Esma Esad ikna olur mu?..
Aha!.. Buradan başlıyorum...
ABD'ye heyet gitti. Mehter marşıyla uğurladık. Adını da "çözüm heyeti" koydular. Bu "çözüm" lafına da iyice illet olmaya başladım. Neredeyse günlük lügatimden silip atacağım. Bunlar ne zaman " çözüm" dese, şaryoyu dağıtıyoruz. Kazık üstüne kazık yiyoruz. Ağır bedeller ödüyoruz. Eğer ortada sadece ABD ile papaz krizi varsa, Türkiye'de de yargı bağımsızsa, "çözüm heyeti"nin orada ne işi var?.. Bağımsız yargımızı kiraya mı vereceğiz yoksa satacak mıyız?.. Hani biz ABD'ye dikiliyorduk. Elimiz çok güçlüydü... Neden o zaman onlar değil de biz "çözüm heyeti" gönderdik?.. Sonuna kadar davamızda ve iddiamızda haklıysak, bizi yönetenlerde güçlü bir Türkiye'yi idare ediyorsa, neden biz onların ayağına gittik?.. ABD Dışişleri sözcüsü, "çözüm heyeti" ile ilgili flu, yarım yamalak açıklamalar yaparken adeta kafa bulurken o muhteşem gurur ve kibir abidelerine ne oldu?...
Ha... Bir çift lafım da Çin malı çakma Türk milliyetçilerine olacak!.. Bir papaz krizine yan mı yatacağız?.. Nerede, Türkçülüğünüz, Turancılığınız, Ülkücülüğünüz ve de bilumum ulusalcılığınız?.. Suyunu çekti pilav mı oldu?.. Yoksa yoksa... Seçimlere kadar mıydı?..
"Çözüm heyeti"nin başındaki isme bakın. Kim bu adam?.. Son dakika Dışişleri Bakan Yardımcılığına getirilen Sedat Önal. "Ön mutabakat" çerçevesindeki heyetin başındaki isim. Arkada kalan mutabakatı merak mı ediyorsunuz? Sedat Önal, Dışişleri Orta Doğu dairesinde çalışırken Suriye krizi ile uğraştı. 4 yıl Ürdün'de Büyükelçilik yaptıktan sonra 2016'da döndü Ankara'ya Orta Doğu'dan sorumlu müsteşar yardımcısı oldu. Anlayacağınız, Ahmet Davutoğlu gibi iktidarın çok başarılı (!) Suriye ve Orta Doğu politikalarının arkasındaki muhteremlerden biri...
İşte, arkada kalan mutabakatı çözmek adına bu "Suriye" şifresine dikkat edin...
Uzun zamandır bu köşeden Suriye'de olup bitenleri yazıp çizmeye ve sizlere doğruları aktarmaya çalışıyoruz. Ne verdiğimiz sıcak bilgilerde ne de analizlerimizde hataya düştük.
Sedat Önal başkanlığında "çözüm heyeti" ABD'de iken ve sizlerin gözü doların gün içinde seyrinde ve okyanus ötesinden gelecek haberler için yüreğiniz hop oturup hop kalkarken ince hatırlatmaları kasıtlı yaptım. Çünkü, Suriye'de işler bizim açımızdan iyice sarpa sarıyor. "Kardeşim Esad"dan "hain Esed"e dönüşen o adam, Suriye'de epey mesafe katetti. YPG ile ilişkilerini iyice sıkılaştırdı. Güya Rusya ile anlaşıp gözlem noktaları kurduğumuz İdlip'e her gün saldırıyor. Rejim İdlip'in güneyini vuruyor. Anlaştıkları YPG güçleri ise İdlip'in içlerinde suikastlar düzenliyor. Bölgedeki güvenlik kaynaklarımızdan ulaştığım son sıcak bilgiye göre ise Esad ile anlaşan YPG güçleri ÖSO'ya saldırmak üzere Afrin'e kuvvet gönderdi.
Peki, seçim öncesi güya Münbiç'e giren Türkiye ne yapıyor?.. ABD gözetiminde ve de denetiminde, kenarda volta atmaya devam ediyor. Seçim bittiğinden gerek de kalmadığı için herhalde(!) havuz medyasının da pek ilgisini çekmiyor!.. Bir gerçeği de not edelim; Suriye'de sahada faaliyet gösteren alt düzeyde bir devlet heyeti ise diplomatik çabalarla elimizi güçlendirmeye çalışıyor. ABD'lilerle Rusya ile temas kuruyor. Güvenilir diplomatik kaynaklardan ulaştığım son bilgiye göre, bu heyet, Esad ile doğrudan temas kurabilmek adına hem bölgedeki ABD'li hem de Rus diplomatlarla çeşitli görüşmeler yaptı. En somut teklif ise Rusya üzerinden Esad'a götürülmek istendi. Ruslara iletilen öneri şöyle; "İdlip'in kontrolü bize bırakılsın. Biz buradaki grupları kontrol ederiz. Ayrıca Suriye'de bazı otoyolların inşaatını da biz üstleniriz. Suriye'de rejim güçlerine saldıran bazı Türkmen gruplarını da kontrol ederiz." Rus diplomatlar, bizim heyete bu teklifin Esad tarafından kabul edilmesinin zor olduğunu söylediler. Gelen cevap da beklenilen gibi olmuş, Esad, "Türkiye'ye buralarda tek çivi bile çaktırmam" demiş.
Diplomatik kaynaklarımızla yaptığım görüşmelerde daha da ilginç bir bilgiye ulaştım. Kaynaklar, "ABD ve Ruslarla yapılan görüşmeler sonucunda Esad, 'Tayyip Erdoğan Türkiye'si ile kesinlikle bir iletişimim olamaz' diyor. Esad'ın eşi Esma Esad da eşinden daha çok katı. O da benzeri sözler söylüyor" diyor. Bu aralar, İstanbul ve Ankara'da birçok ülkeden gelen diplomat Suriye için cirit atıyor. Bunlardan da bu bilgileri teyit eden benzeri sözler işittim.
Şimdii!.. Papaz krizi... Doların yükselişi... Ve Suriye konusunda uzman (!) Sedat Önal'ın başkanlığında ABD'ye giden "çözüm heyeti"... Arka mutabakatı görmenizde biraz yardımcı olabildiğimi düşünüyorum. Yok, yeterli olmadı mı?..
O zaman şu soruları kendi kendinize sorun;
Ne oldu Kandil'e bayrak dikme harekatı?.. Ne oldu, bir gece ansızın Münbiç'e girme operasyonu?.. Ne oldu, Fırat'ın doğusu?...
Trump, "İran ile iş yapan ABD ile yapamaz" derken bizimkiler "İran ile ticaretimiz devam eder" mi diyor?.. Güldürmeyin beni!.. Papaz krizi için giden "çözüm heyeti" içinde hazinecilerin ne işi var o zaman?.. Rusya, İran konusunda neden sessiz?.. Rusya'dan yiyebileceğim kazığın olasılığını ve de büyüklüğünü öngörebilen var mı?..
Hâlâ mutmain olmadınız mı?..
O zaman, gündüz sokaklarda atmak için havai fişeklerinizi hazırlayın!.. Aynı AB'ye girdiğimizde olduğu gibi... Nasıl olsa, ABD'deki "çözüm heyeti" büyük bir zafer hikayesi ile Türkiye'ye döner. Siz de Diyarbakır meydanına koşarsınız. "Çözüm süreci"nde olduğu gibi!.. Hepinizin de peşinden koşacağı akillerin yerini alan çakma Çin malı Türk milliyetçileri olduktan sonra... Sıkıntı yok!..