Sözcü Gazetesi'nin sahibi Burak Akbay, muhabiri Gökmen Ulu, internet çalışanı Mediha Olgun ile muhasebe sorumlusu Yonca Yücekaleli hakkında "Silahlı terör örgütünü yönetme", "Silahlı terör örgütü propagandası yapmak" ve "Silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından açılan üçüncü celsesi görüldü. Duruşmada tutuksuz sanık Yonca Kaleli hazır bulundu. Diğer sanıklar duruşmaya katılmadı.
RAHMİ TURAN: SÖZCÜ'NÜN KURULMASINI ERTUĞRUL AKBAY'A BEN TEKLİF ETTİM
Duruşmada ilk olarak Sözcü Gazetesi Başyazarı Rahmi Turan tanık olarak dinlendi. Turan, Sözcü Gazetesi'nin yayın hayatına nasıl başladığını anlattı. Gözcü Gazetesi kapatılınca hazır kadroyla yeni bir gazete kurmak için arkadaşı olan Ertuğrul Akbay'a haber verdiğini anlatan Turan, "Bak kardeşim Gözcü kapanıyor. Şuan ki tirajı 120 bin civarı. Sizin de makineleriniz var. Teknik alt yapınız hazır. Gözcü de de ekibiniz var. Bu ekibi alarak devam edebilirsiniz. Teklifi ben yaptım. Neden? Arkadaşlarım işsiz kalmasın diye. Burak Akbay'la üçümüz konuştuk. Gözcü'nün bir harfini değiştirip yeni bir isim koyduk" dedi.
"SÖZCÜ FETÖ İLE İLİŞKİLENDİRİLİNCE TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLUYOR.."
Sözcü'nün FETÖ ile ilişkilendirildiğini duyunca "Tüylerim diken diken oluyor. Acı acı gülümsüyorum" ifadesinde bulunan Turan, gazetenin sahibi Burak Akbay'ı doğduğu günden beri tanıdığını söyledi. Akbay'ın Sarıyer'deki Dost Koleji'ni bitirdiğini sonrasında da İsviçre'ye gittiğini anlatan Turan, "Bugün 'FETÖ okullarında okudu' demek, uzaydan uydurma geliyor. Bu iddiaların hiçbirinin doğru olmadığı kanaatindeyim" diye konuştu.
"SÖZCÜ HEP MUHALİFTİ..."
Sözcü'nün muhalif bir çizgisinin olduğunu belirten Turan, "Bütün iktidarlara muhaliftir. AKP geldikten sonra da muhalefete devam etti. 2007'ye kadar Gözcü vardı, o da AKP ye muhalifti" dedi. Gazetenin önünü kesmek için FETÖ iftirası atıldığını düşündüğünü dile getiren Turan, mahkeme başkanının "17/25 Aralıktan sonra FETÖ yayınları ile Sözcü yayınları arasında benzerlik iddiası için ne dersiniz?" sorusuna da, "Sözcü çizgisine hep aynı devam etti. 17/25 ten önce de sonra da aynıydı yayınlarımız. Onların manşetleri ile paralellik arz ediyor acaba aynı yerden talimat mı alıyor? demişti savcı, 'Ben 55 yıllık gazeteciyim. Hiç kimseden talimat alarak manşet atacak değilim. Patron da dahildir. Arkadaşlarım da benim yanımda yetişti. Ada'dan Z'ye her şeyini biliyorum" şeklinde konuştu.
FEHMİ KORU: ERTUĞRUL AKBAY, OĞLUNUN YURTDIŞINDA 'GÜZEL İNSANLARLA TANIŞTIĞINI' SÖYLEMİŞTİ
Duruşmada "tanık" olarak dinlenen gazeteci Fehmi Koru, gazetenin kuruluşu, felsefesi ve çalışanları hakkında kişisel bilgilere sahip olmadığını dile getirerek, "2010 yılındaki bir yazımdan hareketle başka şeyler yazıldı. O sebeple 2016 Ağustos'ta savcılığa çağrıldım. Orada anlattığım gibi bir gezi sırasında Ertuğrul Akbay bana, oğlunun yurt dışında öğrenci olduğunu, orada güzel insanlarla tanışarak dini hassasiyetlere sahip olarak yetiştiğini söylemişti" diye konuştu. Bugünden geriye baktığında Ertuğrul Akbay'ın bunları, o dönemin şartları içinde mübalağalı bir övünme meselesi olarak söylediğini düşündüğünü dile getiren Koru, Ertuğrul Akbay'ın söz konusu ifadelerinin o günün şartları içinde söylendiği ve gerçek olmadığı hissine kapıldığını anlattı.
"O DÖNEMLER FETÖ YOKTU CEMAAT VARDI"
Mahkeme başkanının, "Güzel insanlar kim, cemaat veya FETÖ geçti mi?" sorusuna Koru, "Bu 1990'ların ilk yıllarında olan bir konu. O zaman FETÖ yok, cemaat olarak adlandırılan bir grup vardı. 'Güzel insanlar' sözünü ben oraya çektim. Başka yurtdışında bu tür çalışmaları olan insanlar olmadığını düşünerek oraya çektim" yanıtını verdi.
KORU: 'GÜZEL İNSANLAR' İFADESİNİ BEN CEMAAT OLARAK YORUMLADIM
Koru, ifadesinde "Burak Akbay'ın İsviçre'de cemaate ait bir evde kaldığı" cümlesinin hatırlatılması üzerine de "İfademde öyle bir şey geçiyorsa bu yanlış. Yazımda o kanaate sahip olduğum için o dönemde cemaatle irtibatlı 'güzel insanlar'la tanışmak olduysa, ev sohbetleri olmuşsa o yöne işaret edecek bir cümle kurdum. O zaman FETÖ yoktu, 'güzel insanlar' ifadelerini ben cemaat olarak yorumladım" dedi.
"TEMELİ OLMAYAN BİR KUŞKUYLA SÖYLEDİM..."
Burak Akbay'ın avukatı İsmail Yılmaz da tanığın, "Taha Kıvanç" adıyla 2010 yılında yazdığı yazısında, "Sözcü gazetesi cemaat projesi mi?" diye ithamda bulunduğunu hatırlatarak, bu yazının bir bilgiye dayalı yazılıp yazılmadığını sordu. Fehmi Koru da, "Taha Kıvanç" adıyla günlük konulara esprili yaklaşan kulis yazıları yazdığını anlatarak, "O yazıdan öyle bir paralellik kurabildiğim için 'güzel insanlar' arasında münasebet kurabildiğim için cemaate biraz bu konuda bir komploculuk atfederek böyle bir gazete ile irtibatlı olabilir mi diye temeli olmayan bir kuşkuyu ifade etmiştim" ifadelerini kullandı.
Tanık beyanlarının ardından söz alan avukat Celal Ülgen, Burak Akbay hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını, muhabir Gökmen Ulunun da gazete tarafından Afrin'deki 'Zeytin Dalı Harekatı'nı takip etmek için hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını istediklerini talep etti.
BURAK AKBAY HAKKINDAKİ YAKALAMA KARARININ DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından mahkeme heyeti, Sözcü Gazetesi'nin sahibi sanık Burak Akbay hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama kararının devamına karar verdi. Diğer sanıklar hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin de devamına hükmeden heyet, muhabir Gökmen Ulu'nun yurtdışına çıkış yasağının da devamına karar verdi. Duruşma ertelendi.