Son zamanlarda hayır oylarının "Kandil, PKK, FETÖ'yle beraber" olacağı söylenebiliyor!
12 Eylül'e bakışta yahut çözüm sürecinde veya 2010 referandumunda kim kiminle beraberdi?!
Hayır oylarını böyle "terörle beraber" diye gösterince, evet oyları da her sorunu çözecek sihirli değnek oluveriyor:
Terörü bitirecek, ekonomiyi hızlandıracak, Türkiye'yi uçuracak falan... Son olarak Sayın Başbakan Yıldırım "Evet çıkacak, terör bitecek" diye konuştu.
Fakat şimdiye kadar terörün bitirilmesine Başbakanlık kurumu ve Bakanlar Kurulu mu engel oldu?!
Böyle soruyorum, çünkü yeni sistemde Başbakanlık kurumu ve Bakanlar Kurulu kaldırılıyor, yetkiler "tek kişide" toplanıyor. Bu değil de yeni sistemde "hızlı kararlar alınacak" da o sayede mi terör bitecek? Fakat Cumhurbaşkanı hangi talimatı verdi de Bakanlar Kurulu savsakladı? Hatta Bakanlar Kurulu toplanmadan bile gerektiğinde elektronik imza ile karar yazılmıyor mu?
Terörü bitirmek için hangi yetki istendi de Meclis vermedi?
Aksine, hükümet birçok olağan konuda bile Meclis'i devre dışı bırakarak OHAL kararnameleriyle düzenlemeler yapıyor. Terörün bitirilemeyişinin sebebi sistem değildir...
Taha Akyol Hürriyet
***
AKP-MHP ittifakında "milliyetçilik" çatlağı
--------
Bir hükümet yetkilisine göre referandum sürecinde, MHP ile iş birliği konusunda iki sıkıntılı durum var.
İlki, MHP'nin kendi iç meseleleri yüzünden sürecin arkasında bir bütün olarak duramaması. Öyle ki referandum süreci, MHP'de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra azalan yönetim muhalefet kutuplaşmasını yeniden belirgin hale getirdi. MHP tabanından gelen 'evet' desteği de AK Parti'nin beklentilerini tam karşılamamış. AK Parti yönetim kurullarına sunulan son araştırmalarda, AK Parti kanadındaki kararsızların 'evet'e dönmeye başladığı, ancak MHP'deki durumun aynı olmadığı anlatılıyormuş.
İkincisi, AK Parti ile MHP politikaları arasındaki temel farkların belirginleşmesi. MHP ile ortak miting değil ama ortak söylem konusunda işbirliği yapacaklarını anlatan Başbakan Binali Yıldırım'ın Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Lideri Mesud Barzani'nin ziyaretinde ortaya çıkan 'bayrak' tartışmasıyla ilgili duruşu, MHP Lideri Bahçeli'nin tepkisi ile yan yana getirildiğinde bu fark net bir şekilde görülüyor. Bahçeli'nin bayrak meselesi üzerinden başlattığı tartışma AK Parti tabanında beklenenden fazla olumsuz etki yaratmış. Bunda, AK Parti tabanında, özellikle de genç kesimde son zamanlarda MHP söylemlerinin, sembollerinin ve milliyetçiliğin yoğun olarak kullanılması etkili olmuş
Deniz Zeyrek Hürriyet
***
Hangi DAEŞ'li!
----------
Başbakan dün hayır diyenler listesini uzattı..
Ekleme yaptı..
CHP, HDP, FETÖ, PKK hayır diyor sıralamasına DAEŞ'i de ekledi..
DAEŞ de hayır diyor dedi..
***
DAEŞ dediği IŞİD..
IŞİD denilen örgüt kimlerden oluşuyor?
IŞİD denilince akla kim geliyor..
Suriyeli Sünni Araplar..
Iraklı Sünni Araplar..
Mısır vatandaşı Araplar, Libya vatandaşı Araplar..
Afgan, Çeçen, Pakistanlı, Endonezyalı, Fransız, Belçikalı, Alman, Malezyalı..
Listeyi uzat gitsin..
Hayır diyen hangi IŞİD'li hangi memleketin vatandaşı..
(...)
Herhalde bi açıklık getirilir..
***
Bu arada yeri gelmişken sormak isterim..
Hayır cephesi sayılırken Saadet Partisi neden listeye katılmıyor?
Mehmet Tezkan Milliyet
***
Alman mallarına bağımlılık
nedeni de parlamenter sistem zahir!..
---------
Almanya'nın, toplantı izinlerini iptal etmesine tepkiler büyüyor. (Hollanda ve Avusturya da Almanya'nın izinde.) Bakan Nurettin Canikli, Almanya'nın, FETÖ'ye ve PKK'ya destek verdiğini, canlı yayında açıkladı.
