Fazla zekâ cildi bozar! (07 Şubat 2022)
Yıllar önce Kürtçü hareketlerle Türkiye solu arasındaki ilişkiyi incelediğim bir yazı kaleme almıştım… Kürtçü hareketlerin Türkiye solunun rahminde büyüdüğünü tarihî örneklerle anlatmaya çalışmıştım… Yazıyı "Maalesef Türkiye komünistinin dönüp dolaşıp geleceği yer ''Kürtçü'' dükkânıdır" diye bitirmiştim…
Kawa, Kuk, Rızgari, Devrimci Demokratlar, Ala Rızgari, Tekoşin, Apocular(PKK) gibi örgütlerin seyrini işlediğimiz o yazı birilerini kızdırmıştı ve yazıma yönelik itiraz kaydı düşülmüştü… Ben de yine ironiye sarılmış ve ''özür'' yazısı yazmıştım…
Yazının son bölümünde "Tamam tamam, anladık… Öcalan, Türkiye solunun içinden değil, Yeşilay gibi bir hayır kurumundan çıkmıştır" şeklinde kendimce kafa yapmıştım… Yapmaz olaydım!.. Yeşilay''dan Basın Müşavirliği aracılığıyla bir mesaj gelmişti… Mesajda, Yeşilay''ın 100 yılı aşkın geçmişe sahip önemli bir kurum olduğu, Millî Mücadele yıllarında direnişin örgütlenmesine katkı sağladığı anlatılmış ve nasıl oluyor da teröristbaşını Yeşilay''la ilişkilendirdiğim sorulmuştu... Ardından da teröristbaşının Yeşilay''dan çıktığına dair elimdeki belge ve bilgileri açıklamam istenmişti!..
***
İroniye çok sık başvurduğum için güler misin ağlar mısın cinsinden başıma bu türden epeyi olay geldi… Aslında eğlenceli de…
Yine 5 yıl kadar önce ''HDP''li vekiller derhal serbest bırakılmalıdır!'' başlıklı bir yazı yazmıştım… Yazı baştan sona çözüm sürecini eleştiren ironiyle doluydu…
O yazıyı anlamayacak olanların çıkabileceğini tahmin ediyordum… O yüzden de yazıyı şöyle bitirmiştim: "Ola ki bu yazıyı anlamayanlar çıkar... Her cümlenin sonundaki ünlem işaretleri onlara gelsin!.."
Buna rağmen anlamayan angut-sazan karışımı eğlenceli tipler çıkmıştı… Keşke cümle sonlarına ünlem işareti değil elektrik direği koysaydım diye hayıflanmıştım!..
***
Bir gün ''Bu bedeli dindarların hepsi ödeyecek'' başlığıyla bir yazı kaleme almıştım… İSKİ yolsuzluğunun sosyal demokratlara genel anlamda nasıl zarar verdiğinden hareketle, günümüzde yolsuzlukla dindarlık arasındaki makasın daralmasının ''Müslüman'' kimliğine zarar vereceğini söylemiştim…
Ve ilâve etmiştim: "Bu bedeli dün ''sosyal demokratlar'' ödedi, yarın da sadece suçlu ''dindarlar'' değil, masum dindarlar da ödeyecek... Uzunca bir süre ''dindar'' kelimesiyle ''yönetici'' kelimesi yan yana geldiğinde insanların midesi bulanabilecek..."
Bu yazımdan sonra bana kızgınlıkla hangi dinden olduğumu soranlar bile çıkmıştı!..
"Dünyanın bütün Yezitleri alçaktır" yazdığım için Hrant Dink Vakfı bu ifademi ''nefret söylemi'' bulmuştu!.. Başka bir gün Alev Alatlı, aldığı ödül sonrasında "Bugün George Orwell olsa sizi ayakta alkışlardı. O yetmez Daniel Defoe de kalkar o da alkışlardı..." deyince ben de ''Alev Alatlı''yı yedirmeyiz'' başlıklı aynı türden bir yazı yazmıştım… Sen misin yazan? Ardından "Alev Alatlı''yı yedirmezmiş, al başına çal" mesajları…
Zaytung''un "Ateist olduğu için istifası istenen köy imamı Seyfi Çalışkan geri adım atmıyor" haberine ilçe müftülüğünün cevap verdiği bir ülkede galiba hiç de bitmeyecek bu türden eğlenceli örnekler!..
***
Ama bazıları da var cin gibi… Hemen ne yazıldığını anlıyorlar ve kendilerini buluyorlar yazıda… Meselâ geçen gün, ''memur şehri'' olmasına rağmen Ankara''da kimi memurların 4-5 milyonluk daire veya villa sahibi olabilmelerini sorgulamaya çalışmıştım… Mahalle isimlerini de özellikle vermiştim: Çukurambar, Söğütözü, Çayyolu, Alacaatlı, Çakırlar gibi…
''Ankara''nın şanslı memurları, bürokratları, danışmanları'' içinden kimileri derhal kendilerini yakaladılar yazıda… Bunlar sözde milliyetçi-muhafazakâr tipler ama Allah''tan çok, insanlardan korkarlar!.. Allah bilse de olur, yeter ki insanlar bilmesin!.. ''Sırtlan payı''nı kimse duymasın!..
Demiştik: Yenilen haltlar, bugün ortaya çıkmazsa yarın çıkar, mutlaka çıkar!.. Ve ''dehşetli gün'' de gelir!.. "Nereden buldun?" sorusu yakaya yapışır!.. ''Yetim hakkı''nın ateşi çok yakıcı olur!..
''Ankara''nın şanslı memurları'' endişe etmekte haklılar!.. Çünkü bunlar daha iyi günler!..