ABD Merkez Bankası (Fed) Çarşamba günü dört yıl aradan sonra ilk kez faiz indirimine gitme kararını verdi. Bu önemli adım, yalnızca ABD ekonomisini değil, tüm dünya piyasalarını etkileyen geniş çaplı yankılara neden olacak. Faiz indirimlerinin boyutu ve uygulama sürecinin ne şekilde gerçekleşeceği ise hala tartışma konusu. Özellikle yaklaşan ABD seçimleri, küresel yatırımcılar ve faiz belirleyiciler için belirsizlikleri artıran bir başka faktör olarak öne çıkıyor. Fed’in nasıl bir yol izleyeceği konusunda kesinlik olmaması, ekonomik olarak yumuşak bir iniş umutlarını besleyen yatırımcılar için karmaşık bir tablo oluşturuyor.
Societe Generale'de Kurumsal Araştırmalar, Döviz ve Faiz Oranları Başkanı Kenneth Broux, “Bu döngünün nasıl şekilleneceğini bilmiyoruz. 1995’te olduğu gibi yalnızca 75 baz puanlık bir indirim mi olacak yoksa 2007-2008 krizinde olduğu gibi 500 baz puanlık bir indirim mi göreceğiz?” diyerek bu belirsizliğe dikkat çekti.
Dünya piyasalarında son dönemde öne çıkan bazı gelişmeler şöyle:
1. LİDERİ TAKİP ET
Bu yıl ilkbaharda ABD’de enflasyonun beklenenden daha dirençli olması, yatırımcıları diğer merkez bankalarının nasıl bir politika izleyeceği konusunda endişelendirdi. Eğer Fed, bu yıl para birimlerinin çok fazla zayıflamasına izin verip fiyat baskılarının artmasına yol açacak şekilde faiz oranlarını sabit tutarsa, Avrupa Merkez Bankası (ECB) veya Kanada Merkez Bankası gibi diğer merkez bankaları nasıl bir yanıt verecek? ABD’nin faiz indirimleri nihayet ABD dışındaki daha zayıf ekonomilere sahip bölgelerde rahatlamaya neden olmaya başladı. Fed’in faiz indirimi beklentilerinin arttığı bu dönemde, yatırımcılar diğer merkez bankalarının da faiz indirimlerine gidebileceği yönünde bahislerini artırdı.
Ancak Avrupa’da, Fed’e kıyasla daha az faiz indirimi fiyatlanıyor. ECB ve İngiltere Merkez Bankası, kalan enflasyon riskleri konusunda daha dikkatli bir yaklaşım sergiliyor. Fed’in faiz indirimlerine başlaması, Hazine tahvilleriyle uyumlu hareket eden küresel tahvil piyasaları için bir kazanç olarak değerlendiriliyor. ABD, Almanya ve İngiltere devlet tahvillerinin faizleri, Fed’in 2023 yılı sonunda faizlerde bir dönüş yapacağı beklentisiyle ilk çeyreklik düşüşe hazırlanıyor.
2. NEFES ALMA ALANI
ABD’deki düşük faiz oranları, gelişmekte olan piyasa merkez bankalarına faiz oranlarını düşürme ve iç büyümeyi destekleme konusunda daha fazla manevra alanı sağlayabilir. Reuters tarafından takip edilen 18 gelişmekte olan piyasa örneğinin yaklaşık yarısı bu döngüde faiz oranlarını düşürmeye başladı. Bu durum, Latin Amerika ve gelişmekte olan Avrupa’da daha belirgin bir şekilde görülüyor. Ancak ABD Başkanlık seçimlerinin yarattığı belirsizlik, bu piyasalarda biraz gölge düşürüyor. BNP Paribas’ın EM kredi stratejisinin küresel başkanı Trang Nguyen, “ABD seçimlerinin etkisi büyük olacak çünkü çeşitli mali politikalara bağlı olarak faiz indirimleri döngüsünü karmaşıklaştırabilir. Bu durum, merkez bankaları arasında daha alışılmadık eylemler görmemize neden olabilir,” dedi.
