Tıpkı Rahip Bronson konusunda 'Bu can bu fakirin bedeninde oldukça teslim etmeyeceğiz' deyip kısa süre sonra uçakla gönderdiği gibi! Kartopu gibi büyüyen mağdur haykırışlarına düşen oy oranları kulak verme mecburiyetini gösterdi.
Önce ele alındığı açıklandı, incelendiği söylendi, daha sonra 'yaparsak biz yaparız' diyerek emeklilikte yaşa takılanları emekli edeceklerini açıklamak zorunda kaldı hükümet. İlk olarak 9 Eylül 1999 tarihi ve öncesinde sigortalı olan 5000 prim gününü dolduran 4.5 milyon kişinin hepsinin emekli edileceği açıklandı. 10 Eylül 1999 da yani bir gün sonra çalışmaya başlayanlar ise yıllarca prim ödemek zorunda bırakıldı…
Aylar süren çalışma sonunda karar kamuoyuna açıklandığı şekilde çıkmadı. 5000 prim günü dolan herkes emekli edilmedi. Kademeli olarak EYT’lilerin emeklilikleri üç yıla kadar yayıldı. Hasta olup çalışamayan, ileri yaşta olduğu için iş bulamayan insanlar mağdur edilmeye devam edildi.
Yasa çıktı çıkmasına da getirdiği sıkıntılar da oluşmaya başladı. 'İlk maaşlar Nisan ayında bayram ikramiyesi ile birlikte hesaplara yatacak' açıklamalarının aslı çıkmadı. Sosyal Güvenlik Kurumlarının tamamında aşırı iş yoğunluğu oluştu. Kimi dilekçe vermek, kimi yapılandırma yapmak, kimileri de borçlanma yapmak için SGK şubelerinin kapılarında uzun kuyruklar oluşturdu. e-devlet üzerinde yapılan başvurular ile birlikte yüzbinlerce evrak kurumlarda birikti. Personel aynı sayıda, fakat iş yükü 10-20 kat arttı. Mesai ile çözme yoluna gidilse de bazı SGK kurum çalışanları bu iş yükü nedeniyle eylem yaptı. Ay'dan ay'a başvurular arttı, Nisan ayında yatacak beklentisi gerçekleşmeyince başvurusunun arkasını arayan insanlar çoğaldı. SGK şubeleri, ALO 170, CİMER yoluyla şikayet ve talep yazıları milyonlara ulaştı. Bu talep ve şikayetlere cevap verme yükü işin bonusu oldu.
Bir dostum kanun çıkmadan bir ay önce başvurduğunu hâlâ maaş bağlanmadığını belirtti. EYT ile ilgisi yok, normal emeklilik şartlarını EYT'lilere göre 7 yıl fazla çalışarak tamamlamış üzerinden iki aydan fazla zaman geçmiş hâlâ maaşı bağlanmamış. Konu ile ilgili şikayetler tarafıma sıkça gelmeye başlayınca bir SGK şubesine gittim. Tanıdık dostum vasıtası ile bir görevliden konu hakkında bilgi aldım. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim kapı da duran çalışandan memuruna kadar hepsini çok gergin gördüm.
Görevliden aldığım bilgiler şöyle;
Çok aşırı iş yükleri var, biriken iş ile mevcut personelin başa çıkması mümkün değil. Telefonla bilgi almak isteyenlerin telefonlarına asla cevap vermeyin diye talimat gelmiş, Alo 170, CİMER ve diğer yollardan cevaplanması için gelen talep ve şikayetlerin sayısı sadece o şubede günde 500 adet. Referansı ve tanıdığı olmayan hiçbir şekilde açıklayıcı bilgi alamıyor. Mevcut personel hiç uyumadan gece gündüz çalışsa 6 aydan fazla iş yükü var. Verilen cevap genelde kalıp cümle "işlemleriniz devam ediyor"...
Tüm bunlardan anlaşılan o ki emeklilik sebebiyle işinden ayrılanlar aylarca maaşsız, geliri olmadan yaşamak zorunda kalacak. Tam da bu yazımı yazarken Çalışma Bakanı Vedat Bilgin bir kanalda sorulan sorulara cevap verirken konu ile ilgili "kimse merak etmesin herkes maaşlarını birikmiş olarak alacak" dedi. İyi de 'Sayın Bakan, insanlar aylarca ne yiyecek, faturalarını nasıl yatıracak, market ve pazar ihtiyacını nasıl giderecek' diye soramadı spikerlerden biri!
Birçok konuda olduğu gibi EYT konusu da ne açıklandığı gibi oldu ne de amacına ulaştı. Baz alınan tarihten bir kaç gün, birkaç ay, birkaç yıl sonra iş hayatına başlayanlardan büyük tepki var. Yasayı çıkarırken oy toplarız düşüncesinin yerini tepki olarak geri döndüğü, sokaklar ve meydanlarda belirgin olarak hissediliyor..