Bütün medeniyetlerin göz bebeği İstanbul’un bir de gizli tarihi bulunuyor. O gizli tarih içerisinde ise, Kutsal Ahit Sandığı farklı yere bir yere sahip…
Ahit Sandığı, Tevrat''ta detaylı olarak tarif edilen, On Emir Tabletlerinin saklanması için yapılmış bir sandıktır.
Sandık, dünyanın her yerinde; Mısır’da Etiyopya’da Kudüs’de hatta Roma’da aranmış ve hala bulunamamıştır…
Sandığın şu anda nerede olduğu bilinmese de varlığına inananlar çoktur ve sandığın kayboluşuna dair birçok fikir ortaya atılmıştır. Bugün sandığın nerede olduğuna dair de pek çok iddia vardır ve çeşitli kesimler sandığı hâlâ aramaktadırlar.
Sandığın arandığı yerlerden biri de İstanbul’dur.
Hristiyanlığın dünyaca ünlü askeri tarikatı olan Tapınak Şövalyeleri, Ahit Sandığı’nın İstanbul’da olduğuna inanırlar.
Bir efsaneye göre; eskiye dayalı, kutsal ahit sandığı İstanbul’a geliyor. Ahit sandığının İstanbul’da olduğuna ve ahit sandığıyla beraber Tanrıyla iletişim kuracaklarına inanıyorlar. Efsane diyor ki; ilk önce Aziz Polievktos Kilisesi’ne götürülüyor. Daha sonra gece rüyasında Musa gözüküyor ve bunun yeri burası değil, tapınak diyor. İstanbul’da da tapınak olmadığı için Ayasofya’ya koyuluyor. Bu yüzden sandığın hala Ayasofya’da olduğuna inanıyorlar…
Bazı araştırmacıların kayıtlarına göre, 1204’teki Latin İstilası’nda Tapınak Şövalyelerinin Ayasofya’da sandığı aradığı söylenir.
Araştırmaya göre, Fatih Sultan Mehmet Han, piramitlerin elektrik kaynağı olan Ahit Sandığı''nı İstanbul''a getirtip Ayasofya yakınlarında bir yere saklamış. Bu sandığın içinde Hz Musa''nın (Tevrat) tabletlerinin yanı sıra, çeşitli kılıç ve kitaplar olduğu düşünülmektedir.
Gentile Bellini’nin Londra’daki National Gallery’de muhafaza edilen Fatih Sultan Mehmet’i resmettiği portresinde büyük padişah bir bunun mesajını veriyordu.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın o portredeki büstünün altında Yahudilerin ve ezoterik örgütlerin dünyanın her yerinde, özellikle İstanbul’da aradığı “kutsal ahit sandığı” dedikleri ve ele geçirince dünyaya hükmedeceklerine inandıkları sandığın resmi bulunuyor.
Sultan Fatih bu tabloyla; onlara kendi dillerinde ve tüm dünyanın gözü önünde hem çok açık hem de çok gizli bir biçimde yani bakanların değil, gören herkesin anlayacağı dilde “Sandık bende, güç bende” diyor…