(...) Konum, hükümetin, Almanya'nın teröre olan desteğini yeni mi anladı sorusu...
Neden soruyorum bu soruyu: Ekonomi Bakanlığı'nın veya Türkiye İstatistik Kurumu'nun internet sitesine girip, son 15 yılın ithalat ve ihracat rakamlarına lütfen bir göz atın. Almanya, Türkiye'nin en fazla dış ticarette bulunduğu ülkelerin başında yer alıyor. 2016'da en fazla ithalat yaptığımız ikinci ülke... 21.4 milyar dolarlık mal alarak, teröristlere destek veriyor dediğimiz ülkeye para kazandırmışız.
Bırakın özel kesimi bir yana; bizzat kamu kesimi ve hatta bakanlar, Başbakan ve dahi Sayın Cumhurbaşkanımız, Alman mallarını kullanıyor, Alman malı otomobillere biniyor. Üstelik o Alman malı otomobiller, milletin vergileriyle finanse ediliyor.
(...)
Bu yaşananlar ilk değil. Zira devletler rekabet halindedir ve öne geçmek için çeşitli insanlık dışı yollara dahi başvurabiliyorlar. Mesele içimizdeki hainleri besleyenlere, bizim ne kadar yaptırım uygulayabilecek gücümüzün olup olmadığıdır! Bu işler de öyle boş lafla, kısa dönemli ve popülist politikalarla ya da hamasetle olmaz. Almanya dediğiniz ülke, cari açıkta fazla rekorları kırıyor. Sadece otomobil ihracatından, 2015 yılında 153 milyar dolar kazanmış. Bu rakam bizim toplam ihracatımızdan fazla!
Yeri gelmişken soralım; sonuna kadar desteklediğim bir yerli otomobil projemiz vardı. Ne oldu sahi?
(...) Gerçekler bu kadar ortadayken, Türkiye'nin yapması gereken nedir? Tüm erklerin, tek elde toplandığı, garip bir başkanlık sistemine geçmek midir cevap? Allah aşkına cevap verin; Türkiye'de büyük sanayi hamleleri yapılmak istendi de, ihracatımızı artıracak katma değeri yüksek mallar üretilecekti de, parlamenter sistem mi engel oldu?
Ayşe Sucu Sözcü
***
Şok iddia:
-----
İdamı geleceğe yönelik kullanmak istiyorlar
------
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz dinci faşist kalkışmasından bu yana idamdan söz ediyor. (...) AKP'ye oy verenler idam cezasının gelmesi halinde başka terör örgütü lideri Abdullah Öcalan olmak üzere 15 Temmuz dinci faşist darbesine kalkışanların idam edileceğini sanıyor.
Hukukta geriye işleme olmayacağı için idam geri gelse bile uygulanması mümkün değil.(...) Anladığım kadarıyla zaten Erdoğan da idam cezasının geriye işletilemeyeceğinin farkında ve zaten asıl amacı ileriye yönelik bir hazırlık. Eğer Erdoğan başkan olursa eline muazzam bir güç geçecek. Bu gücü korumak için idam cezası çok önemli bir faktör. Çıkarılacak kanunlarla terör suçu idam kapsamına alınacak, terör kavramının alanı genişletilecek, iktidara yönelik pek çok eleştiri terör suçuna sokulacak böylelikle toplumu baskı altında tutabilmek için sopa ele alınacaktır. İktidarı eleştirmenin sonunun idama bile gidebileceğini gören muhalefet doğal olarak iyice sinecek ve bir süre sonra da tamamen ortadan kaldırılacaktır. Suriye, Irak, Libya, Mısır gibi ülkeler aynen bu durumdaydı. Demek ki bizim başkanlık sistemimiz de "Türk tipi" değil aslında "Arap tipi" başkanlıktır.
Can Ataklı Korkusuz
***
Aşiretlerin tek adam bağımlılığı
------
İktidarın sesi Sabah Gazetesi yazmış yetmemiş. İktidarın diğer sesi Milliyet Gazetesi'nin sitesi de Sabah'tan alıp duymayan kalmasın diye yayınlamış: 6 milyon seçmeni olan aşiretler, 16 Nisan'daki halk oylamasında "evet" oyu kullanacaklarmış. (...) Tersi olsaydı şaşardık. Aşiret kimliğini aşamamışlar için "tek adama" yani aşiretin reisine bağımlılık esastır. Aşiretlerde demokrasi, kuvvetler ayrılığı yoktur. Bütün kuvvet tek kişide toplanır. Tencere yuvarlanır, kapağını bulur.
Necati Doğru Sözcü