Evrenimizin keşfedilmeyi bekleyen sırlarının izinde

Evrenimizin keşfedilmeyi bekleyen sırlarının izinde

Birçok bilimsel deneyde ve televizyon programında psikokinetik yeteneklerini sergileyip bu konuda yurtdışında en saygın kurumlarda eğitim almış olan Selim Önengüt, “Serebro” adlı kitabıyla insanoğluna yeni ufuklar açmaya gayret ediyor

Telepati ve psikokinezi konusunda Türkiye’deki en donanımlı otoritelerin başında gelen Selim Önengüt, “Serebro” da sinir sistemi ve beynin genel bir tanıtımından başlanarak hafıza teknikleri, hafızayı güçlendirme, kişilik analizi, kişilik okuma teknikleri anlatılarak beyni ve hafızayı güçlendirecek çok önemli ipuçları veriyor. Sonrasında bu tekniklerin telepatik ve psikokinetik kullanımları ile ilgili bilgiler paylaşılıyor. “Bu kitabın yazılmasındaki amaç, sizleri bir an olsun gündelik işlerinizden ve yoğun temponuzdan uzaklaştırarak önünüzdeki sonsuzluğu açmaktır” diyen Selim Önengüt, şöyle devam ediyor:

Sonsuzluğu görmek için perspektifinizi açık tutmanız yararınıza olacaktır. Sizi bir zaman makinesi aracılığıyla Orta Çağ’da bir zaman dilimine yollayabilseydik ve o devirde yaşayan insanlara: “Ben gelecekten geliyorum, bizler göklerde uçak denilen bir vasıtayla uçabilmeyi başardık” deseydiniz, o insanların çoğu size ya deli, ya da cadı gözüyle bakardı. Tabii ki bunun nedeni o zaman dilimindeki insanların perspektiflerinin yeteri kadar açık olmaması olurdu. Dolayısıyla her zaman ileri görüşlü ve acaba sorusunu sorabilen bir yapıda olmak, bizlere çok şey katacaktır.Tıpkı bilim gibi. Bilim de sürekli ilerleyen ve yeni keşifler gerçekleştiren bir disiplindir. Bunun en güzel örneği olarak Albert Einstein’ın İzafiyet Teorisi’nin yanlışlığının kanıtlanması verilebilir. Albert Einstein, ışık hızından daha hızlı bir hız kavramının olmadığını öne sürmüştü. Bizler, insan olarak farkında olduğumuz kadarıyla 5 duyuya sahip olsak da, duyularımız mükemmel değildir. Görme yetisi olmayan ama şu anki denizaltıların kullandığından bile daha detaylı bir sonar sistemi olan yarasa, sese bizden çok daha duyarlıdır. Bir yarasa, 3,000 ile 120,000 Hz1 arası sesi algılayabilmektedır. Karıncalar, polarize edilmiş ışık dalgalarını algılayabilmektedirler. Bilimin fizik dalında, Elektromanyetik Radyasyon konusuna baktığınızda, insanın gözle hem algılayabildiği hem de algılayamadığı ışık dalgalarının olduğunu ve ışık dediğimiz şeyin aslında bir Elektromanyetik Radyasyon türü olduğunu görebilirsiniz. Kısacası evrenimizde insanın algılayamayacağı sonsuz özellik mevcuttur. Atom denilen yapıtaşının varlığını hepimiz biliyoruz, peki yeterli ekipman olmadan bu yapıtaşını algılayabiliyor muyuz? Hayır. Dolayısıyla perspektifimiz, limitlerimizi aşmamız için her şeyimizdir. Evrenin keşfedilmeyi bekleyen sayısız sırlarından bazılarına erişmek için birlikte güzel ve ufak bir başlangıç yapmayı temenni ederim. Umarım bu kitaptan alacağınız bilgilerle daha mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürersiniz.

 

Gürer Yayınları

Tel: (0212) 224 16 33