“F-35 projesi tamamen çökmeye mahkumdur!"

“F-35 projesi tamamen çökmeye mahkumdur!"

Emekli Hava Pilot Tümgeneral İrfan Sarp, “F-35 JSF uçağı problemli bir uçak olarak doğmuştur ve problemli kalacaktır. ABD Türkiye'ye F-35'leri vermekten vazgeçmiş olmakla, istemeyerek Türkiye’ye büyük bir iyilikte bulunmuştur” dedi.

Türkiye’nin Rusya’dan alacağı S-400’ler ABD ile ilişkileri gerdi. ABD’den gün aşırı gelen yaptırım tehditleri ve F-35 projesinden men edilme tartışmaları ise gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

ABD’nin Türkiye’yi projenin dışında bırakmasının, Türkiye adına olumlu olacağını ifade eden Emekli Hava Pilot Tümgeneral İrfan Sarp, projenin ve uçağın hatalarla dolu olduğunu ve bu sorunların ileride daha büyük sıkıntıları doğuracağına dikkat çekti.

Konuyu Kokpitaero.com’da kaleme alan Sarp, “F-35 JSF uçağı problemli bir uçak olarak doğmuştur ve problemli kalacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Emekli Hava Pilot Tümgeneral Sarp’ın “Türkiye F-35’ten sonra ne yapacak?” başlıklı yazının ilgili bölümü şu şekilde:

“Türkiye 20 Haziran 2002 tarihinde programa katılmıştır. İlk F-35A uçağı Lockheed tesislerinde Şubat 2006'da imalat hattından çıkmış ve Aralık 2006'da ilk uçuşunu yapmıştır. Prototip modellerin uzun süren yer ve uçuş testleri tamamlandıktan sonra ilk üretim (production) modeli Şubat 2011'de uçmuş ayni yıl içinde birliklere teslimatına başlanmıştır. Uçağın imalat hattından çıkışı, test uçuşları ve birliklere teslim takvimine bakıldığında, zaman sürelerinin ne kadar uzun olduğu hemen dikkati çekmektedir. 2001 yılında imalatına başlanan F-35 uçağın ilk üretim modeli 2011 yılında, yani aradan 10 yıllık bir zaman geçtikten sonra birliklere teslim sürecine girilebilmiştir.

F-35'in imalatına başlandıktan sonra üretim modelinin birliklere teslimi için 10 yıllık bir süre geçmesinin sebebi ne olabilir diye sorulduğunda, bunun cevabı çok basittir. Çünkü F-35 uçağının yer ve uçuş testleri sırasında daha önce imal edilen muharip uçaklarda karşılaşılmayan sayısız problemle karşılaşılmıştır. Çözülen problemlerin peşinden yeni problemler birbirini takip etmiştir. Mühendislerin bu problemleri çözmesi yılları almıştır.

ABD daha önce Stealth kabiliyetinde imal ettiği F-117 ve F-22 uçaklarını hiç bir ülkeye satmaz iken, bazı müttefik ülkelerin F-35 programına ortak olmalarını kabul etmiştir. Amerikalılar ortak ülkeleri programa dahil etmekle hem F-35 uçağının imalatından doğacak riskleri paylaşmış, hem de program maliyetini düşürmeyi hedeflemiştir. Bu risklerin ve maliyetlerin paylaşılması yanında bu uçağın satışından büyük bir kazanç sağlamayı düşünmüşlerdir. Başta bu projenin kurucuları 9 ülke (ABD, İngiltere, İtalya, Avustralya, Türkiye, Hollanda, Norveç, Danimarka, Kanada) ile sonradan katılan (Japonya, Güney Kore, İsrail ve Belçika) gibi ülkelerin projeye dahil olmasıyla Amerikalılar ekonomilerine büyük gelir sağlamışlardır.

ABD liderliğindeki F-35 projesine, NATO'nun küçük ülkeleri dışında, Almanya, Çekya, Macaristan, Polonya, Portekiz, Romanya, Fransa ve Yunanistan katılmamışlardır. Yunanistan'ın F-35 tedarikiyle ilgilendiği söylenmektedir. Fransa kendi muharip jet uçaklarını imal ettiği için projeye ilgi duymamıştır. Almanya'nın F-35 projesine katılmaması siyasi bir polemik konusu olmuş, Alman Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Karl Müller'in F-35 tedariki konusunda ısrar etmesi sebebiyle görevden alındığı haberleri basında yer almıştır."

“F-35 PROJESİ TAMAMEN ÇÖKMEYE MAHKUMDUR!"

"Pentagon’un ve uçağın üreticisi firmanın halen çözüm üretmesi gereken ve masalarında bekleyen bir sürü teknik sorun vardır. Bu sorunların 2020 yılına kadar çözümlenmesi, aksi halde F-35 programının aksayabileceği konusunda üzerlerinde baskı olduğu belirtilmektedir.

