Eymür'den Apo - Çevik Bir olayı

MİT eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün açıklamaları bir süre önce gündeme geldi.. Sonra yoğun gündem, Eymür’ün söylediklerinin üstünden geçti.. Oysa çok önemli iddialar ortaya atılmıştı..
Mehmet Eymür ilk defa konuşmuyor, zaman zaman yaptığı açıklamalarla ilginç ip uçları veriyor.. Ama hep o sözler orada kalıyor...
Bu önemli istihbaratçının, Abdullah Öcalan’ın yakalanması için teşebbüsleri biliniyor.. Bu konuda söylediklerinden bir derleme yaptık.. Bakın ortalığa nasıl bilgiler çıktı... Eymür’ün önce, dönemin kudretli generali Çevik Bir için söylediği şu sözlerin altını çizmek lazım;
“Vallahi bir kere hiyerarşiye uygun olmayan şeyler vardı. (28 Şubat dönemi genelkurmayını söylüyor.) Şunu söyleyeyim. Siz bugüne kadar Genelkurmay Başkanı konuşurken İkinci Başkan’ın, elini tutup ‘Efendim müsaade ederseniz’ diye lafa karıştığını gördünüz mü? O dönemde teamül dışı birtakım şeyler oluyordu. Ama bu beni ilgilendiren bir şey değil. Neticede Genelkurmay’ın iç yapısıyla ilgili bir şey...”
Eymür bu sözleri ile “28 Şubat portresi” çiziyor ve..
Devamında o çok çarpıcı ifadeyi kullanıyor..
“Ben kendi çalışmalarımla ilgili engellerle karşılaştım. Müşahhas olaylar dışında ’Şu yaptı, bu yaptı’ demek istemiyorum. Suriye’de Apo’ya yönelik operasyon sürerken yapılan telefon görüşmesi müşahhas bir olaydır. MİT’in üst kademelerinde münakaşalara neden olmuş bir konudur bu. Tabii Sayın Müsteşar da bu konuyu biliyordu ama bir uyarı olup olmadığını bilmiyorum. Olmuş olsa da çok büyük bir faydası olmadığını biliyorum.”
Yani diyor ki; “Apo’yu kapacakken Genelkurmay’dan bir generalin Suriye’ye ettiği telefon, operasyonun içine etti!..”

General Çetin?!.
Eymür bu konuyu şöyle anlatıyor..
“O zamanki İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner bu telefonu açan kişidir. Odasında Genelkurmay Başkanı’nın yerine Genelkurmay İkinci Başkanı’nın resmi vardı. Zaten onlar bir ekipti ve aşağı yukarı bir çoklarınca da biliniyordu bu...”
Odasının başköşesine Çevik Bir resmi asan generalin telefonu mu kurtardı Apo’yu, durum bu mu?!.
Eymür’ün operasyonuna “inen darbe” bu kadar değil!.. Bir de “patlayıcılar” konusu var..
Onu da şöyle anlatıyor..
“Biz o dönemde Gölcük’te bir patlayıcı aldık Kontrterör Merkezi olarak. Genelkurmay’ın tasdikiyle verilen bir malzemeydi. Maalesef bir müddet sonra gazetelere çıktı bu. Tatsız bir olaydı ve devletin bir kurumunu hedef gösteren bir maksat taşıyordu bence. Biz bu C-4’leri Apo operasyonunda kullandık. Özel Birlikler’den seçilen elemanlar gelmişti Apo operasyonu için. Bunları pat diye zamansız bir anda geri çektiler. O zaman çok söyledim ben. Müsteşar devreye girdi. Ben Genelkurmay’a gittim. Çevik Paşa’yı aradım ama telefonlarıma çıkmadı. Gittim bu İstihbarat Başkanı’yla görüştüm. Dedim ki, ’Bu kadar önemli bir zamanda bunları niye alıyorsunuz? Bizim işimizi aksatır bu.’Yalvardık ’Bunları geri verin’dedik. ’Efendim işte bunların kurs dönemi geldi onun için çekiyoruz’dedi. Biz de geri döndük. Oysa ki bu Genelkurmay’la müşterek yapılan bir operasyondu.”

Olayı hatırlayalım...
Bu ayın başında bu köşede yazdığımız yazıda anlatmıştık, tekrarlayalım..
28 Şubat Generali Çevik Bir’e Savcılık tarafından “Abdullah Öcalan” soruları yöneltildiği belirtiliyor!..
Şöyle bir olaydan bahsediliyor...
Apo, Suriye’de bulunduğu sırada, Türk güvenlik makamlarının operasyonu ile kıskıvrak ele geçirilecekti. Bu konuda kapsamlı operasyon planları yapılmıştı. Apo bu operasyonlardan kıl payı kurtulmuştu ve...
Bu “kurtuluşu” operasyon konusunda “haberdar” edilmesine borçluydu. Üstelik, operasyonlar Apo’ya, Türk Devleti içerisinden bazı önemli görevlilerce ve politik rekabet-çekişmeler nedeniyle verilmişti!.. Mehmet Eymür’ün 17 Haziran 2008’de verdiği ifadeye göre 1994 yılından itibaren Suriye’nin başkenti Şam’da ikamet ettiği öğrenilen Öcalan’ın öldürülmesi için MİT bünyesinde suikast planları hazırlanıyor. Suikast hazırlıkları için özel birliklere eğitim veriliyor. Ancak, planların tamamı sonuçsuz kalıyor. Eymür, suikast planlarının başarısız olmasına içeriden yapılan müdahalelerin neden olduğunu ileri sürüyor. Bu engellemelerin, dış servislerin etkisinde olan bazı görevlilerce yapıldığı kanaatini taşıdığını söylüyor.
Sözün özü, Apo işi hâlâ büyük bir meçhuldür!..

Yazarın Diğer Yazıları