Editör: Erhan Songür
Siyami Akyel, Milli Gazete'deki bugün “EYT Düzenlemesindeki Adaletsizlik” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
" EYT’deki adaletsizliği gidermek için hazırlanan yeni düzenleme, aslında yeni adaletsizlikler meydana getirdi." ifadesinde Akyel, "Normal şartlarda, adaletsizliği ortadan kaldırmak için yeni bir düzenlemeye niyet ediyorsanız, yeni mağduriyet ve adaletsizlikler oluşturmamanız gerekir. Bir önceki sorunu çözerken, ortaya daha adaletsiz bir tablo ortaya koymak, kitlelerdeki sorunların çözüleceğine olan inancı zedeler." değerlendirmesinde bulundu.
"İŞTE BU ADELETSİZLİKTİR"
"Yeni düzenlemeyle 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigorta girişi olanlar EYT kapsamına alındı. " ifadelerini kullanan Akyel, "Bir gün sonra yani 9 Eylül 1999 tarihinde sigorta girişi olan kişiler hem yaşa hem de prime takılıyor. Yani bu tarihten sonra sigorta girişliler 60 yaşı bekleyecek. Bir gün önce sigorta girişi olanlar ise kadınlarda 38, erkeklerde 43 yaşında emekli olabiliyor. Bir gün sonra işe giren 17 yıl sonra emekli olabilecek. Bir de staj ve çıraklık mağdurları var. İşte bu adaletsizliktir." yazdı.
İşte Siyami Akyel'in bugünkü o köşe yazısı:
Emeklilikte Yaşa Takılanlar’da ( EYT) 24 yıl sonra yeni bir çözüme gidildi. 7438 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 3 Mart 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
EYT’deki adaletsizliği gidermek için hazırlanan yeni düzenleme, aslında yeni adaletsizlikler meydana getirdi. Normal şartlarda, adaletsizliği ortadan kaldırmak için yeni bir düzenlemeye niyet ediyorsanız, yeni mağduriyet ve adaletsizlikler oluşturmamanız gerekir. Bir önceki sorunu çözerken, ortaya daha adaletsiz bir tablo ortaya koymak, kitlelerdeki sorunların çözüleceğine olan inancı zedeler.
Yeni düzenlemeyle 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigorta girişi olanlar EYT kapsamına alındı. Bir gün sonra yani 9 Eylül 1999 tarihinde sigorta girişi olan kişiler hem yaşa hem de prime takılıyor. Yani bu tarihten sonra sigorta girişliler 60 yaşı bekleyecek. Bir gün önce sigorta girişi olanlar ise kadınlarda 38, erkeklerde 43 yaşında emekli olabiliyor. Bir gün sonra işe giren 17 yıl sonra emekli olabilecek. Bir de staj ve çıraklık mağdurları var. İşte bu adaletsizliktir.
EYT düzenlemesine hakkaniyetle yaklaşılmış olsaydı, bu mağduriyet yaşanmaz, adaletli bir düzenleme yapılabilir; 8 Eylül 1999 öncesinde oluşan mağduriyet giderildikten sonra 9 Eylül 1999 sonrası sigorta başlangıcı olanlar hem prim hem de yaşta kademeli olarak düzenlemeden faydalanabilirdi.
9 Eylül 1999 sonrası sigorta girişi olanlar yıllara göre kadın ve erkeklerde farklı olmak üzere gerek yaş gerekse primlerinde kademeli olarak artırılarak bu sorun çözülebilir. Emeklilikte Adalet Derneği (EMADDER), bu konuda teklif getirmiş. Buna göre, prim gün sayısı değişik olmak koşuluyla 9 Eylül 1999 ile 2002 arası için kadın 43, erkek 45; 2003 yılı için kadın 44 erkek 46, 2004 yılı için kadın 45 erkek 47, 2005 yılı için kadın 46 erkek 48, 2006 yılı için kadın 47 erkek 49, 2007 yılı için kadın 48 erkek 50, 2008 yılı için kadın 49 erkek 51 yaşında emekli olabilmelidir.
Bilindiği gibi mevcut uygulamada 9 Eylül 1999 ile 2008 yılları arası emeklikte yaş 60, 2008’den sonra ise kademeli olarak 65’tir. Yukarıda bahsettiğimiz kademe sisteminde 2008’den sonra tarih sınırı olmaksızın kadın 50, erkek ise 52 yaşında emekli olabilmelidir.
Bu kademeli sistemde prim ödeme ise 9 Eylül 1999 ile 2008 arasında kadın ve erkek için ayrım yapılmaksızın 5.975’ten başlayarak 6.925 prim gün sayısı getirilmelidir. 2009 sonrası için ise prim 7000 gün olmalıdır.
Böyle bir uygulama sigortalılık sistemindeki adaletsizliği ortadan kaldıracaktır. “EYT’deki adaletsizlik çözüldü” sloganıyla 3 Mart 2023 tarihinde yapılan düzenleme mağduriyetleri gidermemiş, tam aksine artırmıştır. 8 Eylül 1999 öncesi sigortalı olan 43, bir gün sonra 9 Eylül 1999 ile 2008 arası 60, hatta 2008 sonra sigortalı olan 65 yaşında emekli olacak. Adalet bunun neresinde? Çözüm bunun neresinde?
Yöneticiler her konuda Avrupa Birliği’ni örnek alarak Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamaların tamamını değil, işlerine geldiği yönünü örnek aldıklarından mağduriyetler daha artmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinin bir kısmındaki emeklilikte 60 yaş uygulaması uygulanmakta ancak aynı ülkedeki iş koşulları, işsizlik maaşı ve bu belirlenen yaşa gelmeden beş yıl önce cüzi kesintiyle emekli olabildiği uygulamayı almamak, uygulamamak sorunu daha da içinden çıkılamaz hale getirmektedir.
Netice itibarıyla Türkiye’deki sosyal ve ekonomik koşullar, Avrupa Birliği ülkeleriyle mukayese edilemez. Özellikle çalışma koşullarındaki adaletsizlik ve keyfi uygulamalarla insanımız genç yaşta işsiz kalabilmektedir. Türkiye’de devlet kurumları hariç özel sektörde insanlar patronun iki dudağı arasında işine devam etmektedir. Ancak Avrupa Birliği ülkelerinde kamu ile özel sektörün iş teminatı farksızdır.
Türkiye’de 60 yaşında emekli olacak bir adam 50-55 yaşında işsiz kalırsa piyasa şartlarında iş bulması neredeyse imkânsızdır. Avrupa Birliği ülkelerinde işsiz kalması halinde emeklilik yaşı gelene kadar işsizlik maaşı ve sosyal imkânlarla geçimini sağlayabilmektedir. Kaldı ki emeklilik yaşından 5 yıl önce emeklilik maaşından cüzi kesintilerle emekli olabilmektedir.
Türkiye’deki mevcut sistemde ortaya konulan 1999 sonrası 60, 2008 sonrası da kademeli olarak 65 yaş sınırı çok yüksektir. Emeklilikte Adalet Derneği’nin teklifi gayet makuldür. Yaş sınırı 52 olmaz, 55 olabilir, ancak daha fazlası olamaz. Ülkemizdeki sosyal, sağlık ve ekonomik şartlar ile çalışma koşullarındaki güvensizlik ve keyfi işten çıkarmalar göz önüne alındığında emeklilikte yaş sınırı 55’in üzerinde olmamalıdır.