Rapor edilen diğer bir potansiyel aksaklık ise halen serviste olan ve gelecekte servise girecek F-35 uçaklarının yedek parça bekleme nedeniyle gayri faal duruma düşmeleri olacaktır. Ortak ülkelerle "Müşterek - Joint" imal edilmiş olması nedeniyle toplam 8 ülkede birçok firma farklı parçalar üretmektedirler. Bu binlerce çeşit parçanın sözleşme gereği üretimlerinin zamanında tamamlanması, nakledilmesi çok büyük oranda Lojistik’ konusudur. Herhangi bir hata, gecikme, telafisi çok zor operasyonel aksaklıklara, hukuki platformlarda çatışmalara neden olabilecektir.

ABD Başkanı Trump ile ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yetkililerinin Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi almaları halinde F-35 programından çıkarılacağı konusunda verdikleri beyanatlardan sonra, 29 Nisan 2019 tarihinde İstanbul'da İDEF 19 fuarının açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan, F-35'lerle ilgili verdiği beyanatta şunu söylemiştir: "Türkiye'nin dışlandığı bir F-35 projesi tamamen çökmeye mahkumdur!"

Şimdi şöyle bir hesap yapalım. F-35 programına dahil ülkelerin tedarik ermeyi planladıkları toplam uçak sayısı 3.371'dir. Türkiye'nin F-35 programına 100 uçakla katılacağını farz edersek, toplam 3.371 uçak sayısına göre Türkiye'nin F-35 programına katılım oranı, %3 gibi çok küçük bir değeri ifade etmektedir.

ABD makamları tarafından yayınlanan bilgilere göre F-35 projesinin toplam Program Maliyeti 1,5 TRİLYON dolar olarak hesaplanmıştır. Türk savunma sanayi şirketleri F-35 uçağının orta gövdesinin belli bir kısmı, iniş takımları, yakıt deposu gibi parçaları dahil olmak üzere yaklaşık 937 adet parçasını üretmektedir. Türkiye'nin F-35 programında kesinleşmiş iş hacminin (TAI, TEI, Alp Havacılık, KALE motor parçaları gibi) 6 Milyar Dolar ve opsiyonlarla 12 Milyar Dolar olduğu açıklanmıştır. Türkiye'nin kesinleşmiş ve opsiyonlarla beraber iş hacmi olan 12 Milyar doları, toplam 1.5 Trilyon dolar program maliyetine göre hesapladığımızda, Türkiye'nin programa katılım payının binde 8 olduğu görülecektir.

Diğer taraftan, Pentagon'da F-35 Program Direktörü Pilot Koramiral Mathias Winter, Türkiye F-35 programından çıkarıldığı takdirde, halen F-35'lerin değişik Türk firmaları tarafından imal edilmekte olan parçalarının kendi firmaları tarafından üretileceğini ve bu geçiş döneminin üç aydan fazla bir süre tutmayacağını açıklamıştır. Başka bir Amerikalı kaynak tarafından yapılan açıklamada ise bu sürenin biraz daha uzun zaman alacağı belirtilmiştir. Türkiye'nin binde 8 (veya gündelik kullanımda pratik ve akılda kalması için bu rakamı yüzde oranı ile ifade edersek %1'den küçük bir oran) değerindeki program katılım payının çok düşük olması ve Türkiye'nin programdan çıkması halinde Türk firmaları tarafından üretilen parçaların ABD'de kendi firmaları tarafından üretileceğinin en yetkili ağızdan ifade edildiği dikkate alındığında, "Türkiye'nin dışlandığı bir F-35 projesi tamamen çökmeye mahkumdur" sözleriyle verilen beyanat gerçeği yansıtmamaktadır. Amerikalılar Türkiye'nin ayrılmasıyla F-35 programının bir kesintiye ve ticari kayba uğramadan devem edeceğini değerlendirmiş olmalılar ki, S-400 alınması halinde Türkiye'nin programdan çıkarılacağı Başkan Trump dahil ABD'nin en üst yöneticileri tarafından kesin bir dille ifade edilmiştir."

“HAREKÂT YARIÇAPI KISA”

"Şimdi F-35 uçağının performansıyla ilgili bir değerlendirme yapalım. Amerikalılar 5'nci nesil F-22 Raptor uçağından sonra onun yerini alacak 5'nci nesil F-35 uçağını tek motorlu seçmekle, kim ne derse desin, stratejik bir hata yapmıştır. Uçak Stealth olarak imal edilince, yukarıda izah edildiği gibi silah yükünü gövde içindeki yuvada taşıması için geniş hacimli lançerlerin gövde içindeki yuvaya yerleştirilmesi zorunluluğu, uçağın gövdesinin yukarıdan aşağıya doğru şişman bir görüntüye sahip olmasına yol açmıştır. Gövde şişman görüntülü olunca, dönüşlerde çekilen G miktarı, uçağın akselerasyonu, tırmanışı ve sürati kısıtlanmıştır. Oysa çift motorlu Stealth uçaklarda böyle bir kısıtlama olması söz konusu değildir.

