Ey Somalılar, bölücü örgütlerin oyununa gelmeyin!
Başbakan, 27 Mayıs 2014 tarihinde, TBMM’deki grup toplantısında konuşuyor:
“Ben buradan Soma’daki maden işçilerine sesleniyorum. Bu CHP’nin, bu bölücü terör örgütü yandaşlarının, legal ya da illegal örgütlerin oyununa gelmeyin. Sizi bunlar yalnız bırakırlar.”
Evet, Soma’daki maden işçileri bölücü örgütlerin oyunlarına gelip eylem yapmamalıdırlar. İyi de bunları söyleyen Başbakan, bölücü örgütün lideriyle müzakere ederse ne olacak? Devlet görevlilerini müzakere için İmralı’ya gönderirse ne olacak? Başbakana kim, “ey Başbakan, bölücü terör örgütünün lideriyle müzakere yapma” diyecek?
Garabeti görüyor musunuz? Ucube durumun farkında mısınız? Başbakan örgütün lideriyle müzakere ediyor; fakat vatandaşlara örgütün oyununa gelmeyin, diyor.
Garabet devam ediyor. Aynı konuşmada Başbakan şunları söylüyor:
“Diyarbakır Belediyesi önünde, dağa kaçırılan çocukları için şu anda eylem yapan anneleri babaları yürekten selamlıyorum... Ey BDP, HDP siz neredesiniz? Hani zaman zaman gidip anlaşıp alıyorsunuz getiriyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alın gelin bakalım.”
Kaçırılan çocukları terör örgütünün elinden kim kurtarır? Normal bir yönetimle yönetilen ülkelerde güvenlik güçleri kurtarır değil mi? Başbakan kimin kurtarmasını istiyor? BDP ile HDP’nin? Onlar kim? Başbakanın müzakere ettiği örgütün, kendi ifadesiyle “sivil uzantıları”.
Bir örgütle müzakere ediyorsun. Bu arada örgüt, çocukları dağa kaçırıyor. Sen de örgütün sivil uzantılarından çocukları alıp getirmelerini istiyorsun. Nitekim o partilerden birinin başkanı, çocukları kaçırılan annelerle görüşüyor ve çocukların kurtulması için İmralı ile, Kandil ile temas kuracağını söylüyor. Yarın çocuklar getirilince de artık devletlularımız ne kadar övünse yeridir. Şöyle omuzlarını öne doğru kaydırarak seslerinin en gür tonuyla “biiiz...” diye nutuk atmaya başlayabilirler. Öyle ya, bu kadar zillete bu kadar övünmek az bile. Terör örgütünün kaçırdığı vatandaşlarını terör örgütünün uzantılarına getirten bir kahraman dünyanın neresinde görülmüş? Ey yandaş medya! Haydi şak şak, ellerin patlayıncaya kadar şak şak, yaşasın! Kim yaşasın? İmralı, Kandil ve alfabede ne kadar harf varsa onlar: KCK, BDP, HDP... Pardon, onlara diz çöktüren kahramanımız yaşasın!
(Pardon, demeliydim. Neme lazım, Yılmaz Özdil’in başına gelen benim de başıma gelebilir yani. Bu adam, Kandil’e, İmralı’ya ve bilumum harflere yaşasın, dedi, derlerdi vallahi!)
Sahi, bir de ne vardı? Terör örgütüyle görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir, gibi sözler vardı değil mi? Bugün söylediğini yarın değiştirenler, sabah söylediğini akşam unutup aksini söyleyenler...
Türkiye’de yaşayınca insanın aklı karışıyor, kalemi şaşıyor, hafızası dumura uğruyor. Kim, ne zaman, ne söylemiş, bir türlü hatırlamıyor. Bu sebeple ben de anında söylenenleri not ediyorum. Aynı konuşmasında Başbakan şunları da söylemiş:
“Fakat belki de dünyada yalanı bu adam kadar mahir kullanan bir ikinci kişiyi bulamazsınız. Ya bunun eğitimini özel olarak aldı ya da genlerinde var.”
Vallahi anında not ettim ama yine de şaşırdım. Yani “genlerinde var” gibi ırkçı söylemler pek de Başbakana uygun değil. Acaba bu sözleri kim söyledi ve kimin için söyledi?