Eski İçişleri Bakanı Türkiye’nin yapması gereken yatırımı açıkladı. “Dünya büyük krize girecek”

Eski İçişleri Bakanı Türkiye’nin yapması gereken yatırımı açıkladı. “Dünya büyük krize girecek”

Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, dünyanın yakın gelecekte önemli bir bölümünün yaşanabilir iklim koşullarına sahip olmayacağını ve Avrupa dahil birçok noktada iklim göçmenlerinin oluşacağını, Türkiye’nin ise bu durumda yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak birçok kazanım elde edebileceğini söyledi.

Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, sosyal medya hesabından paylaştığı yazıda dünyanın yakın gelecekte önemli bir bölümünün yaşanabilir iklim koşullarına sahip olmayacağını ve Avrupa dahil birçok noktada iklim göçmenlerinin oluşacağını, Türkiye’nin ise bu durumda yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak birçok kazanım elde edebileceğini ifade etti.

Türkiye’nin kalkınmak için petrole, doğalgaza ya da başka bir yeraltı zenginliğine ihtiyacı olmadığını belirten Tantan, Türkiye’nin akıl ve bilim ışığında ilerlemeye, eğitime, adalete, yolsuzlukla mücadeleye, liyakata ihtiyacı olduğunu söyledi.

"TÜRKİYE'NİN ENERJİ POTANSİYELİ ÇOK YÜKSEK"

Tantan, rüzgar, güneş ve topraktan elde edilen enerji için Türkiye’nin potansiyelinin çok yüksek olduğunu, bu alanda yapılacak çalışmaların hem enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacağını hem çevre kirliliğini azaltacağını, hem de Türkiye’ye büyük bir ekonomik getiri sağlayacağını söyledi.

Tantan sosyal medya platformu X’de yazdığı yazıda şunları söyledi,

“Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı'ndaki (COP29) Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi (WLCAS) zirvesinde görüşülmesi ve gündeme getirilmesi gereken en önemli mesele “iklim mültecilerinin statüsü” meselesidir. Yakın gelecekte dünyanın önemli bir bölümünün yaşanabilir iklim koşullarına sahip olmayacağı ve Avrupa dahil birçok noktada iklim göçmenlerinin oluşacağı şu anda önemsenmeyen ama yakın gelecekte krize yol açacak bir sorundur. Bu soruna şimdiden hukuki bir altyapı hazırlanması elzemdir. Cenevre Konvansiyonu’nda, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından hazırlanan 1951 Konvansiyonu ve 1967 Protokolü uyarınca Mülteci Statüsünün Belirlenmesinde Kullanılacak Ölçüt ve Usuller Hakkında El Kitabı’nda iklim mültecilerine ilişkin bir düzenleme yoktur. Türkiye bu alanda öncülük ederek; uluslararası bir örgütlenmeye öncülük edebilir. Kiribati ve Tuvalu’da iklim göçmeni olan insanların Avustralya ve Yeni Zelanda’ya yaptıkları göçmenlik başvurularının reddedilmesi insanlığın yakın gelecekte maruz kalacağı iklim göçmenliği krizine dair bir düzenleme yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Unutmayalım ki dünyadaki büyük güç değişimlerinde tarih boyunca göçlerin büyük etkisi olmuştur. Kavimler göçünün Roma’yı yıktığını unutmamak ve bu meseleyi ciddiyetle ele almak gerekir. Küresel ölçekte mesele böyle iken; Türkiye de yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak birçok kazanım elde edebilir. Türkiye’nin kalkınmak için ne petrole ne doğalgaza ne de başkaca bir yeraltı zenginliğine ihtiyacı vardır. Türkiye’nin akıl ve bilim ışığında ilerlemeye, eğitime, adalete, yolsuzlukla mücadeleye, liyakata ihtiyacı vardır. Türkiye enerjide dışa bağımlılığa son vermek için dünyanın terk etmekte olduğu nükleer enerjiyi tercih etmiş olsa da yeşil enerji alanında yapılacak yatırımlar için geç kalınmış değildir. Rüzgar, güneş ve topraktan elde edilen enerji için Türkiye’nin potansiyeli çok yüksektir. Bu alanda yapılacak çalışmalar hem enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak, hem çevre kirliliğini azaltacak hem de ülkemize büyük bir ekonomik getiri sağlayacaktır. Cumhurbaşkanı’nın bugün BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi'nde 2053 yılı için ilan ettiği sıfır emisyon hedefi için yeşil enerji en önemli adım olacaktır.Dünya’nın ileride karşılaşacağı en büyük sorunlardan biri olan iklim göçmenliği meselesi için de şimdiden hukuki altyapıların oluşturularak yakın gelecekteki tehditlere karşı hazırlıklı olunmalıdır. Türkiye’nin mevcut konjonktürde bırakın yakın gelecekteki iklim mültecilerine karşı koymayı henüz sayısı bile tam olarak telaffuz edilemeyen sığınmacı ve kaçak yabancıları görme konusundaki iradesizliği bu bakımdan ümit verici değildir. Türkiye’nin acilen; yapısal reformları yerine getirerek ülkemizin eksikliklerini gidermeye ihtiyacı vardır. Yeşil enerji ülkemizin üzerinde durması gereken, yatırımları desteklenmesi gereken önemli bir meseledir.”