F-35 uçağının 2011 yılında ilk üretim (production) modelinin imalat hattından çıkıp uçuş birliklerine teslim edilmesinden sonra geçen kısa süre içinde F-35'in performansının pilotlar tarafından beğenilmediğine dair açık basında pek çok haber çıkmıştır. TIME dergisinin 25 Şubat 2013 tarihli sayısında da, zamanın ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Greenert, ve Muharip Hava Kuvveti Komutanı Orgeneral Carlisle, gelişen sensorların ortaya çıkmasına bağlı olarak stealth özelliğinin her geçen gün değerini kaybettiğini söylemiştir. Ayni makalede F-35'in harekât yarıçapının kısa olmasından duyulan şikayetler dile getirilmiştir..

F-35 uçaklarını beğenmeyen ülkelerden biri de Kanada olmuştur. Kanada Hava Kuvvetleri'nin servis dışı bırakacağı F-18A/B Hornet muharip uçakların yerine, kendisinin de ortak üretimde payı olduğu halde, F-35 uçaklarını almak yerine F-18A/B Hornet'lerin bir üst modeli olan F-18E/F Super Hornet uçaklarını temin etmeye karar vermesi, başta Başkan Trump olmak üzere Amerikalıları kızdırmıştır. Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun 2016 Haziran ayı içinde Kanada Parlamentosu'nda yaptığı konuşmasında, "F-35 uçağının bir işe yaramadığı ve ilerde de bir işe yaramayacağı" cümlesini kullanması çok dikkat çekicidir. Cümlenin İngilizce metni şöyledir: "The F-35, the Canadian Prime Minister Trudeau asserted to the parliment this week, is an aircraft that does not work and is far from working".

Kanada’nin F-35 uçaklarını satın almak ve kullanmaktan kaçınmasının önemli nedenlerinden birisi de, çok sayıda kuş türü, ve bunlar arasında çok büyük gövdeli Kanada kazları gibi kuş popülasyonu barındırması, buna bağlı olarak kuş çarpması sonucu dünyada en fazla uçak kazası meydana gelen ülkelerden biri durumundadır. F-35 uçaklarının tek motorlu olması ve bu tek motorun kuş çarpması nedeniyle durarak uçağın kazaya uğraması, ve düşmesi ihtimali çift motorlu uçaklara kıyasla fazladır. Kanada Hükümeti tarafından bu hassasiyet ve diğer F-35 zafiyetleri göz önüne alınarak çift motorlu mevcut F-18 uçaklarının serviste kalmasının ve ilave F-18 uçaklarının (Avustralya’dan) satın alınması uygun görülmüştür. Bu mahzurun yanında F-35’in sürat ve manevra kabiliyetiyle ilgili zafiyetleri nedeniyle Kanadalı havacıların F-35 programına sıcak bakmadığı bilinmektedir. Kanada Hükümetinde F-35 programına yakın duran bir grup ise farklı bir tez öne sürmekte ve ‘artik ‘Top Gun’ tarzı dogfight (it dalaşı) operasyonlarının geçmişte kaldığı savunulmaktadır.

F-35 uçağından duyulan memnuniyetsizlik ve şikayetler sadece yabancı F-35 kullanıcı ülkelerden gelmemiştir. Yukarıda örnekleriyle izah edildiği gibi bu uçağı bizzat kullanan ABD Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetlerinin en üst düzey komutanları tarafından da uçağın problemli noktaları açıklanmıştır. ABD'nin resmi devlet kuruluşu olan Savunma Bakanlığı GAO (Government Accountability Office) tarafından hazırlanan resmi raporda ise uçuş birliklerindeki F-35'lerin faaliyet oranının beklenenden çok düşük olduğu rakamlarla belgelenmiştir. Bizdeki SAYIŞTAY kuruluşunun ABD devletinde muadili olan GAO'nun 25 Nisan 2019 tarihli resmi raporunda F-35'lerle ilgili şu bilgi yer almaktadır:

* F-35 uçaklarının performansı harekât ihtiyaçlarının gerisinde kalıyor. Uçak çok fazla görevi gerçekleştiremiyor veya gerektiği kadar uçamıyor.

