Türk gazeteciliğinin önde gelen isimlerinden Fatih Altaylı şahsi Youtube kanalına yaklaşık 4 saat önce yüklediği yeni videosunda takipçilerini şaşırttı.
Takipçilerinin gayet iyi bileceği üzere bayram tatillerinde gazetedeki yerini boş bırakan Altaylı, taşındığı yeni mecrasında gazetecilik tarihi açısından oldukça önemli hatıralarını ilk kez paylaştı.
"ESKİ BAYRAMLAR, GAZETE ÇALIŞANLARININ İZİN YAPTIĞI GÜNLERDİ"
Eskiden, ben gazeteciliğe başladığım yıllarda, daha doğrusu ben gazeteciye başlamadan da önce, bayramlarda gazeteler yayınlanmazdı. İşte o zaman ne bileyim Hürriyet, Günaydın, Milliyet, Yeni Sabah, Tercüman falan, bir sürü gazete vardı. Bayramlar, gazetelerde çalışanların en az iki, bazen üç gün izin yaptığı bir fırsat olurdu ve bayramlarda Bayram Gazetesi çıkardı. Bayram Gazetelerini kim çıkarırdı? Gazeteciler Cemiyeti. Bu hem Gazeteciler Cemiyeti için bir gelir kaynağı olurdu hem de emekli, işsiz ya da paraya ihtiyacı olan gazete çalışanları, gazeteciler için de ekstra gelir fırsatı olurdu. Şöyle ki bildiğimiz Cumhuriyet memuriyet falan -benim o zaman çalıştığım Cumhuriyet Gazetesi- ya da işte sonra çalıştığım gazeteler bayramlarda bütün personele izin verirdi. İşte o arada makinelerin bakımı yapılır, binaların temizliği falan filan yapılırdı ve gazeteciler de izin yaparlardı. Gazeteciler Cemiyeti ise bu gazetelerden herhangi birinin ofislerini kiralardı -para da vermezdi tabi-. Kiralardı derken emaneten alırdı, çok cüzi bir parayla belki ve burada emekli gazeteciler, işte emekli olmuş maaşı yetmiyor veyahut da işte çalışan gazeteci ama düşük maaşlı veyahut da paraya ihtiyacı var, borcu var, bunları toplardı, Gazeteciler Cemiyeti. Başvurdu bu gazeteciler “Ben Bayram Gazetesi’nde çalışmak istiyorum” diye Bayram Gazetesi de o gazetecilerden bir ekip kurardı ve onlar bayramda bir Bayram Gazetesi hazırlardı. Her gazeteden -işte en soldaki, o zaman en soldaki Cumhuriyet’ten sağdaki işte Tercüman’a kadar ya da işte ne bileyim diğer hangi gazete varsa- herkes bir araya gelirdi.
"SABAH, TÜRK BASININDAKİ PEK ÇOK GELENEĞİ BOZMUŞ BİR GAZETEDİR"
Orada ideolojilerden uzak gazetelerin genel tavrından uzak bir gazete çıkarılırdı. Gazeteciler Cemiyeti başkanı da o gazetenin yayın yönetmenliğini yapardı ve 3 gün boyunca bakkallarda bayilerde sadece Bayram Gazetesi olurdu. Zaten gazetenin adında Bayram olurdu ve bu sayede de gazetecilerin cebine 3 kuruş, 5 kuruş ekstra para girerdi, işsiz gazetecilerin ya da emekli gazetecilerin veyahut da paraya ihtiyacı olan gazetecilerin…
1991 -veya 92 miydi, 91 galiba- Sabah Gazetesi… Sabah Gazetesi, Türk basınındaki pek çok iyi veya kötü geleneği bozmuş bir gazetedir. Sabah Gazetesi o yıllarda borç harç giden, böyle biraz da sıkıntılı, mali açıdan sıkıntılı bir gazeteydi ve ben de o zaman Güneş Gazetesi’nin genel koordinatörüydüm. Güneş o zaman çok yüksek tirajı olan çok popüler bir gazeteydi. Ben dedim ki “Arkadaşlar bu Sabah Gazetesi galiba bayramda çıkacak”. Çünkü o gazeteden gelen nakit akışına ihtiyaçları olduğunu dışarıdan bakınca görüyorduk bir gazete yöneticisi olarak. Nitekim o bayramda Sabah Gazetesi Yayın Yönetmeni Zafer mutlu dedi ki “Biz bayramda halkın haber alma özgürlüğüne saygı duyduğumuz için onları gazeteden mahrum etmemek için” -bir ulvi kılıf hazırlayarak- gazeteyi çıkaracaklarını söyledi ve o sene aynı anda hem Bayram Gazetesi çıktı hem Sabah Gazetesi çıktı.
"MUHAFAZAKAR OLDUĞUM İÇİN YAZMADIM"
Sabah, o gazeteler arası belki de 100 yıllık bir centilmenler anlaşmasını bozunca bir sonraki senede, bir sonraki bayramda da Hürriyet, Milliyet kim varsa herkes gazeteyi yayınladı ve Bayram gazetesi geleneği son buldu. Ben ise bu açılardan muhafazakar biri olduğum için dedim ki “Kardeşim ben Bayram Gazetesi geleneğine bağlı kalacağım ve bayramda gazeteler çıksa bile ben yazı yazmayacağım” dedim ve o gündür bugündür yani 1992'den beri bayramlarda yazı yazmadım. Ha şimdi zaman zaman yazıyorum niye zaman zaman yazıyorum çünkü şu anada biliyorsun ki bir gazetede yazmıyorum bir İnternet ortamında yazıyorum o yüzden de hani internet ortamı gazete ortamıyla aynı olmadığı için yine yazmaya devam. Zaman zaman yani 4 günlük bayramda 2 gün, 3 günlük bayramda bir gün yazı ama açıkçası yazmamak daha hoşuma gidiyor.