Evine 'Tanrı Misafiri'olduğu hanım ile 9. evliliğini yaptı...
Taşoz Adası’nın tanınmış ailesinden Tepedelenlioğullarının evladı Nizamettin Nazif, hukuk eğitimi görmüş ayrıca ticaret okullarında da ders vererek bu yönden de isim yapmıştı. Gazeteciliği dışında tarihi romanlarıyla da ünlü olmuş, filme de alınan “Kara Davut” romanı ile ardından gelen “Deli Deryalı” ve “Karlı Dağlar” adlı romanları kitapları yok satar haline gelmişti...
Kitapları bulunamaz olan Nizamettin Nazif’i de çoğu zaman ortalıkta bulmak mümkün olmazdı. Basınımızın evlenme rekortmeni olarak da tarihe geçen Nizamettin Nazif kitaplarından ve gazetecilikten kazandığı bol parayı arkadaşlarıyla yaptığı içkili eğlence alemlerinde harcamaya bayılırdı. Parasız kalınca da evlenip boşandığı eski karısının yanına giderek aylarca onun misafiri olmaya alışmış olan Nizamettin Nazif’in en yakın arkadaşları da ona “Deli Nizam” adını yakıştırmışlardı.
Genellikle de Yeşilköy’de içkisini içer, masadan kalkamaz hale gelir, arkadaşlarının kendisini “Tren kalkıyor” diyerek dürtmelerine de aldırmaz, masasında uyuklar kalırmış. Arkadaşları, garsonlar kepenkleri indirmeye başlayınca, kollarından tutup, kapının önüne veya parka bırakırlarmış. Sabaha karşı soğuk ve ayazdan kendine gelen ünlü başyazar, kendini anında toparlar, bulunduğu semtin en gösterişli evlerinden birinin kapısını çalar, kendisini tanıtır ve sonra da “Ben Tanrı misafiriyim, treni kaçırdım, arkadaşlar da beni bırakıp getmişler!” der ve kendisine açılan odada yatar ertesi sabah kalkıp giderken de ev sahipleri karı-koca ise kartını bırakır ve “Sizleri bu gece Sirkeci de Ştayburg Lokantası’nda saat akşam 8’de ağırlamak isterim” jestini de yapmaktan gere kalmazmış.
Müthiş girişken olan “Deli Nizam” son evliliğini de yine böyle sarhoşken sokak ortasında kalınca yapmıştı. Denizcilik Bankası Neşriyat Müdürlüğü’nde görevli olan son eşi Şaziye Hanım, Nizamettin Nazif’le nasıl evlendiklerini bana bizzat şöyle anlatmıştı:
-Yeşilköy Hat boyunda annemle birlikte oturuyorum. Annemin kulakları çok ağır işitir. Sabaha karşı kapı zilinin sürekli çalındığını duyunca dehşete kapıldım... Yangın mı var, yoksa kız kardeşime bir şey mi oldu?... diye bir heyecanla kapıyı açtım. Karşımda dev gibi, başında şık fötr şapkası olan bir adam, ayağını kapının arasına sıkıştırdı ve özürle birlikte, ama ağzı alkol kokuyordu, “Tanrı misafiriyim, treni kaçırdım, sizde misafir kalabilirmiyim!...” diyerek elime kartını tutuşturdu... Şaşırmıştım, baktım kartında ’gazeteci’ yazıyor... İsmini okuyamadım telaştan, hemen buyur ettim, yatacak yer gösterdim... Annem uykuda, olanın bitenin farkında değildi. Sonra kartına bakınca tanıdım, zira ismini duymuştum. Ara sıra da İkdam gazetesinde başyazısını görüyordum.
Sabah erkenden işime gideceğim ama evimize ‘Tanrı misafiri’olarak geldiğini söyleyen beyefendi de bir hareket yok... Usulca odasının kapısını kapıyı tıklattım ve nezaketen de, “Kahvaltınızı hazırlayayım mı?” diye sorduğumda hemen kapıya geldi, geciktiği için özür diledi.
Ben de işime gideceğimi söyleyince, nerede çalıştığımı sordu. İşimi söyleyince, kapıyı sonuna kadar açtı ve “Siz, Genel Müdür Yusuf Ziya Öniş’in yanında mı çalışıyorsunuz!.” deyip yanıma geldi... “Bu gün benim için bir gün izin yapacaksınız, şimdi Genel Müdürünüze telefon ederim” dedi. O anda adama karşı bir elektriklenme hissettim, müthiş etkileyici idi ve ben o gün işe gitmeyip evde kaldım. Dostluğumuz ilerledi, o da dulmuş, hem de 8 kez evlenip boşanmış... 9. evliliğini benimle yaptı...
Şaziye Hanım evine aldığı “Tanrı misafiri” Nizamettin nazif’in 9.eşi olmuş ama o da dayanamamış...
1901 Doğumlu Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu, 25 Mayıs 1970-yılında vefat ettiğinden, evlenmek üzere olduğu 10. eş adayının üzüntüsü çok
büyüktü...
Milli Mücadele’nin gazetesi
Atatürk’ün henüz Mustafa Kemal olarak tanındığı yıllarda Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele harekâtına katılan ve çıkardığı 500 adetlik “Hakimiyeti Milliye” gazetesinde yazı yazdıran ve gazetenin 200 adedini İstanbul’a elden gönderen Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu, o kadar ünlü oldu ki, her milliyetçi onun gazetesini almak için adeta peşinden koşar olmuştu. Mustafa Kemal Paşa haftada iki gün çıkan gazeteye yazı yazar, Nizamettin Nazif de gazetesini önemli kişilere, o dönemin büyük parası ile 25-50 kuruştan satar, süksesini de düşünerek İstanbul’daki milliyetçileri ihmal etmezdi.