* F-35 Filoları Uçak Performansı istatistiği: Mayıs 2018 - Kasım 2018;

a) Harekât ihtiyacı minimum hedef:%60. Mevcut tüm görevleri yapma kapasitesi %27

b) Emniyetle tek görevi yapma kapasitesi minimum hedef %75. Gerçekleşen %52

F-35 uçaklarının performanslarının istenen seviyede olmadığı yönünde en üst makamlar tarafından dile getirilen şikayetlerin yanında ABD'nin devlet kurumu GAO'nun raporunda bu uçakların tüm görevleri yapma kapasitesinin %27 gibi çok düşük bir seviyede olması, F-35 kullanıcı ülkeleri açısından düşündürücü ve endişe vericidir.

* F-35 uçaklarının yaklaşık % 30'u geçen yıl aylarca süren yedek parça sıkıntısı nedeniyle uçamamıştır.

Savunma Bakanlığı Pentagon Operasyonel Test ve Değerlendirme Direktörü'nün (DOT & E) 2018 yılı raporu F-35’in hemen hemen her temel alandaki ilerleme eksikliğini ortaya koymaktadır. DOT&E raporunda yer alan bazı başlıklar şöyledir:

• Yıllar süren düzeltmeler ve geliştirmelere rağmen, F-35’in üzerindeki bilgisayar sistemleri, Autonom Logistics Information System (ALIS) bakımı ve parça sipariş ağı dahil olmak üzere arızalanmaya devam ediyor; ve uçaklarla istihbarat kaynakları arasında hedef ve tehdit bilgilerini gösteren, birleştiren ve paylaşan veri bağlantılarında sıkıntı yaşanıyor..

• Önceki yıllarda olduğu gibi, siber güvenlik testleri, daha önce teyit edilmiş birçok F-35 güvenlik açığının çözülmediğini, yani düşman bilgisayar korsanlarının (hacker) ALIS ağını potansiyel olarak durdurabileceklerini, ağ ve araç üstü bilgisayarlardan gizli verileri çalabileceklerini ve belki de F-35 uçağının görevlerini tamamlamaktan alıkoyabileceğini göstermektedir.

Pentagon raporunda F-35 uçağının bazı parçalarının güvenilirliği sorgulanmaktadır. Raporda, aşağıda listelenen sistemlerin problemli olduğu belirtilmiştir.

a) Avionic processors

b) Landing gear tires

c) Thermal management systems

d) Ejection seat assemblies,

e) Cockpit display electronic unit,

f) Helmet display,

g) Seat survival kits,

h) Igniter spark units in turbine engines,

i) Oxygen generating system

Bu sistemlerin problemli olması nedeniyle bakım, malzeme, işçilik, zaman ve maliyetlerinin oldukça artabileceği belirtilmektedir.

Uçağın IT fonksiyonlarının belkemiği ALIS’tir (Autonomic Logistics Information System). Bu sistem uçağın operasyonlarını, görev planlamalarını, uçağın bakım-onarım bilgi ve verilerini yçneten ana sistemdir. Doğru bir tabirle uçağın beynidir. Ancak Pentagon raporunda ALIS‘te sorunlar olduğu belirtilmiştir. Bu sorunların en önemlileri ise;

a) Back-up sistemi geliştirilememiştir. Bilgilerin yedeklenmesinde sorunlar oluşmuştur. Teknisyenler bu sorun nedeniyle bilgileri CD’lere yazdırmak ve kaydetmek zorunda kalmaktadırlar.

b) ALIS uçakların genel bakım-onarım data’larını doğru process edememekte, bu nedenle filolardaki uçaklar gayri faal duruma düşmektedir.

c) ALIS’in F-35 uçağının ölçüsü, kütlesi ve ağırlık limitleri ile uyumlu olmadığı belirtilmektedir.

d) Silah sistemlerinde ayarsızlık problemi bulunmaktadır.

SONUÇ:

F-35 JSF uçağı problemli bir uçak olarak doğmuştur ve problemli kalacaktır. ABD Türkiye'ye F-35'leri vermekten vazgeçmiş olmakla, istemeyerek Türkiye^ye büyük bir iyilikte bulunmuştur. Böylece Türkiye baştan problemli doğan F-35 uçağından kurtulmuş olacaktır. Şimdi Türkiye bu F-35 krizini fırsata çevirmeli ve varını yoğunu ortaya koyarak bütün gücünü ve imkanlarını kendi Milli Muharip Uçağı'nı yapmaya teksif etmelidir. F-35'lerin alınmamasıyla Türkiye büyük bir dertten kurtulacak ve böylece F-35'ten daha iyi performansta imal edeceğimizden hiç şüphe duymadığımız Milli Muharip Uçağımız MMU/TF-X'le güzel yurdumuzun semalarının çok daha başarıyla savunulması imkânı doğacaktır.”

İlgili Haberler