güvenliği tarif eden 2a md. değişmesi,
21- TSK İç Hizmet Kanunu’nun Cumhuriyet’i koruma ve kollama görevi ile ilgili 35. md. değişmesi.”
Bu tanıdık şartların 13, 14, 15, 16 ve 21. md. hariç tamamı fazlasıyla yapılmıştır. Zaman içerisinde parçalar halinde ele alındığı için bütünü görülememiştir. Hemen kaydedelim ki, bunların hepsi de AB müktesebatına aykırıdır, hiçbir ülkeden istenmemiştir. İstenemez de.
Tekrarlayalım, bunları AKP yöneticileri hazırlamamıştır. Sadece onaylamıştır. İlerleme raporu 17 Aralık 2004’te açıklandığında; Başbakan Erdoğan, ‘dengeli’ bulduğunu, Dışişleri Bakanı Gül, raporun taslağını gördüğünü, ‘Gayet düzgün ve iyi bir rapor olduğunu, Türkiye’nin röntgenini aldığını, dolayısıyla herhangi bir özel şart, farklı uygulamanın zaten mümkün olmadığını’ ifade etmiştir.
Sonuç: Tamamı “özel şartlardan” oluşan “BOP” isteklerinin Türk Milletini ve devletini dağıtmayı amaçladığı açıktır. Sona yaklaşıldığı anlaşılmaktadır. Felakete giden adımlar hızlandırılmıştır. Başta AKP’lilere, muhalefet partilerine, tüm ilgililere, iktidardan çıkar sağladığı için sesini çıkarmayanlara sesleniyoruz.
Sesinizi yükseltin. Milletvekilleri hayır derse, oyun bozulabilir, millet uyanabilir...