Farklı görüşü yokmuş gibi yapanlar partisi!

Milliyet'ten Önder Yılmaz'ın haberine göre, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önceki gün yapılan Başkanlık Divanı toplantısında "Ben devam edeceğim, farklı görüşü olan varsa söylesin" demiş.

Bu haber doğruysa, MHP lideri söz konusu toplantıda bu tür bir nabız yoklaması yaptıysa, ben gerçekten çok merak ediyorum "farklı görüşü olan" söyledi mi?

Var çünkü!

Var ama söylemiyorlar.

Var ama bu "farklı görüş"lerini dile getirmeleri gereken ortamlarda, mesela Başkanlık Divanı'nda, mesela Merkez Yürütme Kurulu'nda, mesela Milletvekilleriyle, İl Başkanlarıyla, Belediye Başkanlarıyla hatta akademisyenlerle yapılan istişare toplantılarında -ya makamımı kaybedersem korkusuyla- söylemeyenler, söylememeleri gereken yer ve zamanlarda, en duymaması gereken kişilere -mesela gazetecilere- söylüyorlar, söylediler.

Medya baskısıyla MHP'ye tavır dayatmaya çalışıyorlar, çalıştılar.

***

Acı ama madem Pandora'nın Kutusu açıldı bir kere not düşmekte fayda var;

MHP Genel Başkanı'nın gazete manşetlerinde/köşelerinde görüp de "nereden çıkarıyorlar bunları" diye kızdığı o haberler, yorumlar, söylentiler, iddialar, "kulis bilgileri" var ya, çoğunu bizzat "kurmay" kontenjanındakiler sızdırdı hep bugüne kadar!

***

Bir Başkanlık Divanı düşünün ki, hizip her yerden önce kendi içinde almış yürümüş; birbirine selam vermekten, bir organizasyonda es kaza aynı masada, yahut yan yana koltuklarda oturmak durumunda kalmaktan imtina ediyorlar.

Bir parti genel merkezi düşünün, aynı katta görev yapan iki genel başkan yardımcısı kapılarını sıkı sıkı kapatıp gazetecilerle birbirlerinin dedikodusunu yapabiliyorlar; utanmadan.

Birbirlerinin yumuşak karınlarını açık edebiliyorlar. Birbirlerinin bu işi ne kadar yapamayacağını ispata çalışabiliyorlar.

Söz dönüp dolaşıp "Genel Başkan" mevzusuna gelince, yüzlerinde kekremsi bir ifade;

- Söylüyoruz ama dinlemiyor!

En mahir oldukları alan bu;

Hooop ateş topunu kendi kucaklarından atıp sıyrılıveriyorlar.

Sonra neymiş;

Kadro hareketi.

Sonra neymiş;

Teşkilat.

Neymiş;

Dava.

Sadece ama sadece kendi varlıkları tartışılır hale gelmesin, aslında bu tiyatro ortaya çıkmasın, maskeleri düşmesin diye "ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü şartlarda, birlik ve beraberlik içinde olmalı" temalı bariyerler çekiyorlar "inanmış yüreklerin" önlerine de...

Velhasıl...

Görev sürelerinin çok büyük bir bölümünü "şahsi varlıklarının ne kadar kıymetli" olduğuna dair bir kabul yaratmaya çalışırken eş zamanlı olarak Genel Başkanları dahil kendileri dışındaki bütün parti yönetimini, idari kadroyu "harcamaya" adamış bir yapının kronikleşmiş sevgisizliğinin tavandan tabana sirayet etmemesi düşünülemezdi;

Etti.

***

Bugün oluşan eleştirel zemini fırsata çevirmek, selden kütük kapmak gayesiyle ilkesel itirazların arasına şahsi kinlerini, öfkelerini, hesaplaşmalarını da sıkıştıranlar yok mu?

Var.

Garip mi?

Böylelerinin kendi akıllarından, fikirlerinden, yüreklerinden filan değil bizzat mevcut yönetim kademelerini işgal eden kimi menfaatperestlerin, tanık olan ülkücüleri utandıran pervasızlıklarından kaynaklandığını bilenler için, asla değil.

Ve böylelerinin var olması, Türk Milliyetçilerinin tavandan tabana, tabandan tavana bir sorgulamaya muhtaç halde olduğu gerçeğini değiştirmiyor yazık ki.

Ertelenemez hale gelen yüzleşmeyi, hesaplaşmayı hükümsüzleştirmiyor.

***

Türk Milliyetçiliğini, kendilerini eleştirenlerin feriştahına meydan okuyabilme kahramanlığı(!)na indirgeyenlerin gözden kaçırdığı küçücük(!) bir ayrıntı var:

1 Kasım 2015 akşamı itibariyle mesele "koltuk davası" olmaktan çıktı.

1 Kasım 2015 akşamı MHP hanesinde yazan rakam sadece MHP'yi bağlıyor olsaydı, en nihayetinde "bir partinin iç işleri" gibi haklı bir sınırda durmak, o sınırı geçmemek mecburiyetindeydi.

Ama öyle değil işte.

1 Kasım 2015 akşamı MHP hanesinde yazan o rakam -uzun vadede can yakıcı biçimde hissedeceğimiz üzere- hepimizin hayatlarını etkiliyor. Mesleki geleceğimizi etkiliyor, aile saadetimizi etkiliyor, sosyal çevremizi etkiliyor.

Haydi diyelim -Türk Milliyetçisi doğuştan çileye talip, cefakâr ya- kendimizden geçtik. Yetmiyor ki.

1 Kasım 2015 akşamı MHP hanesinde yazan o rakam Türkiye Cumhuriyeti'nin de bekasını etkiliyor. (Nasılı da yazarız bir gün...)

***

Ve bana sorarsanız kulak vermekte fayda var;

"Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri değiştirildiği, çözüm süreci eliyle vatan topraklarının bir bölümü terör örgütünün özerk idaresine terk edildiği gün bu milletin yüzüne nasıl bakacağız" gibi son derece vicdani, halisane, millî bir kaygıyla kurulan hiçbir cümle, hali hazırda partiyi kuşatan riyakârlık kadar zarar veremez MHP'ye...

Yazarın Diğer Yazıları