Ey "Yenikapı ruhu" geldiysen 3 kere vur!
Şu "Yenikapı ruhu" neydi?
Başbakan'ın, önceki gün "gazetelerin Ankara temsilcileriyle" yaptığı toplantıdaki tarifine göre, "birlik"ti, "beraberlik"ti.
Cumhurbaşkanı'nın çok sık tekrarladığı şekliyle, -15 Temmuz 2016'dan sonra kavramların efendisi mertebesine ulaşan- "millî irade"ydi.
Bütün esprisi milleti oluşturan fertlerin siyasi tercihlerine, ideolojik kimliklerine, yaşam tarzlarına, inançlarına göre ayırt edilmeksizin, "öteki"siz, bu ülkede yaşayan ve vatanına, milletine, devletine karşı ihanet içinde olmayan her bir vatandaşın kendisini eşit şekilde bulacağı bir ortaklığı sembolize etmesiydi;
Millet olma halini.
İçinde Sabah abonesi de olabilirdi, Sözcü müdavimi de... Star okuru da bulunabilirdi, Yeniçağ'ı hatmedeni de... Yeni Akit'çiyi de kapsayabilirdi, Cumhuriyet'çiyi de...
Güne Müge Anlı'yla başlayıp, Esra Erol'la devam eden umutsuz ev hanımları da vardı içinde, "ben sadece belgesel izliyorum abi"ciler de...
"Benim başörtülü bacım" da, "Kadıköy vapurundan inenler" de!
Topçu da, popçu da...
Velhasıl iktidardan taraf olana da muhalefet mensubu da...
***
Başbakan, işte bu ruhun incindiğini, hatta CHP Genel Başkanı tarafından incitildiğini söylemiş ya o toplantıda, "gazetelerin Ankara Temsilcileri"ne...
Keşke, "ey ruh geldiysen üç kere masaya vur" deseydi, diyebilseydi oraya "seçilmiş" meslektaşlarımızdan biri...
Belki, dün köşelerinde okuyabildiğim kadarıyla hiçbirinin sormaya, sorgulamaya cesaret edemediği o "çelişki"yi, mezarında her gün yeniden ters döndürülen o "ruh" söylerdi;
"Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu kardeş" derdi;
- Sen, ben, bizim oğlanla mı anıyorsunuz 'Yenikapı Ruhu'nu? Bizatihi bu ayrımcılık, bu "kendinden olanı" kayırmacılık, bu çifte standart, bu ambargo, incitmeyi geçtim, böğrüne hançer saplamak olmuyor mu?
- Sözcü'nün patronuyla problemin olabilir; bu sana o gazetenin okuru olan on binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını "millet"ten dışlama hakkı mı verir?
- Yeniçağ'ın muhalefeti işine gelmeyebilir; bu sana gazetenin on binlerce vatansever, milliyetperver okurunu "millet"ten saymama yetkisi mi verir?
***
Hoşaf...
Hanım ablamız "organik hoşaf" yapma ve pazarlama projesi yerine, verimli tarım arazileri yol, köprü, AVM, otel, toplu konut, vakıf üniversitesi, havaalanı inşaatlarına tahsis edilen, bağları, bahçeleri, meraları, dereleri, yaylaları talan edilen bir ülkede, inorganik ortamda, hoşafını yapabilecek organik meyve yetiştirme projesini geliştirmiş olsaydı, hıh işte o zaman olurdu!
***
Samsun'da bir ayıp daha
Konyasporlulardan sitem geldi:
"Bu pankartın da stada alınmadığından dem vursaydınız keşke..."
Bir grup Konyaspor taraftarının "Bir daha gel, gel Samsun'dan" yazılı, iki yanında Atatürk portresi ve Türk bayrağı olan pankartı da sokulmamış stada Samsun'da...
Mesele hangi takımın taraftarının pankartının sokulup sokulmadığı değil zaten;
Mesele birilerinin Atatürk'ü yasaklarken sustalılara geçit vermekte mahsur görmemesi...
Daha büyük mesele, kimsenin bu "birileri"ne hesap sormaya cesaret edememesi...
Lafta hukuk devleti.
***
İnsan o bebeklerden utanır
Yaşını doldurmamış bebeklerin gerekli ilaçları temin edemedikleri için can verdikleri bir ülkede, "hatırlayın o günleri, ilaç alamıyorduk ilaç, şimdi öyle mi" diye propaganda yapmak, tek kelimeyle ayıptır!
***
GÜNÜN SORUSU
Mevzu bahis ByLock olunca pazarda domates-biber satan köylü teyzeye kadar uzanan FETÖ gözaltıları, bizatihi AKP Milletvekili Şamil Tayyar'ın "FETÖ'cüdür. Karısı FETÖ'cü ablaların lideridir... Her ikisinin telefonunda ByLock bulunmuştur..." dediği TRT eski Genel Müdürü/Samsun Valisi'nin semtine uğramıyor...
Yanlış anlaşılmasın, kimse hakkında "tut, tut, tut"çuluk yapıyor değilim; bir tek kişi için bile "adalet" sınırlarının ihlal edilmemesini dilerim. Sadece sormadan edemedim:
Düne kadar FETÖ'nün en üst düzey temsilcilerinden sayılan Hüseyin Gülerce'nin tanıklığına bile güvenen iktidar, kendi milletvekiline güvenmiyor mu ki yok sayıyor açık ihbar niteliğindeki iddialarını?