Ey akl-ı selim her neredeysen çık ortaya!
Muaviye taraftarlarının Kur'ân âyetlerini mızraklarının ucuna takmalarından sonra hakem talebine rıza gösteren Hz. Ali'nin bu rızası taraftarları arasında hoşnutsuzluğa sebebiyet vermiş, "Hüküm ancak Allah'ındır" diyerek buna karşı çıkmışlar ve Harura isimli köye çekilmişlerdi. Daha sonra burada kılıçtan geçirilecekler, kadınlarına musallat olunacaktı. İslâm tarihinin 'Harura nesli' tâbiri işte o dönemin tâbiriydi.
Kendisine iletilen "Hüküm ancak Allah'ındır" sözüne Hz. Ali'nin verdiği muhteşem cevap:
"Bâtılın kast edildiği hak söz"dü.
Muaviye taraftarları mızrakların ucuna takılmış Kur'ân âyetleri karşısında Hz. Ali taraftarlarının savaşmayacağını düşünmüşler, bir ölçüde haklı da çıkmışlar, Hz. Ali taraftarlarının önemli bir kısmı savaşmamışlardı. Hakem talebine rıza gösteren Hz. Ali ise kendi taraftarları arasında bile tartışmaya açılmış ve hakeme rıza göstermenin Allah'ın, "İki Müslüman gruptan biri diğerine saldırırsa, saldıranlar Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın" âyetine karşı çıkmak olduğunu söylemişlerdi Hz. Ali'ye, "Hüküm ancak Allah'ındır" diyerek.
Bu savaşlarda yetmiş bin Müslümanın öldüğünü yazıyor tarihler. Savaşan her iki taraf da müslüman…
Hakem…
Günümüzdeki karşılığı millet, yani millî irâde…
Cumhurbaşkanı'nın ve iktidarın dilinden düşürmediği kavram: Millî irâde.
Millete gitmekten niye korkuyorsunuz?
Cumhurbaşkanı'nın ve iktidarın anayasa değişikleri, haydi daha net ifade edelim Cumhurbaşkanlığı Sistemi adı altında Başkanlık sistemine geçişle ilgili muhalefete yönelik sıkça sorduğu soru.
Aylardır bu soruyla ve bu kavramlarla yatıp kalkıyoruz.
Nihâyetinde TBMM kararıyla millete yani millî iradeye müracaat edilecek, yani milletin reyine. Anayasa değişiklikleri millî âdenin tecelli edeceği sandıktan milletin oylarıyla çıkacak, evet ya da hayır olarak.
İktidar yine durumu izah etmeye düşmandan başlıyor her zamanki gibi.
FETÖ ve PKK hayır diyor, öyleyse biz evet diyeceğiz.
Peki neden anayasa değişiklik maddelerini anlatarak evet oyu istemiyor iktidar da düşmandan yola çıkarak evet'e zorluyor seçmeni, yani millî iradeyi?
Bunu yaparken mızrakların ucuna Kurân âyetleri takarcasına "16 Nisan referandumuyla ilgili Hadis var" diyecek kadar din alet ediliyor ve manipüle ediliyor seçmen, yani millî irade? Neden, camilerde evet propagandası yapılıyor ve cami siyasete alet ediliyor?
Bu metodun ne kadar tehlikeli bölünmelere yola açacağı kestirilemiyor mu?
Evet çıkarsa cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında başkanlık sistemine geçecek Türkiye, Hayır çıkarsa parlamenter sisteme kaldığı yerden devam edilecek, bunu bir savaşa dönüştürmenin Türkiye'ye hayrı dokunmayacağını görmek bu kadar mı zor?
Kahvehanelerin 'Demokratların kahvesi, CHP'lilerin kahvesi' olarak ayrıldığı günler o kadar da uzağımızda değilken, yeni bölünmelere yol açmanın ne gereği var?
Siyaseti dinî değerler üzerinden tartışmanın ne denli bir risk taşıdığını görmek için Ortadoğu'ya yalnızca bir göz atmak, yan gözle bakmak bile kâfi gelecekken, hele hele siyaseti dinî değerler üzerinden oylatmanın riskinin ve neticesinin hesaplanması o kadar mı zor?
Mızrakların ucundaki âyetlerin bedelini bin beş yüz yıldan fazla zamandır ödeyen bir İslam Tarihine yeni sayfalar eklemenin bedeli ve mesuliyeti ağır olur.
Ey akl-ı selim her neredeysen çık ortaya!