3. GÜÇLÜ DOLAR ERTELEMESİ Mİ?
ABD'deki faiz indirimlerinin güçlü doları daha da zayıflatması ve diğer para birimlerini güçlendirmesi beklenebilir, ancak bu ekonomiler hayal kırıklığına uğrayabilir. JPMorgan, Fed’in son dört döngüden üçünün ilkinde faiz indirimine gitmesinin ardından doların güçlendiğini belirtiyor. Doların görünümü, büyük ölçüde ABD faiz oranlarının diğer para birimlerine göre nerede olduğuna bağlı olacak. Reuters anketleri, güvenli liman olarak kabul edilen yen ve İsviçre frangının ABD faiz oranlarına kıyasla 2025 yılı sonuna kadar neredeyse yarı yarıya azalabileceğini, sterlin ve Avustralya dolarının ise dolara karşı ancak marjinal bir getiri avantajı sağlayabileceğini gösteriyor. Dolar, düşük getirili bir para birimi haline gelmediği sürece ABD dışındaki yatırımcılar arasında cazibesini koruyacak. Bu arada, Asya ekonomileri, Güney Kore'nin won’u, Tayland bahtı ve Malezya ringgiti'nin Temmuz ve Ağustos ayında yükselmesiyle ABD'deki faiz indirimlerine öncülük etti. Çin yuanı da, dolar karşısında yıl başından bu yana yaşadığı kayıpları sildi.
4. RALLİ DEVAM EDİYOR
Son dönemde büyüme endişeleriyle zayıflayan küresel hisse senedi rallisi, ABD’deki düşük faiz oranlarının ekonomik aktiviteyi artırması ve resesyondan kaçınılması durumunda yeniden başlayabilir. Dünya hisse senetleri, ABD’deki zayıf istihdam verilerinin ardından Ağustos ayının başında üç günde yüzde 6’dan fazla düştü. Barclays Avrupa hisse senedi stratejisti Emmanuel Cau, “İlk faiz indirimi her zaman piyasalarda dalgalanmalara neden olur çünkü piyasa, merkez bankalarının neden faiz indirimine gittiğini merak eder” dedi. Cau sözlerini “Durgunluk olmadan bir kesinti yapılırsa, yani döngü ortası bir senaryo söz konusuysa, piyasalar genellikle tekrar yükselme eğilimindedir” diye sürdürdü ve bankanın gayrimenkul ve kamu hizmetleri gibi daha düşük oranlardan faydalanan sektörleri tercih ettiğini ekledi. ABD’deki yumuşak iniş, Asya’da da olumlu karşılanabilir. Ancak Nikkei endeksi, yükselen yen ve Japonya’daki faiz oranlarının etkisiyle Temmuz ayındaki rekor seviyesinden bu yana yüzde 10’dan fazla düştü.
5. PARLAMA ZAMANI
Emtialarda, bakır gibi kıymetli ve baz metaller Fed’in faiz indirimlerinden faydalanmalı. Özellikle baz metaller için talep görünümü ve yumuşak bir iniş önem taşıyor. Daha düşük faiz oranları ve daha zayıf dolar, sadece metallerin elde tutulma maliyetini değil, aynı zamanda diğer para birimlerini kullananların bu metallerin satın alma maliyetini de azaltarak momentum yaratabilir. MUFG’den Ehsan Khoman, “Yüksek faiz oranları, baz metaller için kritik bir karşı rüzgar oldu. Stokların azalmasıyla önemli bir olumsuz fiziksel talep bozulmasına yol açtı ve sermaye yoğun nihai talep segmentlerini etkiledi,” dedi. Değerli metaller de kazanç sağlayabilir. Altın, genellikle getirilerle negatif bir ilişkiye sahip olduğundan, faiz indirimleri sırasında diğer metallerden daha iyi performans gösterebilir. Dünya Altın Konseyi'nden John Reade, rekor seviyelerde olmasına rağmen yatırımcıların dikkatli olması gerektiğini söyledi. piyasa stratejisti Reade ise “Comex altın vadeli işlem piyasalarındaki spekülatörler buna göre konumlanmış durumda. Söylentiyi satın alıp gerçeği satma durumu olabilir.” ifadelerini kullandı.
Sonuç olarak, Fed’in faiz indirimleri sadece ABD ekonomisini değil, tüm küresel piyasaları etkileyecek. İndirimlerin ne ölçüde ve nasıl gerçekleşeceği belirsizliğini korurken, bu durumun uluslararası ekonomik ve finansal dinamiklerde önemli değişikliklere yol açması kaçınılmaz görünüyor.