Hani uçuyorduk. Bakkal kredi kartıyla ekmek, pazarcı kibrit kutusu kadar peynir satıldığını söyledi

Hani uçuyorduk. Bakkal kredi kartıyla ekmek, pazarcı kibrit kutusu kadar peynir satıldığını söyledi

Erdoğan 'müjde üstüne müjde' verirken, bir bakkal kredi kartıyla ekmek, kasap 20 liralık kıyma, pazarcı kibrit kutusu kadar peynir satıldığını söyledi.

BirGün''den Asena Tunca''nın haberine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim hamlesi olarak yorumlanan ‘müjdeleri’ halkta karşılığını bulmuyor. 2023’te de 26 bin lirayı bulan yoksulluk sınırının yanından dahi geçemeyen asgari ücretle yaşamaya mahkûm edilen halk alım gücünün düşmesinden, esnaf ise yeni yılın yeni hayal kırıklıklarıyla gelmesinden şikâyetçi.

Erdoğan’ın seçim dönemi yaklaştıkça müjde üstüne müjde açıklamasına karşın ekonomik kriz kıskancında yaşamaya çalışan yurttaşlar, “Bu düzen değişmedikçe yoksulluğa mahkûmuz” diyor. 

"VERESİYE DEFTERİNDEKİ İSİMLERİ DAYANAMAYIP KENDİM SİLİYORUM"

İstanbul Çağlayan’da yıllardır aynı marketi işleten Levent Türkoğlu, “Bu yıl ekonomik olarak en zor geçirdiğimiz dönemdi. Kâr etmekten vazgeçtik, kendi kazancımızdan kısmak durumunda kaldık” ifadelerini kullandı. “Eskiden veresiye defteri tutmazdım, yazdıran da akşam gelir verirdi. Şimdi ben dayanamayıp bazılarını kendim siliyorum” diyen Türkoğlu şöyle konuştu: 

“İnsanlar zor durumda. İki ekmeği kredi kartıyla aldılar az önce. Her gün 6-7 ekmek alan bir ağabeyimiz vardı. İlk kez bu yıl onu 3 ekmek alırken gördüm. Bir yandan faturalar bir yandan maliyetler geçinmemiz mümkün değil. Eskiden böyle değildi. Bu en kötü yıl. İşler gittikçe kötüleşiyor. Toptancı, kira, elektrik faturası derken elimizde bir şey kalmıyor.”

"20 TL’LİK KIYMAYI VERİRKEN UTANIYORUM"

15 yılı aşkın süredir Okmeydanı’nda kasaplık yapan Ali Kurban ise "İşler nasıl gidiyor" sorumuza “Ne gelen var ne giden” yanıtını veriyor. Alım gücünün dibi gördüğünü anlatan Kurban, “Bu dönem hem yurttaşlar hem de bizim için en kötü dönem. Pandemide bile bu kadar kötü olmamıştı. Halk alamıyor, biz satamıyoruz. Üretim maliyetleri düşmedikçe fiyatlar düşmeyecek onu da biliyoruz. Anlayacağınız işler çok kötü. Giderler de ortada” ifadelerini kullandı. Sürecin alanı da satanı da çok zorladığını ve ekonomik krizin herkesi çok kötü etkilediğini kaydeden Kurban, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çoğu zaman 20-30 liralık kıyma istiyorlar ben verirken utanıyorum, onlar isterken utanıyorlar. Avuç içi kadar bir şey geliyor ama ne yapsın yemeğin içinde bir parça tat olsun diye uğraşıyor insanlar. Herkesin kendince haklı olduğu bir düzenin içindeyiz bir şeylerin değişmesi lazım iyiye gidebilmemiz için. Ben bugün memleketime geri dönmeyi düşünüyorum. Burada önümü göremiyorum. Yıllar sonra ilk defa veresiye listesi astık bu dükkâna. Üretime ihtiyacımız var. Üretemediğimiz için bu kadar kötü durumdayız.”

"İNSANLAR KİBRİT KUTUSU KADAR PEYNİR ALIYOR"

20 yıldır Şirinevler’deki şarküteride çalışan Salih Bey de durumu şöyle özetledi: 

“Alım gücünün bu kadar düştüğünü hiç görmemiştim. İş dönüp dolaşıp üretim maliyetlerine dayanıyor. Maliyet çok yüksek olduğundan fiyatlar gittikçe artıyor. İnsanlar kibrit kutusu kadar peynir alıyor. Mümkün olduğunca günlük tüketime göre almaya çalışıyorlar çünkü bir kalıp peynir almanın bir anki ücretini karşılayabilecek güçleri yok. Ama şunu söyleyebilirim ki tüketicinin de satıcının da çok zor dönemden geçtiğini görebiliyoruz."

"GEREKEN CEVABI VERECEĞİZ"

72 yaşındaki emekli Mehmet Y. “Maaşımızı daha yeni 5 bin 500 liraya çekmeye karar verdiler. Bir de buna müjde diyorlar. Evin kirası o kadar zaten emekli nasıl yaşayacak? Doğalgazı açamıyoruz. Ne zaman et yedik hatırlamıyorum bile. Devletin emeklisine reva gördüğü buysa biz de gereken cevabı vereceğiz” dedi. 45 yaşındaki 3 çocuk annesi Ayten Y. ise şöyle anlattı: “Ben ev hanımıyım. Zaman zaman evlere temizliğe gidiyorum. Gururumu bunlar zorlamıyor da markette soğanı, patatesi sayıyla almak ve çocuklara bir şey alacak iken 10 kere düşünmek içimi acıtıyor. Bütçemiz belli, durumumuz belli. Pazara giderken ayaklarım geri geri gidiyor. Doğalgazı kesinlikle açmıyoruz. Nasıl açacağız? Doğalgazı açsak çocuğun okul masrafından kısmak zorunda kalacağız. Türkiye’nin en kötü dönemi. Değişim lazım başka türlü kurtulamayacağız.”

Üniversite öğrencisi Alper B. ise “Üniversiteye başladığımda tantuni 8 liraydı. Şu an 50 lirayı geçiyor. Ben ekonominin ne kadar kötü olduğunu tavuk döner ve tantuni yiyecekken kırk defa düşününce anladım. Burs alıyorum. Burs için zam müjdesi geldi, burs artışların katlarca fazlası zam üzerimize yığıldı. Ne diyeyim, yolun sonundayız” ifadelerini kullandı.

İlgili Haberler