Evet de, hayır da vebâldir!...

Anayasa’yı değiştireceklermiş! Pislenen sakalı kesmeyip yol olmasına izin veren ve “Sakalım var sözüm geçer!” yanılgısına düşen laik sakallılarımızı; “Kılcal damarlara sirâyet edinceye kadar her yol mûbah...” fetvâlı sinekkaydı tıraşlı sakalsızlarımız, okyanus ötesinden verdikleri taktik ve destekle yeniyorlar galiba! Gerçekten Anayasa’nın değiştirilecek kaç maddesi kaldı ki? Elden ele, dilden dile, hatta piyasaya düşmedi mi? Anası zâten gitmişti! Onar yıllık periyotlarla yapılan darbe ve muhtıralarla, geriye yasa kalmıştı; yasayı da gece yarıları kevgire çevirmişlerdi!
Hey! Cumhûriyetçiler! Hey! Atatürk’ten nemâlanan, Atatürkçüler! Hey! “Demokrasi amaç değil araçtır. Demokrasi, gereken durakta inilecek tramvaydır” diyerek Atatürk’ün demokrasisini insafsızca kullanan intikamcıları, 2. Cumhûriyetçileri sadece seyretmekle de kalmayıp demokratlıklarını ispat için yasaklarını kaldıran Atatürk’ün vârisleri heeeey!
1960’tan beri, yanlışlar yaptığınızı veya size miras kalan yanlışları artık kabûl edin! Zarârın neresinden dönülürse kârdır! Elli yıldır; Amerikancı İslâmcıları, Yeniden Millî Mücâdele Hareketi’nin renksizlerini, Komünizmle Mücadele Derneklerini, İslâm adına 21.yy. Haçlısı’nın baş silahtarı ABD’ye destekçi ve duacıları görmezden geldiğinizi veya yıllardır mazlûm rolüne yatarak diş bileyen asrın zâlimlerini, sizin semirttiğinizi artık kabûl edin!
Kabûl edin! İtirâf edin! Milletten samîmiyetle özür dileyin ve artık köylerinden, kasabalarından, kentlere göçe zorlanmış, sayıları kırk milyona varan akışkan nüfûsun içine inin artık! Metropol diye iftira ettiğimiz, büyük köy-kentlerimizin etrafını, tahammül edilmez bir şekilde sarmış, adına demokrat maskelilerimizin varoş dediği, nüfûsun içine inin artık!
Türkiye’nin bu manzarası hoşsa, güzelse de; bu manzara hoş değil, güzel değilse de sizin eseriniz! Elli yıldır dîni malzeme kullanan ve ustalaşmış “Yeniden Millî Mücâdeleciler”den, dîni kullanmak üzere asla alamazsınız ve millet artık yeni bir dîn simsarına da tahammül edemez!
Elli yıldır sinsice gelenleri, meşrûlaştırıyorsunuz! Artık darbe marbe yok! Anayasa’yı, Cumhûriyeti sivilleştirmek iddiasıyla, açıkça bir faşizme gidiliyor görmüyor musunuz? Engel olarak Yüksek Yargı ve TSK’nın görüldüğünü; yıllarca askere darbe yaptıran gizli gücün, şimdi siviller eliyle askeri zavallılaştırdığını; sıranın Yüksek Yargı’ya geldiğini, bunu da referandumla sağlamak istediklerini görmüyor musunuz?
Kan gölü İslâm dünyâsından, yangın yeri yakın komşularımızda tezgâhlanan oyunlardan bizim payımıza neyin düştüğünü fark edemiyor musunuz? Bu kadar ferâsetsiz, bu kadar aymaz olabilir misiniz gerçekten?
Bu memleketin milletperver-vatanperver ülkücüleri ve halkçı-vatansever devrimcilerinin bilinerek siyâset dışına itildiğini ne zaman göreceksiniz? Vatanperver ve milliyetperverlerin olmadığı bir toplumdan millet olur mu? Millet olmayan halkların, idealsiz gürûhun devleti kalır mı? “Refah’ın gelişi kanlı mı olacak, kansız mı?” diye konuşulurken, seyredenlerin ferâsetinden bahsedilebilir mi?
Artık belli! Millet kesinlikle, 1960 öncesinin çift kutuplu haline mecbûr ediliyor! Referandumla ikiye bölüneceğiz! Bu referanduma “evet” diyenler de, “hayır” diyenler de vebale girecekler farkında değil misiniz? Bu kadar ehven-i şerre mecbûriyetin bir izahı olmamalı mı?
Sür’atle hem de hayatî âciliyetle milliyetçilerin / ülkücülerin ve vatanperverlikte ülkücülerle müşterekleri olan devrimcilerin siyâset sahnesine çıkarılmaları lâzım! Ülkücü ve Devrimciler siyâsete girmeden; bu takıyyecilerle, bu çok yüzlü renksizlerle, bu işbirlikçi BOP’çularla, bu İslâm adıyla hareket edip Haçlı’ya destek veren Atatürk intikamcılarıyla siz baş edemediniz, edemezsiniz!
Savaş; ikbâl kaybetmekten korkmayanlarla, ölüme gülerek gidebilen îmanlı yüreklerle kazanılır! İşi ehillere, emâneti sahiplerine teslîm edin. Yeniden sağcılık-solculuk kolaycılığına düşmeyin; millete de cumhuriyete de yazıktır!
“Evet” de, “Hayır” da vebâl ama ehven-i şerri redd için milyon kere hayır!

Yazarın Diğer Yazıları