Filistin’deki Yahudileştirme operasyonu tüm hızıyla sürüyor. Doğu Kudüs’te evlerinden çıkarılan onlarca aile zor şartlarda yaşam savaşı veriyor. Çocuklarıyla sokakta kalanların çaresiz bekleyişi devam ediyor.
Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinli ailelerin evleri İsrail’in zoruyla bir bir ellerinden alınıyor. Bu uygulamanın son örneği, Nebil El Kürd ve 13 kişilik ailesi oldu. İleride kurulacak Filistin Devleti’nin başkenti olması öngörülen Doğu Kudüs’ün kalbi Şeyh
Cerrah mahallesinde, El Kürd ailesinin mahkeme kararıyla boşaltılan evine Yahudi yerleşimciler yerleştirildi.
Burası benim...
Yerleşimciler, evde kalan son eşyaları bahçeye atıp içeride tadilata başladı. Önceki gece de yerleşimcilerle birlikte, aşırı dinci Yahudilerden oluşan 50-60 kişilik bir grup, eve gelip, akşam ibadetini evde yaptı. 65 yaşındaki Nebil El Kürd, annesi 85 yaşındaki İmm El Nebil, karısı Meysun (42), çocukları ve torunları şimdi evlerinin bahçesinde kurdukları çadırda, sağa sola atılmış eşyalarının ortasında yaşam savaşı veriyor. Nebil El Kürd, “1956 yılından beri burada yaşıyorum. Bu ev benim” diyerek, şimdi ne yapacağını bilmediğini, gidecek bir yeri de olmadığını söyledi.
El Kürd ailesi, yıllardır devam eden mahkemelerden, uzun süren hukuk mücadelesinden sonuç alamayan Şeyh Cerrahlı 28 aileden biri. Tüm ailelerin ortak savaşı, 1967 yılında, İsrail’in Doğu Kudüs’ü ele geçirmesiyle başladı. Bu aileler, Ürdün ile BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın ortaklaşa verdiği evlerde, 1956’dan bu yana yaşıyorlar. 1967’de İsrail’in işgali ile birlikte, Sefardik Yahudilerin örgütü, buradaki arsaların 1948 yılı öncesinde kendilerine ait olduğunu öne sürerek, dava yoluna gitmişti.
Kalbi zulme daha fazla dayanamadı
Nebil El Kürd, evinin boşaltılması sürecini şöyle anlattı: “Asıl amaç, Doğu Kudüs’ün Yahudileştirilmesidir. Mahkemelere güvenmiyoruz. Geçen ay sonunda ulaşan mahkeme kararında, üstte evin boşaltılıp anahtarının mahkemeye verilmesi yazılı iken, alt tarafında daha küçücük yazılı hükümde, anahtarın yerleşimcilere verileceği yazıyor. Buna karşı da temyize gittik. Yanlışlık olmuş dediler. 29 Kasım’da yerleşimciler anahtarı alıp eve girmişler. Ben evde yoktum o sırada. Eşyalarımızı dışarı atmışlar. Annem o sırada ufak bir kalp spazmı geçirdi. Avukatımız mahkemeye itiraz etti, ama en son 2 Aralık’ta mahkeme, bizim başvurumuzu reddetti.”
Bu nasıl adalet
Nebil El Kürd, İsrail mahkemelerine öfkesini de şu sözlerle dile getirdi: “Burayı ben inşa ettim. İki kez belediyeye ruhsat için başvurduk. İki başvurumuz da reddedildi. Ruhsatsız diye evimi 9 yıl kapalı tuttular, 100 bin şekel (yaklaşık 27 bin dolar) ceza kestiler. Ödedim. Madem bu kadar ceza ödedim, niye mahkemelerde sürünüyorum. Madem ev ruhsatsız, o halde yerleşimciler girip nasıl oturabiliyor. Bu nasıl adalet. İsrail’in uyguladığı zulmün durdurulmasını istiyoruz.”