Eski defterler naftalinli sandıklara…
2019 başkanlık seçimlerinin finish ipi şimdiden gerilmeye başladı, herşey başkanlık seçimleri için.
Pabucun çok pahalı olduğu gerçeğini en yalın bir biçimde Cumhurbaşkanı ifade ediyor sıklıkla. Çünkü pabucun artık çok pahalı olduğunu en net kendisi görüyor…
AKP'de gördüğü 'metal yorgunluğu'ndan sonra, her konuşmasında 2019'a yönelik başka bir tehlikeye, kendi konumu ve AKP için başka bir riske işâret ediyor.
Geçen hafta genişletilmiş il başkanları toplantısında "Yolsuzluk yapanı kapının önüne koyacağız" sözleri de 2019 başanlık seçimlerinde muhalefetin yolsuzluk argümanına karşı bir hamleydi.
Ve geçtiğimiz gün bir televizyon proğramında gündeminin ağırlığı yine 2019 başkanlık ve öncesindeki mahallî seçimlerdi…
Cumhurbaşkanı, AKP'ye yönelik tavsiye ve ikazlarını sürdürdü. Mart 2019'daki yerel seçimleri büyük destekle almak zorunda olduklarını, çünkü başkanlık seçimlerindeki 50 artı 1 için en büyük ölçü olacağını, bu sebeple de dikkatli olunması gerektiğini önemle vurguladı.
Neydi bu ikazlar ve tavsiyeler?
İmar konusunda çok dikkatli davranılması.
Milletin beklentilerine kulak tıkanmaması.
Belediye başkanlarının lüks araçlara binmemesi, araçların pahalı olmaması.
Belediye paralarının gerekli yerlere harcanması.
Bütün bunlar garip değil mi?
Bütün bunlar aslında AKP'nin 15yıllık zaafları değil mi?
15 yıldır iktidarda olan ve önceki seçimlerde bu tür açık ikazlarda bulunmayan, hatta Diyanet İşleri'nin Mercedes'ini bizzat savunan, İsmail Kahraman'ın 5 milyonluk Mercedes'i hakkında hiç konuşmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlarını bunlarla ikaz ediyor.
Fakat, Cumhurbaşkının en az kullandığı kelime ve kavram demokrasi.
"Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım" diyor. "İlgili bakana söyledim, Başbakana da söyleyeceğim" diyor. Hükümet, Bakanlık ve toptan TBMM'i by-pass ediyor, hatta by-pass etmekten ziyâde memuru kılıyor.
Eş zamanlı olarak aynı günlerde eski bir AKP'li milletvekili bir gazeteciye, "Hendek'te hukuk da mahkeme de belediye de benim" diyor. Gücün şehveti dedikleri bu olsa gerek!
2019'un en önemli kavramları 15 yıllık süreçte ve özellikle son birkaç yılda en fazla zedelenen kavramlar olacak.
Demokrasi - Adalet- Hukukun üstünlüğü - Bağımsız yargı - Kardeşlik - Umut
Ve bu kavramlar yerine imar rantı, lüks hayat, pahalı makam araçları gibi ikazlara muhatap olan AKP teşkilatları…
2019'un kaybetmeye en yakın partisi AKP.
Kazanmaya en yakın parti ise, MHP içindeki hastalıkları yeni bünyesine taşımamayı başarabilen, Türkiye'nin ortak problemlerine milletin bütününü kucaklayabilecek ortak çözümler öneren yeni parti olacaktır. Memleketin en ücrâ yerlerinde konuşuluyor ve memleketin en ücrâ yerlerinde, toplumun her kesiminde, her katmanında, her sosyal diliminde ve her yaş grubunda ümit hâline gelmesi yeni partiyi 2019'u kazanmaya en yakın parti hâline getiriyor…
Yeter ki eski hastalıklar, yeni bünyeye taşınmasın.
Yeter ki hem mâziye saygı için, hem Demokrasinin - Adaletin- Hukukun üstünlüğünün - Bağımsız yargının - Kardeşliğin - Umudun yeniden yeşertileceği ve yaşatılacağı, Cumhuriyetin kurucu değerlerinin örselenmeyeceği, dinî ve millî değerlerimizin siyaset işportasında satılığa çıkarılmayacağı bir Türkiye'yi inşâ edecek yeni siyasî harekete ve partiye saygı için eski defterlerin kapatılması, hatta naftalinli sandıklara kaldırılması gereği iyi anlaşılsın.